English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ N ] / Ne diyorum

Ne diyorum translate French

2,790 parallel translation
Bak ne diyorum.
Donc voilà ce que j'en pense.
Bak ne diyorum...
Dites donc...!
Bak ne diyorum.
Vous savez quoi!
Tamam, bak ne diyorum. Bir fikir oluşursa, beni ara. Sağ olun, beyler.
Bon, vous dire ce que... si vous le faites vous faire une idée, / /?
Ne diyorum ben? Biliyorsun zaten.
Mais bon, je sais pas trop pourquoi je te dis ça tu sais tout à fait ce qu'on ressent.
Ne diyorum biliyor musun? Siz insanlar, midemi bulandırıyorsunuz!
Je vous le dis, vous me filez la nausée!
- Bence ben daha sonra... - Ne diyorum biliyor musunuz?
- Vous savez, je pense que je reviendrai...
Dinle adamım, ne diyorum ben sana?
Écoute-moi. J'essaie de tout te dire.
Bak ne diyorum...
Tu sais quoi?
Bak ne diyorum...
Hey, tu sais...
Bilmiyorum, ne diyorum lan ben?
Je parle de quoi?
Ne diyorum- - Sen ne diyorsun, lan?
Toi, de quoi tu parles?
Ne diyorum ben?
De qui on se moque?
Size ne yapacağınızı söylemek bana düşmez efendim ama bir daha düşünsek diyorum.
Je n'ai pas de conseils à vous donner... Mais on devrait réévaluer la situation.
neden beni dinlemiyorsun? diyorum ki...
Pourquoi, vous ne m'écoutez pas?
Kendi kendime, "Tanrım... " Bu ne güzel bir yaratık " diyorum.
"Mon Dieu... quel parfait spécimen!"
Sevgilin diyorum, adı ne?
Votre poulette, comment elle s'appelle?
Diyorum ki sen erkek kılığına girmiş kadın değilsin, değil mi İki Numara?
Tu ne serais pas une femme déguisée en homme, Numéro Deux?
Arada sırada diyorum, umarım mahzuru yoktur.
Enfin, de temps en temps. J'espère que ça ne vous dérange pas.
- Ryan hadi diyorum
Ryan, je ne veux pas rester ici. Ryan.
Ne var biliyor musunuz? Şimdiden "Amerika'ya hoş geldiniz" diyorum.
Bienvenue d'avance en Amérique.
Acele etme diyorum!
Tu ne dois pas précipiter les choses!
Ne mi diyorum?
Alors?
Arkadaşın olarak sana partiye kamera getirmesen iyi olur diyorum.
C'est en tant qu'ami que je te dis... Que tu ne devrais probablement pas apporter cette caméra à la fête.
- Canım dr umrumda değil Şu an olmaz diyorum sana
Johnston, il ne va rien se passer si tu me parles de petits nains chauves en couches aux moments clés.
Kız kardeşim falan yok diyorum. Resimdeki kız, hem hırsız hem de vatan haini. Ne yaptı ki?
je n'ai pas de sœur la fille de la photo était une voleuse et une traîtresse que faisait-elle?
- Kız nerede? Bahsettiğin o kızdan haberim falan yok diyorum!
je ne sais rien de cette maudite fille
Internet işlerine hayır diyorum.
Je ne suis pas chaud du tout pour cette histoire d'internet.
Durun diyorum.
- Ça ne peut plus durer!
Durun diyorum size!
- Romps pas le cercle, Michael. - Ne romps pas le cercle.
Ofisimde ne işiniz var? Size diyorum.
Qu'est-ce que tu fais dans mon bureau?
Uzun zamandır bu işteyim. Wong, uzun zamandır diyorum.
Je suis pas né de la dernière pluie.
Hiç bilmiyorum, aklıma bir fikir geliyor, mesela babam hakkında yazayım diyorum.
Je ne sais pas. J'ai une bonne idée, du genre, je vais écrire sur mon père.
Michael diyorum ki belki de senin ona ulaşıp baba babaya konuşmanızın vakti gelmiştir, ne dersin?
Michael, je me demande si ce n'est pas le moment pour toi d'essayer de le recontacter, De père à père, tu sais?
Onunla evlenme diyorum.
Je te dis de ne pas l'épouser.
Fakat "auf wiedersen" görüşürüz anlamında geldiğinden, ve sizi bir daha görmek istemediğimden dolayı, Hoşçakalın diyorum.
Mais étant donné que "auf wiedersehen" signifie "au revoir", et que je ne compte plus jamais vous revoir, à vous monsieur, je dirais adieu.
Bu işi batıramayız diyorum.
On ne peut pas merder.
Öpücük sesleri geliyor... içimden lütfen hayır diyorum.
j'entends qu'ils s'embrassent et d'autres sons, et je prie pour qu'il ne se passe rien.
Boş zamanında, ölüleri yakmadığın bir zamanda diyorum yani...
Si vous, quand vous serez libre, que vous ne serez pas occupé à brûler quelqu'un...
Kaşınma diyorum.
Ne nous laissons pas entrainer.
Yok diyorum.
Non, ça ne l'est pas.
Yani, diyorum ki senin şu meşhur keklerden yapmaya ne dersin?
Je veux dire, et si nous faisions quelques uns de tes fameux brownies?
- Ben diyorum ki... biraz daha bu odada kalmak istemiyorum... Kutsal İttifakın yönetimi bana verilmediği sürece.
- Je pense... que je ne resterai pas un instant de plus dans cette salle... à moins que vous m'assuriez le commandement de la Sainte-Alliance!
Sana diyorum, bir daha oraya gidemem. Şimdi sana söylüyorum.
On ne reviendra plus jamais ici, crois-moi.
Bay Blankenship diyorum, onun hakkinda ne biliyorsun?
M. Blankenship. Tu le connais?
Ben diyorum ki ; tekrar şansım olsa kaçmamayı tercih ederdim.
Je dis que si je pouvais, je reviendrais en arrière. Je choisirais de ne pas y aller.
O yüzden ben diyorum ki, tüm bu hataları, hayal kırıklıklarını ve külfetleri alıp yakalım! Ne dersiniz?
Je vous invite donc à prendre tous vos échecs et vos déceptions et à les brûler.
"Ben de seni seviyorum" dememeni diyorum...
Quoi? Que tu ne m'aies pas dit "Je t'aime".
Evet, aldığımı hatırlamıyorum, o yüzden "sanırım" diyorum.
- Oui, je ne me souviens pas.
Takip edelim ve ne işler çevirdiğine bakalım diyorum.
On va le suivre et voir ce qu'il fabrique.
Şimdi ise belki diyorum.
Mais je ne t'aurais pas appelé pour un "peut être".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]