Ne diyecektim translate French
267 parallel translation
Şimdi, ben ne diyecektim ya?
Qu'allais-je dire?
Ne diyecektim ona?
Alors, je dois dire quoi, déjà?
Kaptan Harris'e ne diyecektim?
De quoi aurais-je dû lui parler?
Ne diyecektim?
Que voulais-je dire?
Evet şimdi ne diyecektim?
Et maintenant, que dois-je faire?
Bir de uzun sakal konusu var. Ne diyecektim?
Mais à propos de longues barbes, qu'est-ce que je voulais dire?
Ben ne diyecektim?
Qu'est-ce que je dis, maintenant?
- Ne diyecektim? - Willard'ı buldum!
Pour dire quoi? "J'ai eu Willard!"
Bütün gün cesetlerle uğraştım. Hem not yazsam ne diyecektim Dan?
J'avais du travail à pousser des corps et j'aurais écrit quoi?
Seni arayıp ne diyecektim?
T'appeller! Pour dire quoi?
Yani, ne diyecektim ki?
Qu'est-ce que je pouvais bien dire?
Ne diyecektim? Oh.
Comment c'est déjà?
Ne diyecektim?
Laissez-moi sortir. J'ai peur.
Ne diyecektim?
Il y a marqué quoi?
Ne diyecektim?
Je t'aurais dit :
Mikrodalgada etimi pişirmeyi teklif etti. Ne diyecektim?
elle m'a proposé... de m'atomiser le hot-dog.
Ne diyecektim ben?
Qu'est-ce que je pense?
| - Ne diyecektim?
- Quoi de neuf?
Ne diyecektim bilmiyorum.
Je ne sais pas.
- Ne diyecektim, hayır mı?
- J'étais censée dire non?
Arayıp ne diyecektim? - Özür dileyerek başlayabilirdin.
- "Pardon" par exemple.
Ne diyecektim bak! Geçenleri unutup yemek yiyelim ve bunu da ben gidince okursun.
laissons tomber. on dîne et vous la lirez après mon départ.
- Neyse, şey diyecektim galiba artık anlayabiliyorum. Sizinle niye kolay konuştuğumu. - Niye?
Donc je disais que, je ne sais pas au début je ne comprenais pas, mais maintenant je crois que sais parce que.
- Tutkal diyecektim.
- Oui. Ne soyez pas en retard.
"Tony'yi bulup her şeyi anlatalım" diyecektim.
"Ça ne peut pas continuer... Apprenons la vérité à votre mari."
Nasıl söyleyebilirdim ki? "Oğlun bir hırsız" mı diyecektim?
Je ne pouvais pas vous dire que votre fils était un voleur.
Ben diyecektim ki... Bay Quill'in ondan hoşlanmadığım hissine kapılarak kırılmasını istemedim.
Ce que je voulais dire, c'est seulement que je ne voulais pas offenser M. Quill en lui laissant croire qu'il me déplaisait.
Yani, burada ne yapıyorsun diyecektim?
- Enfin, que faites-vous ici?
Ben de pedere iyi geceler diyecektim.
La nuit ne fait que commencer!
Diyecektim ki, umarım gitmeme birşey demezsin.
Je voulais vous dire, j'espère que ça vous ne fait rien si je file.
Acaba kız kardeşimi affedebilir misiniz diyecektim.
Alors je me suis demandé si vous ne pourriez pas pardonner à ma sœur?
O boşalırken "Dikkat et! Hamile kalmak istemiyorum." diyecektim. Hissettim...
J'allais dire : "Fais attention que je ne tombe pas enceinte", quand il vint.
Ben "aşk," diyecektim ama ikimizin de bu kelimenin anlamını bildiğimizi sanmıyorum.
J'allais dire l'amour... mais je ne crois pas qu'on sache ce que veut dire ce mot.
Bir şey diyecektim. Ne olduğunu unuttum.
Je voulais dire quelque chose.
Ben... Ben diyecektim ki... belki de bütün bunlar... sana yardım edemediğim bir şey nedeniyle idi...
- J'allais... j'allais te dire que peut-être je ne pouvais pas t'aider là-dessus,
Az kalsın "Ama aramızda hiçbir şey geçmedi." diyecektim ki birden Françoise'nın hakkımda öğreneceği şeylerden hiç korkmadığını fark ettim.
J'allais dire : "Il ne s'est rien passé."
Ben de onu diyecektim çünkü ne kadar süreceğini bilmiyorum.
A mon avis, c'est le mieux... comme je sais pas combien de temps ça va durer.
Hayır, diyecektim ki : "Neden ara sıra Mantovani çalmıyorsunuz?"
J'allais dire : "Pourquoi ne passez-vous jamais Mantovani?"
Ama aslında sayın bayanlar ve kurtçuklar diyecektim ki şu veba gerçekten kıyak birşey ne dersiniz?
Sérieusement, mesdames et mes nœuds... cette peste, c'est vraiment quelque chose, hein?
Seni azarlamaya gelmedim ; tersine evde oturup çocukları büyütmeye hakkın var, diyecektim.
Je ne suis pas ici pour vous gronder. En fait je viens vous dire... que vous faites bien de rester chez vous prendre soin de vos enfants.
Biliyor musun, Felicity benimle gelmek istedi... ve sen hoşlanmazsın diye neredeyse hayır diyecektim.
Félicité m'a demandé si elle pouvait venir... et j'ai presque dit non car j'ai pensé que ça ne te plairait pas.
Şunu diyecektim ki onu telefona bağlamamamın sebebi ismini vermek istemiyor olması.
Je ne vous l'ai pas passée parce qu'elle refusait de dire son nom.
Eşyalarını karıştırma diyecektim.
Ne fouille pas trop.
Seni ne görmek, ne de senden haber almak istiyorum diyecektim.
C'est seulement pour dire que je ne veux jamais te revoir.
.. ve hepimizi birbirimize düşman yapıyor, aile aileye karşı.daha fazla araç özür dilerim benim yüzümden trafikle yüz yüze gelmek zorunda kaldın ben sadece maria ya merhaba diyecektim..
Qui nous rend violents, dressant les uns contre les autres! On ne peut plus rouler. Je m'excuse pour ce trafic.
Ne yapacaktım, hayır mı diyecektim?
J'y arrive pas.
Lütfen onu oraya koymayın diyecektim ama boş verin.
Ne posez pas ça ici. Tant pis. D'accord.
Sadece diyecektim ki, umarım... dün gecenin hakkında sanma ki...
Je voulais dire que j'espère que... tu ne crois pas que j'ai fait ça pour...
Ne diyecektim?
Je dis quoi?
Üçe kadar sayıp, açmazsan diyecektim. Ama artık sana güvenmeyeceğim.
Je compte jusqu'à trois... mais je ne compterai plus sur toi.
Ne diyorlarsa yap diyecektim ama fikrimi değiştirdim.
J'allais te dire de leur obéir, mais j'ai changé d'avis.
diyecektim 49
diyecektim ki 23
ne diyorsun sen be 30
ne diyorsun 1616
ne diyorsun sen 551
ne diyeceğimi bilmiyorum 160
ne diye 64
ne diyor 463
ne diyorsun be 24
ne diyorum ben 45
diyecektim ki 23
ne diyorsun sen be 30
ne diyorsun 1616
ne diyorsun sen 551
ne diyeceğimi bilmiyorum 160
ne diye 64
ne diyor 463
ne diyorsun be 24
ne diyorum ben 45
ne diyorduk 29
ne diyor bu 53
ne diyorsunuz siz 31
ne diyorsunuz 336
ne diyorum 25
ne diyeceğimi bilemiyorum 173
ne diyeyim 78
ne diyorsam onu yap 46
ne diyeceğimi bilemedim 24
ne diyorlar 99
ne diyor bu 53
ne diyorsunuz siz 31
ne diyorsunuz 336
ne diyorum 25
ne diyeceğimi bilemiyorum 173
ne diyeyim 78
ne diyorsam onu yap 46
ne diyeceğimi bilemedim 24
ne diyorlar 99