Işini yap translate French
2,000 parallel translation
Sızlanmayı kesip işini yap.
Arrête de pleurnicher et fais ton boulot.
Evet, hadi işini yap.
Ouais. Tu devrais... tu devrais te remettre au travail.
Biraz kız zamanına ihtiyacımız var Top yeteneğin için biraz antreman yap, bebeğim şu öyle böyle işini yapıcam sonra, hatırladınmı? Yeah?
On doit parler entre filles?
Sawyer sadece işini yapıyor Jack.
Sawyer ne fait que son travail, Jack.
Basitçe, Tanrının işini yapıyorum.
Je fais seulement le travail de Dieu.
Bak, git ve işini yap.
Écoute, va faire ton truc.
Git, işini yap ve eve gel.
Va faire ton truc, puis reviens à la maison.
Kendi işini yapıyorsun, yüksek kalite ev sineması yükleme işi, ve onların uçakları için de aynı şeyi yapmak için Aerodyne ile yeni bir kontrat imzaladın.
Tu diriges ta propre entreprise de home cinéma, et tu viens juste de nouer contact avec Aérodyne pour leur offrir tes services.
Bilmiyorum, işini yapıyordur ve onlardan daha bir sürü var.
- Je ne sais pas, il vaque à ses occupations. Mais il y en a beaucoup d'autres.
Çabuk ol da işini yap.
Dépêche-toi de faire ce que tu as à faire.
Sen kendi işini yap, ben de kendiminkini yapayım.
Faites votre boulot, moi le mien. Mais vous ne le faites pas.
Ya işini yap, ya da evine git.
Rien au scanner.
Aslında, işini yapıyordu.
Il a fait son boulot, en fait.
Tamam! Git ve işini yap.
Je vais régler des trucs, je reviens.
Sen sadece işini yap.
Assure-toi que ça soit fait.
Unutma,... boş konuşma işini yap.
Prépare ta mâchoire.
Ama Sam ve ben bulma işini yapıyoruz.
Mais Sam et moi allons le trouver.
Sadece işini yap.
Travaille juste sur la scène.
Sadece işini yap sonra da boks arenasına bas git.
Travaille juste sur la scène. Puis file à la salle de boxe.
Sen işini yap yeter.
Fais juste ton boulot.
Avukatı sadece işini yapıyor olmasın?
Vous ne croyez pas que c'était juste le travail de l'avocat?
Sen kendi işini yap, ben kendiminkini.
Fais ton boulot. Je fais le mien.
Senin işini yapıyorum, Hiro.
{ \ pos ( 192,270 ) } Je fais ton travail, Hiro.
Ben ortamı biraz hareketlendirmek istedim, tamam mı? Yani aslında senin işini yapıyordum...
Je voulais mettre de l'ambiance, ce qui est un peu ton boulot.
- Köpekçik. - İşini yapıyor sadece. Korkuttuysa özür dilerim.
Il fait juste son boulot, désolée s'il vous a fait peur.
Oh, peki, whitney, isini yap.
D'accord, Whitney, fais ton truc.
İsini yap. Tabi. Ee, seni 8 : 00 gibi alirim o zaman
Je peux te prendre vers 20h00.
Oğlum nasıl çalışıyor? İşini yapıyor mu?
Notre fils fait-il du bon travail?
- İşini gayet iyi yapıyorsun.
- Oui, très.
Uçağa bin. İşini yap. İşini bitir.
Vous prenez l'avion, vous travaillez et vous repartez en avion.
Tamam, işini kendin yap. Kardeşine de yardım et.
Tiens, mets ce que tu veux, et sers aussi ta sœur.
Hayır çünkü işini kimsenin beklemediği kadar iyi yapıyorsun!
Non, parce que tu t'en sors mieux que quiconque l'attendait!
Bak, yarın işini iyi yap.
Travaillez bien demain, c'est tout.
Sadece işini yap.
Fais ton travail. Obtiens-le.
- Çünkü işini büyük bir özenle yapıyorsun.
- Parce que vous essayez de bien faire.
Eğer bunu biliyorsan, işini düzgün yap.
Si tu es si intelligente, fais ton boulot correctement.
Kendi işini kendin yap, aptal.
Tu l'as cherché, idiote!
Bu kredi kartı işini nerede yapıyorsun?
L'opération sur les cartes de crédit, c'est basé où?
O pis arabın işini neden ben yapıyorum?
J'ai fait son boulot à ce sale Arabe!
İşini yapıyorsun. Ama öyle söyleme.
Tu bosses, mais parle autrement.
Ayağına bakmak istemiyorum. İşini yap!
Je ne veux pas voir ses pieds!
Çünkü bebek gelmeden önce işini mükemmel bir şekilde yapıyordun. Ne?
Si je suis malade, il y a une raison.
ve işini 100 % odaklanmış bir şekilde yapıyor.
Elle se donne à 100 %.
İşini yap yeter. Seninle yarım saat sonra 435 numaralı odada buluşacak.
Elle vous attend dans une demi-heure, chambre 435.
Şu ortaçağ dövüş kulübü işini Rose annesiyle oldu olalı yapıyorum,
Je participais à ce Fight-club médiéval, vu que Rose était avec sa mère
Ortaya çık ve işini yap.
On se pointe et on bosse.
O zaman Metropolis'i temizleyerek işini süper yapıyor.
Il a fait du bon boulot en nettoyant Métropolis.
Nasıl yapılacağını gösterirsen ben de bu iddia işini halletmiş olurum.
Tu peux me montrer comment on fait que je finisse ce pari une fois pour toute?
- Sen kendi işini yap, ben kendiminkini.
- T'en mêle pas.
Kocan işini iyi yapıyor.
Votre mari fait du bon boulot.
Yani Tumi'ye gidermiş gibi yap fakat Isaiah'ın satış işini organize et?
Tu t'en prends à Tumi, mais tu laisses faire un fournisseur comme Isaiah?
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yaparsın 77
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yaparsın 77
yapacağız 90
yapma 5445
yapmalıyım 51
yapamıyorum 389
yapmalısın 91
yapmış 19
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapma 5445
yapmalıyım 51
yapamıyorum 389
yapmalısın 91
yapmış 19
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yaptılar 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yapacak 54
yaptık 46
yapacak bir şey yok 96
yapar 46
yapmak istemiyorum 51
yapmak istiyorum 29
yaptılar 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yapacak 54
yaptık 46
yapacak bir şey yok 96
yapar 46
yapmak istemiyorum 51