Korkunç şeyler translate French
1,163 parallel translation
Durumu kontrol altına alamazsam korkunç şeyler olacak.
Ça va être un massacre si je ne contrôle pas la situation.
Beni kullandı korkunç şeyler yaptırdı.
Il m'a fait faire des choses, des choses terribles...
Tarih boyunca, bu insanlar korkunç şeyler yaşadılar.
Pendant toute son histoire, ce peuple a subi des choses terribles.
Korkunç şeyler hayal etmemek çok önemli. İktidarsızlık gibi...
Il ne faut pas imaginer des choses terribles comme d'être impuissant à partir de maintenant.
Korkunç şeyler yapmış ya da Kanada'ya gitmeyi bile planlamış, savaştan kaçınmak için evlenecek kadar büyük işlere kalkışmış, benimle aynı okulda bulunan tüm bu insanlar.. Vietnam'a gitmek için can atıyordu.
Et tous mes anciens camarades de classe qui avaient fait des choses atroces ou qui pensaient aller au Canada ou prendre un moyen extrême comme se marier pour fuir la guerre, ils voulaient aller au Vietnam.
Ve şimdi, hayalim de korkunç şeyler canlanıyor!
"Et maintenant, " quelle horreur il cause à mon imagination!
Korkunç şeyler!
Des choses terribles.
Sonsuza kadar inkar ettiğinde işte en korkunç şeyler böyle oluyor.
C'est comme ça qu'arrivent les trucs les plus moches. On a des remords toute sa vie, après.
Borsa çöktükten sonra korkunç şeyler oldu.
Le krach a eu des conséquences terribles
Yine de onarıp, onunla korkunç şeyler yapabilirler mi dersin?
Ne peuvent-ils pas la connecter et faire d'horribles choses avec?
Kasabadaki insanlar, hakkında korkunç şeyler söylüyorlar.
Les gens d'ici disent des choses terribles sur toi.
Eğer bir çocuk varsa ve sırf hoşlandığı için korkunç şeyler yapıyorsa?
Si un garçon faisait des trucs affreux, par plaisir?
Korkunç şeyler yapıyor.
Il a fait des choses horribles.
Bazen konuştuğun zaman korkunç şeyler uzaklaşır.
Quand on en parle, parfois les trucs qui font peur s'en vont.
- Korkunç şeyler.
- Des choses terribles.
Korkunç şeyler söylediler. Görmen lazımdı.
Ils nous ont vraiment menacés, t'aurais dû les voir.
Belki de kardeşine korkunç şeyler söyledi...
Ça a fait peur... à ton frère.
Bak, adamım, senin ve kız arkadaşının başına gelen korkunç şeyler için çok üzgünüm.
Écoute, mec... Je suis malade de ce qui vous est arrivé.
Söylediğim bütün o korkunç şeyler için çok özür dilerim.
Pardon pour toutes les horribles choses que je vous ai dites.
Söylediğim tüm o korkunç şeyler için.
Pour les horribles choses que j'ai dites.
İnsansılar hakkında öğrendiğim bir şey varsa sıradışı durumlarda en iyileriniz bile korkunç şeyler yapabiliyor.
S'il y a une chose que j'ai apprise sur les humanoïdes, c'est que dans les situations extrêmes, les meilleurs d'entre vous sont capables des pires atrocités.
Böylece dünya üzerindeki son düşünceleri korkunç şeyler olmaz.
Ainsi leurs derniéres pensées ne seraient pas affreuses.
Tanımlarına bakılırsa korkunç şeyler. Hayır.
À ce qu'on dit, c'est horrible.
Kim bilir masum ufacık yavrulara ne korkunç şeyler yapıyordur.
Dieu sait quelles horreurs il est en train de faire à ces innocents.
Nagus korkunç şeyler yapıyor.
Le Nagus ne va pas bien.
- Korkunç şeyler.
- À des choses terribles.
- Sana korkunç şeyler olduğunu söylediler.
- Ils ont parlé d'une chose horrible.
Geçmişte çok korkunç şeyler yaptım.
J'ai fait des choses horribles par le passé.
Bazı karanlık ve korkunç şeyler yapmak aklıma gelmiş olabilir ; ancak seni incitmeyecektim.
La folie s'est emparée de moi, mais je n'allais pas te faire de mal.
Sıcak kan içilebilirim bu saatte. Öyle korkunç şeyler yapabilirim ki, tüyler ürpertir gündüz gözüyle görülmesi.
Maintenant, je pourrais boire du sang chaud et commettre des actes si amers que le jour frémirait de les voir.
Herşey yolundayken, korkunç şeyler hayal ediyorum.... şimdiyse korkunç birşey oluyor ama bana önemsiz geliyor.
Quand tout va bien, j'imagine des choses terribles et maintenant que l'une d'entre elles arrive réellement, il me faut agir vite.
- Dinle, Keiko Bildiğin gibi Miles'ın başından geçmişte bazı korkunç şeyler geçti.
Miles a surmonté bien des épreuves, dans sa vie.
Rüyalarımda korkunç şeyler görüyorum, Zeyna.
Je vois des choses terribles dans mes rêves.
- Ölüler diyarında korkunç şeyler oluyor.
- Un malheur s'est produit aux Enfers.
- Geçmişimde korkunç şeyler yaptım.
J'ai commis des horreurs dans le passé.
Korkunç şeyler gördüm.
J'ai vu des choses horribles.
Ayrıca korkunç şeyler yaptım.
Et j'ai très mal agi.
- Korkunç şeyler gösteriyor.
- des choses horribles.
O hiçbirşey hatırlamıyordu. O daha sonra bu kabusları görmeye başladı. Korkunç şeyler.
Elle ne se souvenait de rien mais se mit à faire des cauchemars.
Bir çocuğa kendisi doğmadan çok önce yaşanmış... korkunç şeyler anlatmamalıyım.
Je devrais pas raconter à une petite fille des horreurs qui datent d'avant sa naissance.
Bu akıl hastanesinin odalarından birinde gece gündüz korkunç şeyler görüp çığlık atan biri var. Onları zihnine biz ektik.
Dans une pièce de cette institution, il y a un homme... qui passe jours et nuits à crier pour des choses qu'il est seul à voir... que nous lui avons implantées.
Bart, evde bir yerlerde korkunç bir şeyler bulabilirsin.
Tu sais Bart, cette maison ne manque pas d'histoires d'horreur.
Goku, korkunç bir şeyler oluyor!
Goku, quelque chose est arrivé!
Tüm o korkunç, yapış yapış şeyler içeriye girmeye çalışıyorlar.
Toute ces horribles, choses visqueuses... qui essayent de revenir?
Korkunç yanlış giden bir şeyler var!
Il y a quelque chose d'étrange là-dedans!
Kutsal amacımın peşinden koşarken korkunç ve sözü edilmeyecek şeyler yaptım.
En poursuivant ma mission sacrée... j'ai fait des choses... terribles, des choses indescriptibles.
Korkunç şeyler.
- Ce sont des choses terribles.
Şu çocukların Televizyonlarında oynadıkları korkunç ve gürültülü şeyler mi?
Ces choses que les enfants branchent sur la télé?
Hayatta bazen, korkunç ve açıklanamayan şeyler olur.
Dans la vie, il y a des choses horribles et inexplicables parfois.
Hayır, başınıza korkunç bir şeyin geldiğini biliyorum. Ama benim korkunç şeyimle sizinki apayrı şeyler.
Je sais qu'il vous est arrivé quelque chose d'affreux... mais je ne parle pas de la même chose affreuse.
Yine de, korkunç bir gerçek olsa da sahip olduğum şeyler içerisinde bir dosta en yakın olan şey sensin.
Et pourtant, la vérité abominable est que... tu es ce que j'ai de plus proche comme ami.
şeyler 33
korku 183
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkuluk 18
korkutucu 69
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korku 183
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkuluk 18
korkutucu 69
korkuyor musun 376
korkuyor 70