English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / O zaman ben

O zaman ben translate French

5,759 parallel translation
- O zaman ben müsadenizi isteyeyim.
- Alors je vais m'en aller. - Quoi?
O zaman ben de yüzünüzdeki hayal kırıklığı ifadesini görünce çok zevk alacağım.
Eh bien, je vais apprécier ce regards sur vos visages quand je vous décevrais.
Tamam, tamam, tamam. O zaman ben...
Je vais juste prendre...
O zaman ben de magazin sorularına cevap vermeyeceğimi söylerim.
Je refuserai de répondre aux questions à sensation.
- Başkan Yardımcısı sana güveniyorsa o zaman ben de güveniyorumdur.
- Vu comment j'ai obtenu le poste- - - S'il te fait confiance, alors je dois te faire confiance.
O zaman ben de öyle yapacağım.
Alors, c'est ce que je vais faire.
O zaman ben senin şişenim.
Alors je serai ta bouteille.
O zaman ben yoluma gideyim.
J'imagine que je vais devoir y aller alors.
, O zaman ben aşağı, yukarı oldu ve ben yukarı oldu.
J'ai été chanceux puis moins puis de nouveau.
O zaman ben de seni kelepçeleyeyim.
- Alors, je devrais vous menotter aussi.
O zaman ben sana yardımcı olurum.
Alors je t'aiderais.
O zaman ben de kalırım.
Donc... Donc, je vais rester.
O zaman ben yokum. Hayır, hayır. Kalman gerek.
Non, tu veux rester.
- O zaman ben oyun dolabına bakayım.
Je vais voir dans l'armoire à jeux?
O zaman ben gideyim bir saat sonra geleyim.
Mince je devrais y aller, et revenir dans une heure.
Evet. O zaman ben de Tia'ya oy veriyorum.
Dans ce cas là, je vote pour Tia aussi.
O zaman ben konuşurum.
Alors c'est moi qui parlerait.
- Tamam. O zaman ben...
D'accord, alors ce que je dois...
O zaman ben de hızlı hareket edip acımasız olurum bu da sen etrafta değilken daha kolay olur.
Alors je devrai agir vite et violemment, et ce sera plus facile si tu n'es pas autour.
- O zaman ben de kızgın değilim.
Alors, je ne suis pas en colère.
- O zaman ben de ne yaptığını bilmiyorum.
Alors, moi non plus.
- Ben gidiyorum o zaman.
Je vais y aller. Où es-tu si
Seni ben götüreyim o zaman.
Bien, laisse-moi te sortir de là.
O zaman kapat da ben de uyumaya devam edeyim.
Alors raccroche et laisse-moi dormir.
Ve benim için, onlar ne zaman konuşuyorduk Gıda disparagement hukuku hakkında O olsun gerçek oldu Ben gerçeği söyledim ya da değil.
Pour moi, lorsqu'ils parlaient de la loi sur la diffamation alimentaire, ils parlaient du fait de dire ou non la vérité.
- O zaman sen düğüne git ben de maça gideyim.
- Donc tu vas au mariage, et je vais à mon match.
O zaman, sanırım kelebeği alacağız.
Bon, ben Je - On va prendre le papillon.
- Ne için geldin o zaman?
Ben quoi alors?
- Ben de verdim o zaman.
- Bien, moi aussi.
Ama ölüm büyücüsünü ben senden önce öldürürsem, o zaman Noel'de ya da Şükran Gününde Rachel halamlara gitmeyeceksin.
Mais si je tue le nécromancien avant toi, alors tu n'iras pas à Noel ou Thanksgiving chez tante Rachel.
Tamam o zaman. Alo. Ben Henry Parish.
Bonjour, c'est Henry Parish.
Az zaman önce ben de o sözünü ettiğin atalardan birisiydim.
Il n'y a pas si longtemps, je faisais partie d'eux.
Söylediğim gibi bana yardım etmek için bir sebebin yok ama Klaus uzun zaman önce ölümü yenip tekrar dünyaya döndüğünü söylemişti. Eğer sen ya da ben amcama yardım edemezsek, o da edemez.
Comme je l'ai dit, je sais que tu n'as aucune raison de m'aider, mais Klaus m'a dit qu'il y a longtemps, on t'avait volé ta vie, si ni toi ou moi ne pouvons l'aider, la sienne aussi sera volée.
Ben hiçbir Kurt olduğunu ona zaman Ve o çıldırdı. Sen kocası gibi kötü.
Vous êtes aussi mauvais que son mari.
O zaman bu kayıt gösterisi saçmalığını bırakın çünkü hedefinizde Chin Ho, var... ve söylediğim herhangi bir şeyi sizin gündeminize uygun şekilde....... saptıracaksınız, bu yüzden neden vaktimi harcadığımı ben bile bilmiyorum.
Laissez votre enregistrement montrer que ce sont des conneries, parce que vous avez Chin Ho dans le viseur, et vous allez déformer tout ce que j'ai dit pour l'adapter à vous alors je ne sais même pas pourquoi je perds mon temps.
... "eğer ağabeyim hakkında bir daha böyle konuşursan, seni doğrarım" dedim. Sonra "Florida'da kalmalıydım" dedi ve ben de "defol git o zaman Florida'ya" dedim.
Tu causes encore comme ça d'mon frère et j'te plante. "Et puis l'dit, t'sais, qu'il aurait dû rester en Floride, et j'y dit" Eh bin, vire ton cul
O zaman, bu durumda, özür dilemene gerek yok.
Bon ben, dans ce cas, pas besoin d'excuses.
O zaman ben ölüyorum.
Alors je suis train de mourir. Plutôt oui.
Ben - - Dene o zaman.
- Essayez de vous souvenir.
Yapmasaydın o zaman.
Ouais ben fallait y penser.
Ben de çıkıyorum o zaman.
Donc moi aussi.
Ben gidip seni bir araştırayım o zaman.
Donc pourquoi je n'irais pas vérifier ton histoire, hein?
- Ben de o zaman babamla yaşarım.
- Je vais vivre avec papa, alors.
Durma o zaman.
Ben vas-y.
O zaman sen de öyle hissetmesin diye elinden geleni yap.
Ok. Ben, fais de ton mieux pour que ce ne soit pas le cas.
Madem bunları ben yaptım, kanıtla o zaman.
Si vous êtes au courant de toutes ces choses que j'ai fait, alors pourquoi vous le prouvez pas?
Siz büyünüzü yaparken ben arabada bekliyorum o zaman?
J'attendrais dans la voiture pendant que vous faites votre voudou, hein?
- O zaman neden "ben" demedin?
Alors pourquoi ne pas dire : "j'ai pleuré"?
- Evet. O zaman buna varım, inan bana.
Ben je suis pour, crois moi.
- Havlu kullan ulan o zaman. - Tuttum ben.
Ok, utilise une putain de serviette!
İşte o zaman dünyadaki en şanslı kız ben oluyorum.
Ces soirs-là, je me trouve la plus chanceuse des filles du monde entier.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]