English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ G ] / Görünüşte

Görünüşte translate French

344 parallel translation
Kamptakiler bana nazik davranmıyordu çünkü görünüşte barakadan yiyeceği çalıp barakayı ateşe veren bendim.
Les autres n'ont pas bien apprécié le fait que j'étais resté au camp. car apparemment j'ai volé de la nourriture de la cabane et après elle a été détruit par le feu
Dış görünüşte ne zaman yaşlanmaya başlayacak?
Quand est-ce qu'elle vieillira?
Görünüşte ev sahibi insanlarmış gibi davranmaya çalışırlar. Sezgisi olmayan insanlar, bu hareketlere kanabilir...
à la deuxième et troisième génération, l'assimilation a atteint son zénith.
Görünüşte medeni bir insansın.
Un homme apparemment civilisé...
Görünüşte değildi.
Il semblerait que non.
- Kurucumuz da kuralları yazdığında görünüşte çelişkili gibi durduğunun farkındaydı şüphesiz.
- Notre fondateur savait en écrivant ces règles apparemment contradictoires :
Bu topraklar görünüşte güzel, orası kesin. Ama açlığı ve günahı saklamak imkansız.
Cette belle façade ne cache ni la misère, ni le péché.
- Sadece görünüşte.
- Ça y ressemble.
Sadece görünüşte karısı olacaktım.
Je serais son épouse pour la forme mais sa sœur dans les faits.
Sadece görünüşte bir eş.
Je ne comprends pas votre époux.
Görünüşte kravat satıyor.
Sa couverture : des cravates.
Tüm o rahat tavırlar ve görünüşte arkadaşlık.
Toutes ces bonnes manières et ses faux airs gentils.
Sadece görünüşte değil, gerçekten arkadaş olman gerekir.
Il est essentiel de se lier d'amitié.
Duruşmada sunulana bakılırsa, çocuk görünüşte suçlu.
D'après ce qui a été dit au procès, ce garcon semble coupable.
Bir şey tarafından takip edildiğini düşünüyor. Görünüşte yarın ölecekmiş.
Il se croit suivi et mourra demain.
Hepimiz görünüşte alaycı ve kurnazdık.
Nous pouvons croire que nous sommes cyniques ou blasés.
Görünüşte iri, sert, kendinden emindi.
En façade, fort et sûr de lui.
Komik olan, onun sadece görünüşte metresim olması.
Ce qui est drôle, c'est qu'elle n'est ma maîtresse qu'en apparence.
Görünüşte.
C'est tout.
Sıradan bir görünüşte.
Voilà qui est sage!
Dinle. Bu şantajı sakince kabul etmemiz senin için görünüşte çok sıra dışı gelebilir.
Notre acceptation de ce chantage doit vous paraître extraordinaire.
Görünüşte enerjimizi spora, bahçe işlerine ve her türlü kültürel etkinliğe harcayacağız.
Nous allons nous adonner au sport, au jardinage. A tous les passe-temps qu'ils nous proposent.
Sütten çıkmış ak kaşık gibi, en azından görünüşte.
Aussi blanche que neige, à la surface, en tout cas.
Görünüşte öyle oldu.
Oui, par hasard.
En az 20 isteği yerine getirmeden günüm geçmiyor ki hepsi de görünüşte çok değerli kuruluşlar.
Pas un jour ne passe sans que je reçoive 20 demandes qui semblent toutes venir d'organisations qui en valent la peine.
Korkarım ki sadece görünüşte.
C'est une élégance superficielle.
Görünüşte, Cezayir Ticaret Heyeti'nin bir üyesi.
C'est un membre de la Délégation Commerciale Algérienne.
Bütün nakitini kazanınca, taşa bahis yapması için görünüşte yenilmez bir eli ona verip ayartırsın.
Quand il n'aura plus de liquide, vous le pousserez à miser la pierre, en lui donnant l'illusion d'avoir une main imbattable.
Görünüşte, ya da bana söylediklerine göre çok mutlu... İki haftadan beri kimseyle konuşma ihtiyacı hissetmemiş.
- Apparemment ou à ce qu'on m'a dit, il semble si heureux qu'il n'a pas senti le besoin de parler à quelqu'un depuis quinze jours.
Olay sadece dış görünüşte değil, gayet zeki birisi olduğunu da düşünüyorum.
Ce n'est pas seulement une question physique, d'ailleurs il est assez intelligent pour le comprendre.
Görünüşte, kanuna saygılı diğer vatandaşlardan hiç farkı yok.
En apparence, il n'est pas différent d'un autre citoyen obéissant aux lois.
- Bu sadece dış görünüşte.
- Tout ça, c'est une façade.
Yol boyunca ilerlerken görünüşte sakindim, ama hep düşünüyordum.
Tout en avançant le long du bassin... j'étais calme en apparence, mais ne cessais de réfléchir.
Adli tıp internine göre, mermi görünüşte doğrudan kalbi delip geçmiş, oldukça yakından ateş edilmiş, barut izlerinden anlaşıldığı kadarıyla.
D'après l'interne du légiste, la balle lui a traversé le cœur. Tirée de très près, comme l'indiquent les traces de poudre.
Görünüşte öyle.
Évidemment, Madame.
- Görünüşte bir sorun yok. Ama programına uymuyordu.
- Pas de problème apparent, mais elle n'a pas suivi le programme.
Görünüşte, kışkırtarak vakum, atılım.
Décent, prodigue, aspirateur, saut.
Görünüşte küçük bir yangın var 50 kat aşağıda, depo odalarımızdan birinde.
Il semble qu'un début d'incendie... s'est déclenché dans un magasin 50 étages en dessous.
Görünüşte savaşıyorlardı,... fakat bunun altında, gerçekten sıkıydılar.
Vous voyez, ils se battent, mais en vérité, ils sont très proches.
Tek söyleyebileceğim şu ki Mario görünüşte kadınlara ilgi duymayan birisiydi.
Je peux juste vous dire que Mario semblait complètement indifférent aux femmes.
Görünüşte pek değişmiş gibi durmuyorsunuz ama sanırım hastalık sebebiyle sesiniz farklılaşmış.
Votre apparence n'a pas changé, mais votre voix, oui, à cause de la maladie.
Sadece görünüşte öyle.
Ce n'est qu'une impression.
Diğerleri görünüşte Orta Doğudaki petrol alanlarının gözünü korkutuyorlar.
L'autre menacerait les champs pétrolifères du Moyen-Orient.
Görünüşte.
Quelle idée!
Bu davanın, görünüşte karmaşık ve zor... olduğunu inkar edemem.
J'ai été réveillée... par une grande agitation dans l'entrée. Emmenez-le par ici!
Buna, metamorfoz denir. Bu değişim, biçimde ve görünüşte yaşanır.
On appelle ça une métamorphose... un changement de forme... et d'apparence.
İki göksel cisim buluştuklarında görünüşte ışıkları birbirlerininkini yok eder. Fakat bir an için yeni bir parlaklık kazanırlar daha büyük ve yanıcı bir parlaklık.
Quand deux astres s'interposent, leur lumière semble s'éteindre, mais pendant leur brève rencontre, leur luminosité se transforme, devenant plus intense, plus noire et ardente.
- Görünüşte bir hata yok.
- Elle a l'air d'aller.
Sanırım Anlattıklarımın basitliği, görünüşte aptalca oluşu, ilk kuşkularının biraz insafsız olup olamayacağı konusunda onu meraklandırdı.
Ne trouves-tu pas cela un peu étrange pour une femme de partir sans sa valise et son sac à main Je suis célibataire, sergeant. Et je ne sais pas comment une femme doit se comporter.
- Görünüşte, 38.
- Un 38 a priori.
- İşte yine karşımızda : "Görünüşte."
Pourquoi a priori?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]