Gidip bir bakayım translate French
357 parallel translation
Ne konuşuyorlar gidip bir bakayım.
Je vais aller voir ce qu'ils ont à dire.
En iyisi ben gidip bir bakayım ne alemdeler.
Non. Je ferais mieux d'aller voir ce qui les retient, hein?
Gidip bir bakayım.
Je prends le risque.
Gidip bir bakayım.
Je vais la voir.
Gidip bir bakayım.
Alons y faire un tour.
Gidip bir bakayım.
Je vais y jeter un œil.
Merak ettim... gidip bir bakayım dedim.
Des bruits de pas étouffés qui m'impressionnaient. Alors je suis monté.
Benim uçak şurada, gidip bir bakayım.
Mon avion est là-bas. Je vais y jeter un coup d'œil.
Her şey yolunda mı, gidip bir bakayım.
Je vais voir si tout est prêt.
Gidip bir bakayım...
Je vais voir ce que je peux trouver...
Etrafta dolaşan bir hayvan olmalı gidip bir bakayım.
Il y a peut-être un puma dans les parages. Je vais voir.
- Bul o zaman. - Bekle burada, gidip bir bakayım.
- Je vais jeter un coup d'oeil.
Gidip bir bakayım.
Je vais voir.
Arabalarımı güvenli bir yere koymak iyi bir fikir. Gidip bir bakayım.
Je vais voir si mes chariots sont en sécurité.
Gidip bir bakayım.
Je vais aller voir.
- Ben gidip bir bakayım.
- Je vais voir ce que je trouve.
Ben gidip bir bakayım, tamam mı?
Je vais voir tout ça, d'accord?
- Gidip bir bakayım.
- Je vais aller jeter un œil sur elle.
- Gidip bir bakayım efendim.
- Je vais voir. - J'espère.
Bilmiyorum. Gidip bir bakayım.
J'nen sais rien mon vieux.
Gidip bir bakayım.
Excusez-moi.
Gidip bir bakayım, başına bir şey gelmiş olabilir.
Tsurumaru, j'y retourne.
Ben gidip ihtiyar Zeke'ye bir bakayım.
Je vais aller voir le vieux Zeke.
En iyisi gidip onun için yapabileceğim bir şey var mı bakayım.
Il est temps que j'aille voir comment elle va.
Gidip, doktorun neye ihtiyacı var, bir bakayım.
Le docteur peut avoir besoin de moi.
Sizler dükkana gidip keyfinize bakın. Arkaya gidip fıçıya bir bakayım.
Servez-vous dans le magasin, je vais jeter un coup d'oeil.
Gidip ona bir bakayım.
Je veux la voir.
Barakaya gidip, bir bakayım.
Je vais voir à la remise!
Ben de gidip anneme bir bakayım.
- Ce sera parfait.
Bay Dingle'ın yerine gidip ne üçkağıtlar dönüyor, bir bakayım dedim.
Je vais voir si les jeux de M. Dingles sont toujours aussi truqués.
Gidip gelmiş mi bir bakayım.
Je vais voir s'il est encore là.
- Gidip adama bir bakayım.
- Je dois voir Nordley.
Gidip ne olduğuna bir bakayım.
Je vais aller voir ce qui se passe.
Gidip bir bakayım.
Je vais le chercher.
Gidip katırlara bir bakayım, müzik çalıp biraz sakinleştireyim.
Je vais calmer les mules avec un peu de musique.
Ben de gidip Ödeme'ye bir bakayım, ne durumdalar.
Je vais á la Comptabilité.
Son bir defa bakayım, sonra da gidip evleneyim.
Tu ne seras pas là pour mon mariage.
Evet, ben en iyisi gidip Bessie'ye bir bakayım.
Je vais voir où en est Bessie.
Gidip polise yardımcı olabilir miyim bir bakayım.
Je vais voir si je peux encore aider la police.
- Gidip onu bulup bulamayacağıma bir bakayım.
Je vais voir.
Gidip halatlara bir bakayım.
Je vais vérifier mon chargement.
Şimdi gidip dengeleyicine bir bakayım.
Je vais jeter un œil a vos stabilisateurs.
Sen çantaları al, ben de gidip başka uçuş var mı, bir bakayım.
Récupère les bagages. Je vais voir s'iI y a un autre vol.
Ben gidip içeri bir bakayım.
Je ferais bien de vérifier l'établi.
- Ben gidip çocuklara bir bakayım.
Ne m'en veux pas si je dors.
Gidip kim olduğuna bir bakayım Sybil.
Je ferais mieux d'aller voir qui c'est.
Evet, gidip hazır mı diye bir bakayım. Elbette.
Je vais aller voir si elle est prête.
Pekala, ben gidip bir bakayım.
Bon, je vais aller voir ça.
Gidip Ricky'ye bir bakayım.
Je vais voir ce que fait Ricky.
Gidip ne yapıyorlar diye bir bakayım diye düşündüm.
Je vais voir ce qu'ils font derrière.
Gidip bir bakayım.
Je ne sais pas.