English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Itaat et

Itaat et translate French

637 parallel translation
Görev çagiriyor ve bir asker emirIere itaat etmeIi. "
Le devoir m'appelle et un soldat doit y obéir. "
eğer bir hanımefendi bir şey rica ederse, that if a woman is asked to do something, emretmekten öteye itaat etmeye daha yatkındır.
Pour qu'une femme fasse une chose,'vaut mieux Ia lui demander, et non pas l'exiger.
Emirlere itaat etmeyip örgütü tehlikeye atmıştın.
Tu avais désobéi et mis l'Organisation en danger.
Ömrüm boyunca senden nefret etmeye, sana saygı duyup itaat etmeye söz veririm.
Je promets de te détester, t'honorer et t'obéir pour le restant de mes jours.
- Korktuğunu söylemek ve emre itaat etmemek için haklı mı?
- D'avoir peur et de refuser d'exécuter un ordre?
Skoda'daki bu koyunlara itaat etmeyi öğreteceğim... konuşanın sözünü kesmek veya haine boyun eğmek yok artık.
L'allemand! L'allemand! Je montrerai à ces stupides Tchèques et à ces fumiers d'ouvriers d'usine ce qu'obéir veut dire!
O halde emirlerime itaat et.
- Alors obéis à mes ordres.
Hemen itaat et! Her türlü şeytan, hayalet ve kafirler derhal iblisten ayrılırlar.
En les énonçant rapidement... il est possible d'anéantir
Emirlerime itaat etmedin, kötü arkadaşlar edindin ve arkadaşlarınla beraber olsan iyi edersin.
Tu m'as désobéi. Tes fréquentations ne s'améliorent pas et tu ne vaux pas mieux qu'elles.
O zaman benim emrime itaat et.
Alors obéis-moi.
- Üstlerinize karşılıksız olarak itaat etmeye... ve hatta onların bilerek yaptıkları hataları ve yanlışları, görmezden gelmeye hazır mısınız?
Je n'ai pas dit cela. Êtes-vous prêt à obéir aveuglément à vos supérieurs, même quand vous estimerez que leur conduite est négligente et incompétente?
- O zaman neden itaat etmiyorsunuz?
- Et vous n'obéissez pas?
Sözlerini dinle Ramses ve itaat et.
Entends sa parole, Ramsès, et obéis.
Kilisenin otoritesine itaat et Ivan!
Soumets-toi à l'Eglise, Ivan.
Sadece ona durması için... seslendim ama emre itaat etmedi.
Je lui ai crié d'arrêter et il n'a pas obéi. C'est tout.
Sevdiğinizi ve itaat ettiğinizi iddia ettiğiniz kiliseye karşı bir yol tuttunuz.
Vos manières s'opposent à l'Eglise pour laquelle vous clamez amour et obéissance.
Emrine itaat et.
Obéis.
Bana köy hayatından bahsetmişti. İnsanların hayvan sürüsü gibi bir arada yattığını itaat etmekten başka bir şey bilmediklerini söylemişti.
Il m'expliquait qu'au pays les hommes vivent comme des bêtes qui savent que travailler et obéir.
Bize yiyecek ve giyecek veriyorlar, onlara itaat etmeliyiz.
Ils nous donnent nourriture et vêtements.
Liderlerimize nasıl itaat etmek ve nasıl yaşamak zorunda kaldığımızı asla anlayamayacaksın.
Tu ne comprendrais pas comment nous devions vivre et obéir à nos chefs
İtaat et.
Obéissez.
ve biz, Yoldaşlar,... sadece Führer'in emirlerine itaat edeceğinizi biliyoruz...
Et nous, camarades, savons seulement obéir... aux ordres de notre Führer...
Aşırıya kaçmayan bir disiplinle yönetiyoruz... karşılığında da aşırıya kaçmayan bir itaat bekliyoruz.
Nous commandons avec une sévérité modérée et, en retour, on nous obéit modérément.
Sen, Magdelana Borst, bu adamı kocan olarak kabul ederek yaşam boyunca sadece onu sevmeyi, onurlandırmayı, ona itaat ederek, sadece ona bağlı kalmayı kabul ediyor musun?
Magdelana Borst, voulez-vous prendre cet homme pour époux et jurez-vous de l'aimer, le chérir et lui rester fidèle jusqu'à ce que la mort vous sépare?
Sen, Gilbert Martin, bu kadını karın olarak kabul ederek yaşam boyunca sadece onu sevmeyi, onurlandırmayı, ona itaat ederek, sadece ona bağlı kalmayı kabul ediyor musun?
Gilbert Martin, voulez-vous la prendre pour épouse et jurez-vous de l'aimer, la chérir et lui rester fidèle jusqu'à ce que la mort vous sépare?
Bana itaat et, oğlum!
Obéis-moi, mon fils!
- Endişelenmiyorum. O tehlikeli tabii ya, O Ygor'u seviyor ve ona itaat ediyor.
Il est dangereux, bien sûr... mais il aime Igor et il lui obéit.
İtaat ve evlilik vazifeleri hakkında konuştu ama ne demek istediğini anlamıyorum.
Il a parlé des devoirs du mariage et de la soumission. Je ne sais même pas de quoi il parlait.
Bana tapanlar ve takipçilerim bana yeter bana itaat edecekler çünkü büyüklüğüme hayran kalacaklar!
J'aurais des fidèles et des partisans- - des gens qui m'obéiront, conscients de mon génie!
Efendim, duyuyorum ve itaat ediyorum.
Maître, parlez et j'obéirai.
Önceden hiç tanışmamış iki insan evlenirler, Ve birbirlerine aşk,... onur, itaat konusunda söz verirler.
Deux personnes qui ne s'étaient jamais rencontrées auparavant, et qui sont sur le point de se marier et se promettent amour, fidélité et obéissance.
"Tanrıya itaat et."
- Obéis à Dieu :
Okula geri döner, savaşacağına, itaat edeceğine ve Führer için ölebileceğine dair Führer'i çokça memnun eden günlük sözleri verir.
De retour à l'école, il fait sa promesse quotidienne de combattre, d'obéir et de mourir pour son Führer ce qui plait beaucoup au Führer.
- "İtaat et, inan, çalış."
Obéis, crois, travaille.
Ona itaat ve hizmet etmeyi hastalıkta ve sağlıkta onu sevip saymayı ve korumayı ölüm sizi ayırana dek sadece ve sadece ona sadık olmayı kabul ediyor musunuz?
Acceptez-vous de lui obéir, de le servir, de l'aimer, de l'honorer, de le soutenir, malade ou en bonne santé, de renoncer aux autres hommes et de lui rester fidèle, jusqu'à ce que la mort vous sépare?
Onlara itaat ya da emretmekten başka şansımız yoktur.
On a juste le choix entre être soumis et diriger.
İtaat ya da hizmet etmeyi reddeden...
L'homme qui refuse de se soumettre et de servir,
Ben senin emirlerine itaat ederim. Sen de makul bir şekilde beni altedebilirsin.
Je vous obéirai et vous pourrez me battre raisonnablement.
İtaat etmezsek grevciler engellenecek, ... ve grev zaten başarısız olacak.
Si on tient tête au tribunal, on se ferra tous arrêter et ça n'aura servi à rien non plus.
Paranızı ben ödediğim sürece bunları unutup emirlere itaat edin.
Vous oubliez que je vous ai embauché et que c'est moi qui commande.
Şu an görüşünüze göre... eğer göreve tekrar dönerseniz, hatalı ve hain olan üstlerinize... kayıtsız itaat edebilecek misiniz?
Étant donné votre opinion, selon laquelle vos supérieurs sont négligents, et incompétents, pourriez-vous leur obéir dans discuter, si vous étiez maintenu en activité?
Görüyor musunuz? Aynı zamanda küstah ve itaat edemeyecek kadar da sersem.
Elle est aussi insolente, et refuse d'obéir.
On Emir'i biliyor ve itaat ediyor musun?
Connais-tu et respectes-tu les dix commandements?
Hasta şu an derin bir transta ve Dr. Holden'ın komutlarına itaat edecek.
Le sujet est en transe et prêt à obéir au Dr Holden.
Her ne olursa olsun ona, kendisini'çarın halası'olarak adlandırdığı ve boyarlara itaat eden bir çarın annesi olma hayaline kapılmadığı sürece, hiçbir zarar gelmeyecek.
Je protégerai Efrossinia. Tant qu'elle se nommera la tante du tsar et tant qu'elle n'aura pas l'idée d'être la mère d'un nouveau tsar, le tsar des boyards.
ve bana itaat edin ve beni yalnız bırakın.
D'être obéissantes et de me laisser en paix.
Ve bizler onu sever ve ona itaat ederiz.
Ainsi, nous devons l'aimer et lui obéir,
İtaat edemiyorum işte... - ve eğer boyun eğemezsem...
Je ne peux pas obéir et si je n'y arrive pas, alors,
" Alman yönetimi ve halkının lideri Adolf Hitler'e ve kanunlarına itaat edeceğime ve görevlerimi aksatmadan yerine getireceğime yemin ederim.
"Je jure d'obéir au chef du Reich allemand, Adolf Hitler, de lui être fidèle et de respecter la loi."
Tehdide müsaade etmem ve itaat beklerim.
Je n'accepte pas les menaces, et je compte être obéi.
Bir gece önceki zevk ortağınızdan kesin itaat beklersiniz. Olmadığını varsayalım, ama yazık gibi görünüyor.
Eh bien, cela fait maintenant plus d'un an que je côtoie Bligh, et ce fut bien la seule fois que je le vis rire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]