Korkuluk translate French
288 parallel translation
Sen beni korkuluk falan mı sanıyorsun?
Tu me prends pour un épouvantail?
Al sana Korkuluk! Top oynamak ister misin?
Tiens, épouvantail!
Ve sen, Korkuluk bir beyin isteyecek kadar küstahsın seni titrek bir bağ hayvan yemi!
Vous, Epouvantail, vous osez me demander une cervelle! Balle de paille é bovine ballottée par le vent badin!
Biraz ateşe ne dersin, Korkuluk?
Un peu de feu, Epouvantail?
Korkuluk yanıyordu.
Mais il était en train de brfller.
Korkuluk, ne yapacağım ben?
Que vais-je faire, Epouvantail?
" benden korkuluk yapmak istiyorsunuz..
" mais il ne faut jamais se fier aux apparences.
Yaşamın beşiğinin üstündeki bu rüzgârlı tepebaşında bir çift korkuluk gibi.
Deux pantins usés, au-dessus du berceau de la vie.
Hey... hiç kızıl saçlı bir korkuluk gördün mü?
Vous avez déjà vu un épouvantail avec des cheveux rouges?
Korkuluk mu?
Des épouvantails?
Korkuluk, Detroit'e gidince eski karın seni lambanla beraber tekmelediği zaman ne yapacaksın?
Épouvantail, tu feras quoi quand ta vieille te jettera, à Detroit? Je la ferai rigoler d'abord.
Gerçekten mi? Bunun nedeni korkuluk olmaya başlamam, değil mi?
Je deviens un épouvantail, c'est ça?
Eğer bu korkuluk olmaksa ben bunun bir parçası olmak istemem.
Si c'est ça un épouvantail, je ne veux pas en être.
Bay Korkuluk için biraz daha kahve alabilir miyiz? Korkuluklar güzeldir!
On peut avoir du café pour M. Épouvantail?
Senin korkuluk olduğunu zannediyordum. Ne yapıyorsun?
Je croyais que tu étais un épouvantail.
- Hayı. Ne? - Korkuluk.
Un épouvantail.
Korkuluk. Korkuluk?
L'Épouvantail.
Ne demezsin, korkuluk gibiyim!
T'as raison, un vrai épouvantail!
Korkuluk ateş edemez. O burada.
C'est pas l'épouvantail qui a eu Orval.
Hepsinden çok seni özleyeceğim Korkuluk.
Mais c'est toi, l'Epouvantail, qui me manqueras le plus.
Winchester, yolunda onu görenler yardım isterdi, ve George, gerçekten, garip biriydi, korkuluğa benzediği için yanılabilirsiniz, kastettiğim, bacakları korkuluk gibi, her zaman harbe hazır, bunun gibi, tıraşlı başı şalgam gibiydi,
C'est un personnage extraordinaire. Il semblerait que quelqu'un cherchait son chemin jusqu'à Winchester. Et George, il est tellement excentrique, on dirait un épouvantail.
Ohio'da kuşlar tarlaya girmesin diye korkuluk dikeriz.
Dans l'Ohio, on met un épouvantail pour éloigner les oiseaux.
Bir korkuluk! "
En Roi des Epouvantails!
Korkuluk.
ÉPOUVANTAIL
İçi boşalmış korkuluk.
Bien sûr. Sortez de là.
Ben "Korkuluk" um!
Je suis l'Epouvantail!
- Korkuluk.
- L'Epouvantail.
- Korkuluk mu? Ne demek istiyorsun?
- Comment ça, l'Epouvantail?
Korkuluk gibi giyinmiş bir adamdı.
C'était un type déguisé en épouvantail.
Pekala, nerede bu Korkuluk?
Très bien, où est cet Epouvantail?
Kendine Korkuluk diyen bir adamın kundaklama girişimi Batman tarafından önlendi.
La tentative d'incendie criminel du dénommé Epouvantail... a été déjouée par Batman.
Delil A, Korkuluk maskesi.
Pièce à conviction, masque de l'Epouvantail.
Kampüsteki banka, kendine Korkuluk diyen birinin soygun ve haince kundaklama teşebbüsünün hedefiydi.
Un hold-up et une tentative d'incendie ont été perpétrés... par le dénommé Epouvantail.
Asıl soru, Korkuluk neden üniversiteyi yok etmek istiyor?
Pourquoi l'Epouvantail veut-il détruire l'université?
Korkuluk bana bir tür korku toksini verdi.
L'Epouvantail m'a drogué avec une toxine de la peur.
Her şey bitti, Korkuluk.
Tu es fini, l'Epouvantail.
Delil A, Korkuluk maskesi.
Pièce à conviction : masque de l'Epouvantail.
Sorun ne, Korkuluk?
Alors, l'Epouvantail?
Hatta bu Korkuluk denen herifin kaçmasına da yardım etti.
Il a aidé l'Epouvantail à s'enfuir.
O ve Korkuluk'un işbirliği içinde olduğuna rozetim üstüne bahse girerim.
Je parie mon badge que ces deux-là sont de mèche.
Sen bir korumasın, korkuluk değil.
Vous êtes un écuyer, pas un épouvantail.
Ben, Korkuluk.
Moi, l'Epouvantail.
Korkuluk?
Épouvantail?
Dorothy Kansas'ta yatıyor, - - Teneke Adam ve Korkuluk da var...
Dorothy est dans son lit dans le Kansas. et il y a l'Epouvantail et le Ferblanc...
Dün sen "Korkuluk" dedin.
Hier, tu as dit : "apparences"
Bizler caniyiz, katiliz, korkuluk değil.
Nous sommes des égorgeurs, des assassins, pas des épouvantails.
Korkuluk mu?
Un épouvantail?
- Korkuluk gibi giyiniyorsunuz.
- Vous avez l'air d'un épouvantail!
Teneke adam, Korkuluk ve Toto.
Riri, Fifi et Loulou.
Döneceğim zamana dek dönersem tabii çok üstün zekası nedeniyle, Korkuluk, benim yerime başa geçecek.
Je décrète que'yusqdé men retour, si tant est que je revienne,
Dorothy, Korkuluk'la karşılaşır ve o küçük dansı yaparlar o kavşakta.
Ils font cette danse au carrefour et envisagent toutes les directions.
korku 183
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkutucu 69
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korkuttun beni 63
korkuyordum 55
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkutucu 69
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korkuttun beni 63
korkuyordum 55