English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ M ] / Mış

Mış translate French

487,162 parallel translation
Bu kadınla her birlikte olduğumda beş cent almış olsaydım, - yaklaşık param...
Si j'avais eu un centime à chaque fois que j'ai dragué cette femme,
Ve hayır, Birinci Dünya Savaşında savaşmamış olabilirim, ki savaşlar tarihindeki en gereksiz savaştır bu arada, ama ben de savaştım!
Je n'ai peut-être pas combattu dans la Grande Guerre, qui, par ailleurs, semble être la guerre la plus insignifiante de toute l'histoire des guerres, mais je me suis battu!
Dalmışım.
J'ai eu une absence.
- Deli olduğu fikriyle devam ediyorum. Kötü şöhretim için beni kullanmış.
- Je vais m'en tenir, elle est folle, et m'utilise pour une sorte de notoriété étrange.
Baracus Oberman'ı tekneden atan adamı ortadan kaldırmamış mı?
Est-ce que Baracus a tuer la personne qui a poussé Oberman par dessus bord?
Seni uyarmıştım, birçok kadın daha hamileyken başvuru yapıyor.
Je t'avais avertie, beaucoup de gens s'y prennent - durant la grossesse.
Ayrıca Zootopia'yı izlemek için doğum sınıfına da katılmamıştım, yani geri bas.
J'ai aussi séché un cours d'accouchement pour voir Zootopia, donc lâche-moi.
Ray bakımı ve kâğıt işleri için gönüllü olursam istediğim kadar kalmama izin veriyorlarmış.
Et si je me porte volontaire pour réparer la voie et faire la paperasse, je peux rester tant que je veux.
Duymamış olayım.
Je passe.
Tuvalet batmış. Tuvalet kağıdı kullanımı arttı.
Les toilettes sont sales, je dois souvent remettre du papier.
Annem bir enayi yetiştirmedi çünkü beni hastanede bırakmış.
Ma mère n'a pas élevé un imbécile, car elle m'a abandonné à l'hôpital.
Buraya bedava sıçmak için tuvalet anahtarımı çalmışsın!
Vous avez volé la clé des toilettes pour déféquer gratos!
Sanırım bu, çocuğun zihninde televizyonun ne yaptığıyla duanın tonunun ve dilinin ne hissettirdiğinin bir kombinasyonuydu.
Dans son esprit d'enfant, le fait de regarder la télé s'est mélangé à la sensation que produisent la prière et le ton du prédicateur.
Ve gündelik olarak yaptığım işten dolayı gösterdiğim şeylerin içinde bir şeyler aradığımdan emin olmalıyım.
Chaque jour, dans mon travail, je dois m'assurer qu'une quête s'inscrive dans le fait de dévoiler.
Özellikle bu şehre baktığım zaman şehirdeki yolculuklarıma dair ufak bir zaman sıçraması yaşıyorum.
Quand je regarde cette ville d'en haut, je me vois déambuler dans ses rues en accéléré.
Ama şimdi göründüğü gibi şu an yaptığım şeyler, Pollock'un oyuncak tiyatrosundan biraz daha çağdaş.
Bien sûr, aujourd'hui, mes créations sont plus modernes que ce théâtre en papier de chez Pollock's.
Parçası olduğun şey insanlık dışı. Sana haberlerim var canım sen de onun bir parçasısın.
J'ai des nouvelles pour toi, ma chère, tu en fais partie aussi.
Konuşabileceğin bir kız kardeşin bile yok, ve şimdi de ben çıktım.
Tu n'as plus ta sœur pour en parler, et moi qui débarque comme ça.
Hazır mısın?
C'est prêt?
Ekibim ve ben açığımızı kapatmaya çalışıyoruz.
Mon équipe et moi, nous nous mettons à la page.
Lindy ve ben St. Louis'den tanışıyoruz, eğer kurtulmuş olma ihtimali varsa yardım etmek isterim. Teşekkürler.
Lindy et moi sommes tous les deux de St Louis, donc s'il y a une chance qu'il ait survécu, je veux aider.
Arkadaşlarımıza onları görüp görmediklerini sorarız.
Je prends ces photos. On va demander à tes amis s'ils les ont vus.
Ağrısını hafifletecek bir şey bulmamız lazım. Ağrı kesicilerin daha icat edildiğini sanmıyorum.
On doit trouver quelque chose pour sa douleur.
Arkadaşım Claudette, bu öğlen Rue Emile caddesinin kuzeyinde çalışıyormuş.
Première étape, lubrifiant.
O her zaman... annemin karşısında durmam için beni cesaretlendirirdi.
Elle était toujours... à m'encourager à tenir tête à ma mère.
Aşağıda mısın?
Tu es là-dedans?
Zombi inananlarının yarın akşamki toplantısına davetiye ayarladım.
J'ai obtenu une invitation pour le rassemblement anti-zombies demain soir.
Liv, burada mısın?
Liv, t'es ici?
Uyanık mısın? Weckler haberim var.
J'ai des nouvelles de Weckler.
Cavanaugh bunların bizde olduğunu öğrenirse balistiğe gider. Bunu kayıt dışı halletmeliyiz, tanıdığım biri var.
Si Cavanaugh apprend que nous avons ça, il piquera une crise, donc ça doit se faire en douce, mais je connais un gars...
Teknoloji departmanımınız yanlış bilgi kampanyası makul ölçüde etkili oldu.
La campagne de désinformation du secteur tech a été raisonnablement efficace.
Sana yardım etmeye çalışıyorum Major.
J'essaie de t'aider, Major.
1.50 boyunda, cinsellik açısından tatmin olmuş bir karım var belli ki küçük şeylerle nasıl ilgileneceğimi iyi biliyorum.
Ma femme mesure 1m50 et est sexuellement épanouie, donc clairement, je sais y faire avec les petites choses.
Bu pek sık olmaz ama sarılacağım.
Ça n'arrive pas souvent, mais voilà un câlin.
Yardım etmeye çalışıyordum sadece.
Je voulais juste aider.
Pekâlâ. Kopmaya hazır mısınız kızlar?
Prêtes à vous lâcher?
Bilmiyorum ama "Yaşıyor" diye bağırırsa kaçalım.
Je ne sais pas, mais s'il crie, "C'est vivant", on se sauve.
- "S" ye benziyor mu bu?
En quoi c'est un "M"?
Peki tamam. Tedbiri elden bırakmayıp, yeni bir şişe çıkarıp ısıtacağım.
Je vais jouer la prudence et décongeler du lait frais.
Burası bu kadar sıcak olduğu için üzgünüm.
Je m'excuse pour la chaleur.
Trace Adkins'le tanışıp grup mu, insan mı, yeni bir diyet mi, öğrenmek istedim.
Je voulais voir si Trace Adkins était un groupe, une personne ou un régime.
Onu arayacak mısın?
Tu vas le rappeler?
- Bay Gozer, TV'yi açar mısınız?
- M. Gozer, vous allumez la télé?
Ben mi ırkçıyım, yoksa tanıştık mı?
Je suis raciste ou on s'est vus?
Konu başarısız olmam, tamam mı?
En fait, j'ai échoué.
Artık başarısızlık yok çünkü denemeyi bıraktım.
J'arrête d'échouer, car j'arrête d'essayer.
Onu yakacak mısınız?
Tu vas brûler ça?
Orospu çocuğunun yanına kâr mı kalsın?
Et laisser ce sauvage s'en tirer?
- Açacak mısın?
- Vous allez répondre?
Hâlâ burada mısın sen?
Pourquoi vous êtes encore là?
25 yaş altı kimler var? Bir alkış alalım.
Que les moins de 25 ans applaudissent.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]