English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Henüz hazır değil

Henüz hazır değil translate French

315 parallel translation
Birim 08 henüz hazır değil.
Mari! Eva-08 n'est pas encore prêt.
Gelin henüz hazır değil mi?
- La mariée est prête?
Arabanız henüz hazır değil, Bay Fiske.
Mais votre voiture n'est pas prête, M. Fiske.
Odalarınız henüz hazır değil.
Vos chambres ne sont pas prêtes.
Henüz hazır değil.
Ce n'est pas encore tout à fait prêt.
Ancak, Dünya bu sırrı bilmeye henüz hazır değil.
Mais nous doutons que la Terre soit prête à l'apprendre.
Küçük hanım henüz hazır değil.
La jeune personne n'est pas prête.
- Ben hazırım, ama o henüz hazır değil.
- Je suis pret, mais pas lui.
Henüz hazır değil. Biraz daha yanıcı jöle lazım.
Faut de la dynamite pour la gelée.
- Kızarmış biftek, ama henüz hazır değil.
- C'est pas encore au point.
- Henüz hazır değil.
- II n ´ est pas prêt.
Henüz hazır değil.
Il n'est pas prêt.
Consec programı durdurmaya henüz hazır değil.
Consec n'est pas prête a abandonner son programme.
- Sonraki oyun henüz hazır değil!
Il n'est pas encore prêt.
Gerçekle yüzleşmeye henüz hazır değil.
Il est pas encore prêt à assumer.
Henüz hazır değil.
Ce n'est pas au point.
Özür dilerim, yemek henüz hazır değil.
Désolé, le repas n'est pas encore prêt.
Henüz hazır değil.
Pas encore prête.
- Henüz hazır değil.
- C'est pas prêt.
Özür dilerim ama götürmen gereken pasta henüz hazır değil.
La nourriture que je voulais te faire livrer n'est pas prête.
Katie henüz hazır değil mi?
Katie est-elle prête?
- Henüz hazır değil.
- Il n'est pas prêt.
Henüz hazır değil. Hazır olduğunda seni aramamı ister misin?
Il n'est pas prêt, je peux vous appeler quand il le sera.
- Henüz hazır değil.
- Désolé, elle n'est pas prête.
Bu turlar henüz hazır değil. Ama ilk başlarda... insanlar sizinki gibi bir tura katılacak.
Aucune attraction n'est encore prête, mais le parc ouvrira avec la visite que vous allez faire.
Henüz hazır değil zaten.
Les apparts ne sont pas finis.
- Üzgünüm. Henüz hazır değil.
Navré, il n'est pas prêt.
- Kanepeler henüz hazır değil.
- Les canapés ne sont pas prêts.
Paul henüz garajda ağır iş yapmaya hazır değil. Ed zaten çok iyilik etti.
C'est du boulot trop dur pour lui... et Ed en a déjà fait beaucoup.
Henüz dışarı çıkmaya hazır değil misin?
Tu n'es pas encore décidé?
Henüz hazır değil.
- Pas encore.
- Henüz içmeye hazır değil!
- Il ne boit jamais d'alcool.
Kaptan benim edindiğim izlenim nesliniz henüz bizi anlamaya hazır değil.
J'ai l'impression que votre race n'est pas prête à comprendre, capitaine.
İlginç. Anlaşılan Bay Flint henüz gitmemiz için hazır değil.
A l'évidence, M. Flint n'est pas encore décidé à nous laisser partir.
Şaka değil bu... henüz hazır bile değilsin!
N'agis pas sous le coup de la colère, ton niveau n'est pas suffisant.
Bölge savcılığı henüz daha fazla açıklama yapmaya hazır değil.
Bien au contraire. Le procureur général n'est pas disposé à en dire plus pour l'instant.
Ama araba henüz hazır değil.
- Elle est pas prête.
Tanrım sana yalvarıyorum, senden istiyorum bugün ölmesine izin verme, henüz buna hazır değil bize merhamet göstermeni diliyorum, yaşamasına izin ver.
"Seigneur, je te le demande. Je t'en supplie. " Ne le laisse pas mourir.
Hayır, hazırlamadım. Henüz değil.
Non, pas encore.
Amerikan halkı henüz böyle bir başkaldırıya hazır değil.
Le peuple américain n'est pas encore prêt pour la révolution.
Henüz bunu kaldırmaya hazır değil.
Ce serait un trop gros choc pour elle.
Üzgünüm. Çerçeveniz hazır değil, henüz.
Votre cadre n'est pas prêt...
Bilinçdışı merhamet, henüz hayata geçmeye hazır değil.
La compassion qui n'est qu'instinctive est incapable de se réaliser.
Henüz seni geri almaya hazır değil.
Il n'est pas encore prêt à te reprendre.
Yönetmen Andre, Bo, Loni ve Farrah ile birlikte yarın geliyor ve henüz hiçbir şey hazır değil.
Le réalisateur, André, arrive demain... avec Bo, Loni et Farrah, et rien n'est prêt.
Ama ben henüz evliliğe hazır değilim. Henüz değil.
Mais je ne suis pas encore prête pour le mariage.
Prens'in son çeyrekteki hız patlamalarını farkındayım ama gerçek şu ki henüz büyük bir yarışı kazanmak için hazır değil.
Pas un expert, Holmes. Je sais à quelle vitesse Prince peut courir dans le dernier furlong, mais il n'a pas encore gagné une grande course.
Bay Gibson bir toplantıda. Henüz sizi görmek için hazır değil.
M. Gibson est en réunion, il ne peut pas vous recevoir.
Madeline henüz gömülmeye hazır değil.
Elle n'est pas tout à fait prête à être enterrée.
Aslında, prototip tamamen hazır değil henüz.
Le prototype n'est pas encore prêt.
Doğrusu, henüz görülmeye hazır değil.
Et alors?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]