English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Hâyâl

Hâyâl translate French

73 parallel translation
-... hâyâl ürünü de olabilir.
complètement imaginaire.
Bilmen için söylüyorum, o gecelerde seni memnun etmek için hâyâl gücümü kullanmak durumunda kaldım.
Sachez qu'il m'a fallu de l'imagination pour accomplir le devoir conjugal.
Birbiri ardına hâyâl kırıklığı yaşamamın nedeni, daha az hâyâl gücü müydü sanıyorsun?
Croyez-vous qu'il en fallait moins pour ne pas rester frustrée?
Beni hâyâl kırıklığına uğrattınız.
Vous m'avez laissé tomber!
Uçanların balinalardan da büyük, şehir büyüklüğünde kilometrelerce genişlikte canlılar olduğunu hâyâl edelim.
Ils pourraient être immenses... plus grands que n'importe quelle baleine... grands comme des villes entières.
Onlar hâyâl edebileceğin en mutlu ve neşeli bir aile.
" C'est la plus gaie et la plus heureuse des familles.
Seni böyle ansızın görmeyi hiç ummuyordum bir an için hâyâl görüyorum sandım.
Je ne m'attendais pas à te revoir comme ça, brusquement. J'ai cru un moment que tu étais un rêve.
McCann'ın yapacağı şeylere 30 saat göz yumarsak, bir hâyâl uğruna Sefton B dolaylarında Cumhuriyetçi bir örgüt tarafından saldırıya uğrarız.
Si on ferme les yeux sur McCann pendant les 30 prochaines heures, on échangerait une attaque certaine du groupe de McCann contre des sornettes sur Sefton B!
O hâyâl ettiğin gibi bir canavar değil.
Ce n'est pas un monstre, tu sais!
Seni hâyâl kırıklığına uğrattım.
Je n'ai pas été à la hauteur.
Bu sayfanın hâyâl ötesi bir gücün yolunu gösterdiğine inanıyormuş.
Il croyait que cette page lui révélerait le chemin d'un inimaginable pouvoir.
Ayrıca, dört yıllık hâyâl kurmadan sonra beklentileri karşılayabileceğini sanmıyorum.
En plus, quand on passe 4 ans à s'imaginer ce moment, le résultat n'est jamais à la hauteur.
Ömür boyu burada durmayı hâyâl edebilirsiniz ama şu anda, yukarıdan size bakarken, ben...
J'ai eu beau rêvé de ça toute ma vie... Le fait de vous voir de là où je suis...
Annem büyük bir hâyâl aleminde yaşıyordu.
Mère vivait dans un monde imaginaire très puissant.
Tum bunlari hâyâl mi ettim?
Ça n'est jamais arrivé?
Yıllar önce babam bana burayı bıraktığında, bu kızları hâyâl ederdim.
Quand mon père m'a refilé cet endroit, je rêvais de ces filles.
Biz hâyâl ediyorken, Simon onları yapıyordu.
On l'a rêvé, Simon l'a fait.
Yunuslar, farklı durumlara farklı tepkiler gösterirler. İnsanlarla ilişki kurarlar,... farklı şekillerde, hâyâl güçlerini kullanıp hareket ederler.
Ils savent manipuler différentes situations, nouer des rapports avec les gens, innover grâce à leur propre imagination.
Bizi bu şekilde çok hâyâl etmiştim.
J'ai rêvé de ce rendez-vous pendant longtemps.
... hâyâl ediyordum ama portakal renkli penis pek aklıma gelmemişti.
Mais j'étais loin du pénis orange.
Kadınların memelerinden bira geldiğini hâyâl etsene.
Imagine de la bière sortant des nénés.
Aslında, hâlâ muhtemelen beni hâyâl ediyordur.
En fait, il doit encore être en train de parler de moi.
Geri kalan herşey tamamen hâyâl gücünüze bağlı.
Le reste dépend de votre imagination.
Hâyâl gücünüzü kullanın.
Soyez inventifs.
Sonunun iyi biteceği bir durum hâyâl etmeye çalışıyorum ama bir türlü bulamıyorum.
Je réfléchis à une solution où tout se finit bien, mais j'en trouve pas.
Bukalemunlar, kısa zamanda, ağaçlarda avlanmaya adapte olmuşlar. Öyle ki, başka bir çevrede yaşamalarını hâyâl etmek bile çok zor.
Les caméléons sont si bien adaptés pour chasser dans les arbres qu'on les imagine mal vivre ailleurs.
Bak, annem her zaman benim için mütevazi bir evlilik hâyâl etmişti. Ki, bu artık bir rüya.
Ma mère a une vision de ma vie où je serai mariée et respectable et... là, tout ça vole en éclats.
Ama Clare'yi hâyâl edebileceğinden daha fazla önemsiyorum, yani takma kafana.
Mais j'aime Clare plus que tu ne pourras jamais l'imaginer. Alors, t'inquiète pas pour elle.
Sevdiklerinizin hayatlarının geri kalanını mutlu, mesut ve keyifli bir şekilde yaşadıklarını hâyâl edin.
Imaginez vos êtres chers pouvant vivre la fin de la vie naturelle dans un monde où ils sont toujours heureux, toujours contents, et toujours bien soignés.
Benimle dalga geçmeye başladı. Alay edip, hiçbir zaman, hâyâl ettiğim yerlere gelemeyeceğimi söyleyip durdu.
Et puis elle a commencé à me narguer, en me faisant comprendre que je n'avais pas ce qu'il faut pour jouer dans la cour des grands.
- Beni hâyâl kırıklığına uğrattın.
Je suis déçu.
Onu Dave Grohl'ın kardeşi olduğuma inandırdığım sürece onunla bir gelecek hâyâl edebiliyorum.
Je me vois vraiment avec elle aussi longtemps qu'elle croira que je suis le frère de Dave Grohl.
Bir ceset için, asansörün yanında bekleyen, güzel, genç bayanı hâyâl kırıklığına mı uğratacaksın?
Une identification. Tu délaisses la jolie jeune fille près de l'ascenseur pour un corps?
Tam bir bekâr evi hâyâl etmiştim.
Je m'attendais à une garçonnière.
O hâlde seni hâyâl kırıklığına uğratayım.
Laissez-moi vous raconter.
Bir hâyâl diyelim.
Ce rêve.
Ne saçma bir hâyâl ama, değil mi?
Une chimère, non?
Bence harika bir hâyâl.
C'est très concret.
Hâyâl mi?
Des rêves?
Seni hâyâl kırıklığına uğratmak istemem Susan, ama karım ölmedi.
Désolé de te décevoir, mais ma femme n'est pas morte.
Sadece seni gerçek bir evde yaşarken hâyâl etmemiştim hiç.
Je ne vous imaginais pas dans une vraie maison.
İnsanlara geleceklerini hâyâl etmeleri için yardım ediyorum sadece.
J'aidais simplement les gens à visualiser l'avenir.
Neden böyle bir hâyâl kırıklığı yaşadığımı anlamanı beklemiyorum ama öyle.
Vous ne comprenez peut-être pas, mais c'est un échec pour moi.
Şöyle söyleyelim hâyâl ettiğiniz şu korkutucu adam olduğumu farz edelim.
Ok, imaginons que je sois effectivement ce gars qui fait peur.
Gözlerini kapat. Öfkeni içindeki kırmızı bir dumanmış gibi hâyâl et.
Visualisez votre colère tel un nuage rouge en vous.
Gerçek bir hâyâl.
Un vrai.
Senin için hâyâl edilebilecek birşey bu, Harry.
Très imaginatif de votre part, Harry.
Kocanın ne düşüneceğini hâyâl etsene.
Que penserait ton mari?
Daha fazlasını hâyâl et dostum.
Dans vos rêves.
Hâyâl bile edemiyorum.
Aucune idée.
Ve aslında, hâyâl edebilirseniz...
Vous pouvez imaginer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]