English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / Ona bir bak

Ona bir bak translate French

1,125 parallel translation
En azından ona bir bak.
Regarde-la, au moins!
Ona bir bak.
Regarde-le.
Ona bir bak. Yarına kadar bekleyecekmiş gibi görünüyor mu?
Il a l'air d'un homme qui attendra demain matin?
Ona bir bakın!
Regardez-la de près.
- Gel, ona bir bak.
- Viens le voir.
Ah, seni nasıl seviyorum! Ona bir bakın.
Quand tu seras là-bas, que tu leur auras cassé le dos, brisé les bras comme de petites brindilles et qu'ils ne pourront plus bouger, j'entrerai en scène.
Ona bir bakın Kaptan.
Regardez-le, capitaine.
Ona bir bak.
Regarde-la.
# Ona bir bak
Tu l'attends Depuis toujours
- Ona bir bak.
- Regarde-le.
Bu adam çılgın. Ona bir bakın!
C'est un fou, regardez-le!
Ona bir bak.
Regardez-la.
Ona bir bak.
Regarde-le, bon sang.
Ona bir bak, ha?
Regarde-le!
Ona bir bak.
Regarde-le. Je peux pas.
Gel haydi, ona bir bak.
Allez. Regarde-le.
Evet, ölü. Bunu söyleyebilirim. Ona bir bak.
Tu vois bien.
İnsanlar sana bakınca bir makina görüyorlar, ona göre davranıyorlar. Ama bu bende tuhaf bir duygu yaratıyor. İyi değil.
Si les gens te regardent, ils voient une machine... et ils te traitent comme une machine. ça crée un sentiment, une émotion étrange.
Ona dedim ki, "Bak bana bir iyilik yap da kafanı bir kovanın içine sok?"
- Oui. Je lui ai dit : "Mettez votre tête dans le seau."
Bak, duygusal bir şiir oku ona...
Prenez un poète romantique...
Zavallı adama bak. - Yanında ona bakacak bir akrabası bile yok.
Regardez ce pauvre homme, il n'a même pas eu la visite d'un parent.
Ona bir daire alıp bakıcı tutacağız.
Nous lui achèterions une maison et quelqu'un pour s'occuper de lui.
Bir şeyi bildiğinizi sandığınız zaman ona başka bir açıdan bakın.
Ces choses que vous connaissez, regardez-les autrement.
Bak... O eski bir dostumdur. Şehre geldiğimi bilmiyor, ona sürpriz yapmak istiyorum.
Mais... c'est une vieille amie, qui ignore que je suis en ville... je veux lui faire une surprise.
Halen bir atboku.Halen paslı bir hurda, Ve bizde ona bakıyoruz...
Foutaise. Actuellement il est rouillé et nous le regardons.
Halime bir bak. Bu iş için ona söz verdim.
- Je lui ai promis.
Bakıcı ona günde yalnızca bir adet şekerleme verecekti.
Il devait lui donner un bonbon par jour.
Gözlerinin içine bakıp, ona nasıl bir..... cimri, yalancı, bir işe yaramaz, kokuşmuş, düzenbaz..... aşağılık, sinsi, bok yiyen, piç kurusu, şişko..... cahil, kan emici, köpek öpücü, beyinsiz, ödlek, umutsuz, kalpsiz... .. kıçı büyük, patlak gözlü, çarpık bacaklı, yamuk dudaklı..... solucan beyinli bir bok torbası olduğunu söylemek istiyorum!
Je le regarderai droit dans les yeux et lui dirai... quel sale minable, menteur, bidon, pourri... coprophage, taré congénital, gros plein-de-soupe... ignare, rapace, bâtard, imbécile, couille-molle, loquedu... sans coeur, gros cul, avare, coincé, vieux babouin... à tête pleine de vermine, sac de merde de singe il est!
Yani, sonunda adam onu çıkarıp ben ona bakıp dokanabildiğimde... Ona bağlı bir adam olduğunu unuttum.
Quand il l'a sorti et que j'ai pu l'observer et le toucher, j'ai complètement oublié le type.
Berbat bir ağabeyim. Ona bakın.
J'ai échoué en tant que grand frère.
Hayır, bir phrenolojist kafanın şekline bakıp ona göre seni inceler.
Non, il sent et interprête les bosses de la tête, les contours du crâne.
Sadece bir bakın ona.
Regardez-le.
Hemşireye bakılırsa, çocuk annesine kaçan bir Mercedes'in ona çarptığını söylemiş.
La mère aurait dit que le gosse s'est fait faucher. Le type s'est pas arrêté.
Duvardan bir nokta seç ve ona doğru bak.
Fixez un point sur le mur!
Ona bak, Vahşi bir şef gibi giyinmiş,
Regarde-le. Habillé comme un sauvage.
Ona bir bakış fırlattım.
Moi, j'arrκte pas de la mater.
- Bak ona. Bir ibne.
- Une vraie tapette.
Sanırım ona artık bir bakıma takas gibi bakıyorum.
Je voyais ça de façon réciproque.
Ama o, peri dansına gitmek yerine evde kalıp mağara kaçkınlarına benzeyen sümük canavarlarına bakıcılık yapmak zorundaydı ve içlerinden ona su sıkacak olanı çok acılı bir ölüm bekliyordu.
Mais au lieu d'aller au bal magique, elle dut garder une bande de petits monstres... Si l'un d'entre eux s'avise de m'arroser avec son pistolet à eau, il mourra d'une mort atroce.
O yüzden de, ona uzunca, güzelce bir bak La Forge. Onun kim olduğunu gör, kim olmasını istediğini değil.
Si j'étais vous, je prendrais le temps de bien la regarder afin de la voir telle qu'elle est, et non telle que vous l'avez rêvée.
O zaman ona yaptığıma bir bak.
Regarde ce qu'est devenu Timicin.
Sanki dünyanın tüm güzelliği bir kadında vücut bulmuştu ve ona bakıyordum.
J'étais Adam, la saveur de la pomme encore dans la bouche Contemplant toute la beauté du monde incarnée dans un corps féminin
Koyu bir takım elbise giyiyordu ve yüzünde o kadar olgun, o kadar derin bir acı vardı ki ona zor bakıyordum.
Je vis sur son visage une sagesse. et une douleur si profondes que je pouvais à peine le regarder.
Bir sandalyeye bakıyorsunuz, çünkü ben ona oturuyorum.
Ce fauteuil que vous voyez... je suis assis dessus.
Yakından bakın ona Derinlerde tatlı bir adam olmalı
Regardez de plus près, un homme gentil se cache peut-être derrière ce visage
O sırada seninle konuşmaya çalışan bir fahişe olabilir. Ona, onun da burnunu dağıtacakmışsın gibi bir bakış fırlat.
La salope qui te dit des conneries, tu lui fais voir que ça va être son tour.
Şimdi olaya bak sen. Bana dedi ki, ona yeni bir kedi almalıymışım.
Elle me répond que je dois lui acheter un nouveau chat.
Sen ona bir babanın gözleriyle bakıyorsun.
Tu la vois à travers tes yeux de père.
- Şimdi ona bi bak.. O bir kaç hafta öncesine kadar iyiydi..
Il allait bien il y a encore quelques semaines.
bak, onunla konuşmak zorundayım ben ona Seema ile ilgili bir şey söylemek istiyorum.
J'ai obtenu le numéro avec beaucoup de difficulté. Je veux lui dire quelque chose au sujet de Seema. - Au sujet de Seema?
Ona bir bak.
Regarde-le donc.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]