Hoşuma gidiyor translate French
2,952 parallel translation
- FAYAKA nedir bilmiyorum ama söylemesi hoşuma gidiyor.
ZPHC. Je ne sais pas ce que ça veut dire. - Mais j'aime bien le dire.
İnsanların içindeki ışığı görebildiğimi düşünmek hoşuma gidiyor.
Je aime à penser je vois les choses dans les personnes.
Hoşuma gidiyor.
Ça va. J'aime assez.
Ortaya çıktı mı çok hoşuma gidiyor.
J'aime quand elle se manifeste.
Yanında olmak çok hoşuma gidiyor.
J'aime être près de toi.
Değiştiğini görüyorum ve hoşuma gidiyor. Bu hâlini seviyorum.
Je te vois changer et ça me plaît.
Hizmetçilerin kaldıkları yer aslında, ama ateş yakmak hoşuma gidiyor.
Ce sont les quartiers des domestiques, en réalité, mais j'aime faire du feu.
Kirli şeyleri temizlemeyi seviyorum. Temizlendiklerini görmek hoşuma gidiyor.
J'aime... nettoyer quelque chose de très sale pour pouvoir admirer le résultat.
Her dakikası hoşuma gidiyor
J'en aime chaque minute.
Çünkü feci hoşuma gidiyor.
Parce que ça me plaît de faire chier, putain.
- Orada kışlar hoşuma gidiyor.
J'aime les hivers, là-bas.
Çok hoşuma gidiyor.
Ça me fait plaisir, tout ça.
Çok tuhaf bir biçimde hoşuma gidiyor bu.
Cela me procure une étrange satisfaction.
Zamanın değerli insanlarıyla bir arada olmak çok hoşuma gidiyor.
Je l'ai vu à Haymarket. Comme j'aime être entourée de la future élite londonienne.
Evet, benim de hoşuma gidiyor.
Ouèp! J'adore ça aussi.
İnsanlarla bişeyler yapmak hoşuma gidiyor
Mais personne n'a d'expérience dans ce domaine. J'en ai avec les gens et pour moi, tu ressembles à une personne. Et si je fais bien mon boulot, tu ressembleras plus à un démon.
Buralardakilerin yaptıkları şeyleri bilmek hoşuma gidiyor.
J'aime bien savoir qui fait quoi à quelle heure.
Burada durmak neden hoşuma gidiyor biliyor musunuz?
Tu sais pourquoi j'adore être ici, mec?
Neal Caffrey'nin bana borçlanması hoşuma gidiyor.
- Pour que tu me sois redevable.
Sanırım insanların bana gülümsemesi hoşuma gidiyor.
Je crois que j'aime quand les gens me sourient.
Benim daha çok senin olmayan yerlerde olmak hoşuma gidiyor.
Disons que... J'apprécie d'être là où tu n'es pas.
Seninle konuşmak hoşuma gidiyor.
J'aime quand nous parlons.
Bu hoşuma gidiyor.
Et j'aime ça.
Çünkü ışığın yapraklardaki yansıma etkisi hoşuma gidiyor.
- Parce que j'aime l'effet. La lumière joue sur les feuilles.
Bu gece küçük bir daktilonun başında, masanda harıl harıl çalışıyor olman fikri daha çok hoşuma gidiyor.
j'aime bien l'idée de toi travaillant à ton bureau, t'acharnant sur une machine à écrire ce soir.
Aslında yemeyeceğim ama orada olduğunu bilmek hoşuma gidiyor.
Je ne les mange pas, mais ça me rassure.
Çünkü kullanmasam bile, orada olduğunu bilmek hoşuma gidiyor.
Bien. Même si je ne m'en sers pas, ça me rassure.
Gülüşün hoşuma gidiyor.
J'aime quand vous riez.
- Hayır, öyle bir... 7-24 bebekleri çıkarmak hoşuma gidiyor mu sence?
- Je veux pas... Je déteste faire accoucher.
Bu kısmı hoşuma gidiyor.
J'aime ce passage, regardez.
Annemle olmak daha fazla hoşuma gidiyor.... çünkü güzel yemekler yapıyor.
Je la préfère. Je préfère maman parce qu'elle cuisine bien.
Onu daha fazla seviyorum orada olmak daha fazla hoşuma gidiyor.
Comme je l'aime plus, je préfère être avec elle.
Burada olmak da hoşuma gidiyor.
C'est bien ici, aussi.
Pelerinimin altında sisin verdiği his hoşuma gidiyor.
J'adore la sensation du brouillard sous ma cape.
"Tampon tampona" demeleri hoşuma gidiyor.
J'aime quand ils disent "embouteillages".
Üst dudağının görünüşü benim hoşuma gidiyor.
Glitter, j'aime bien ce à quoi ressemble ta lèvre supérieure.
Onu söylemeyecektim ama kız tarafını şaşırtmak hoşuma gidiyor.
Ce n'est pas ce que j'allais dire. J'ai tendance à plaire aux proches.
Hoşuma gidiyor.
Tu me permet.
Yetişkinlerle konuşmak hoşuma gidiyor.
J'aime les conversations entre adultes.
Çünkü sikilmeden önce öpülmek hoşuma gidiyor.
J'aime avoir un bisou avant de me faire enculer!
Çünkü sikilmeden önce yağlanmak hoşuma gidiyor.
J'aime bien me faire lubrifier avant de me faire enculer!
Eve gelince senin burada olman hoşuma gidiyor.
J'adore rentrer à la maison.
Hoşuma gidiyor.
- J'en profite.
Bana Jack demen hosuma gidiyor.
J'aime quand tu m'appelles Jack.
Benim hoşuma bile gidiyor.
On les apprécie, même.
- Hoşuma gidiyor.
- J'aime bien le faire.
Ama bazen.. bana güvenmen hoşuma gidiyor
Quoi qu'il en soit, je suis heureux que tu te sois confié à moi.
Bu hoşuma gidiyor.
Eh bien, ceci.
Burada olmak hoşuma mı gidiyor sanıyorsun?
Vous pensez que ça me fait plaisir d'être là?
Bunu yapmak hoşuma mı gidiyor sanıyorsun?
Tu penses que j'aime faire ça?
Hastanede çalışmak çok mu eğlenceli sanıyorsun? İki haftada bir geceleri çalışmak hoşuma mı gidiyor sanıyorsun?
Tu crois que ça m'amuse, de travailler la nuit une semaine sur deux?
gidiyorum 1257
gidiyor 253
gidiyorsun 93
gidiyor musun 364
gidiyoruz 1350
gidiyorum ben 24
gidiyorsunuz 20
gidiyor musunuz 95
gidiyorlar 124
gidiyor mu 22
gidiyor 253
gidiyorsun 93
gidiyor musun 364
gidiyoruz 1350
gidiyorum ben 24
gidiyorsunuz 20
gidiyor musunuz 95
gidiyorlar 124
gidiyor mu 22