English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / Ona da

Ona da translate French

10,532 parallel translation
Ona da bir düşman gibi davranacağız.
On la traitera comme tel.
Doğru ya. Sizin ona da davet etmediler.
Vous n'y êtes pas invités.
O zaman ona da bunları anlat.
Alors dans ce cas, explique-Ie-Iui.
- Sonra... ona da bir ziyarette bulunacağım.
Et puis... -... Je lui rendrai une petite visite.
Onu zaten kovacaklardı ve o da bunu biliyor. Ve eğer ona daha fazlasını vermek istersen benimkinden verebilirsin.
Si tu veux le payer plus, tu peux lui donner mon salaire.
Ben içerde çürürkende aynısını Ona da söylediniz mi?
Est-ce que vous vous êtes gênés de lui dire ça quand je me décomposais?
Ve bu genç adam ne içiyorsa ona da ondan ver.
Et tout ce que le jeune homme est de boire, l'un pour vous-même.
Cübbenin fotoğrafını ona da gönderdim.
Lui a envoyé une photo de la soutane, aussi.
Ama bana oldu ve sana da oldu ve kaçınılmaz olarak, ona da olacak.
Mais c'est arrivé à moi, et c'est arrivé à toi et ça va lui arriver.
Ona jorts deniyor ve bana da yakıştı.
Ca s'appelle jorts, et ils me vont parfaitement.
Ya da Arnavutlar ve polisler çekilene kadar ona saklanma yeri bile sağlayabilir.
Et même... offrir une planque à De Merville jusqu'à ce que les Albanais et la police arrêtent leur chasse à l'homme.
İstersen ona da bir tane alabiliriz.
On peut lui en prendre un.
Ve en çok da ona, onu ne kadar çok sevdiğini ve ondan beni terk etmesini istediğin kısmı seviyorum.
Et surtout la partie où tu lui disais à quel point tu l'aimais et que tu voulais qu'il me quitte.
Ona elmaslar da gönderin.
Et envoyez lui quelques bijoux.
Chattanooga'da Aldatılmış kariyerimi mahvetmeden ona sataşmanın ve ondan intikam almanın iyi bir yoluydu.
Trompée a Chattanooga me semblait être une bonne idée pour l'embrouiller et tout ca, sans ruiner ma carrière
Çevresindeki her şeyin ona Bonnie'yi hatırlattığı kesin. Elena da her zaman onu vampir meselelerinden uzak tutmak istiyordu.
Je suis sûre que tout autour de lui lui rappelle Bonnie, et Elena a toujours voulu le protéger des drames vampiriques.
Sen... sen ona açıklarsın, o da anlar, değil mi?
Tu... Tu lui as expliqué pour qu'elle comprenne?
"Biri medyumlardan ya da büyücülerden medet umarsa onların peşine düşerse ona öfkeyle bakacak... -... ve kendi halkının arasından alacağım."
"Si quelqu'un s'adresse aux morts et aux esprits, pour se prostituer à eux, je ferai face à cette personne, et je le retrancherai au milieu de son peuple"
Yani önce ona uyacaksın sonra da darbeyi indireceksin.
Donc, vous avez juste à jouer le jeu, et ensuite, vous tournez la situation contre lui.
Ona yol gösterici ruhun ya da koruyucu meleğin de.
Appelez la votre guide spirituel ou votre ange gardien.
Evet her şey babamla başladı eski fabrikada çalışıyordu, ustabaşıydı ve işçileri izlemesi gerekiyordu ama kötü bir adam için çalışıyordu babama kötü şeyler yaptırdı ve sonrasında ört bas etmek için ona daha da kötü şeyler yaptırdı...
- Oh oui Tout a commencé avec mon père Il travaillait dans la vieille usine
- Hayır, kendileri yaptılar ne yaptıklarını bildiklerini sanmıyorum hepsi ahırda zincirliydi dördüncü kez öldürülmeyi bekliyorlardı onları konuşurken duydum merak ediyordum, bu yüzden ahır duvarının arkasından süzülüp onları takip ettim, bacak desteği olan beyaz bir adam perişan olmuştu ve acısını hafifletmek için çabalıyordu zenci arkadaşı ona sadece gitmeyi iste dedi tekrarlayıp duruyordu "sorun yok, sadece gitmeyi iste." ve ben bunun kesinlikle gerekli olduğunu biliyordum bu onun zihninde ifadesizleşir, hiçbir şeyi düşünmez ya da hiç kimseyi ve sadece o zaman adamlar kayboldular.
Ils se le faisaient eux même. Je ne pense même pas qu'ils savaient ce qu'ils faisaient. Ils étaient tous enchaînés contre la grange, attendant d'être tués pour la quatrième fois.
Ona kötü biri olduğunu söylemiştim. O da bana, tahmin bile edemeyeceğimi. Ben de anlatmasını istedim.
Je lui ai dit qu'il était vilain, il a dit que je ne savais pas à quel point... je lui ai demandé de me raconter.
Ona güveniyorum da ondan.
Je lui fait confiance.
Eğer ona zarar verirsen bana da zarar verirsin.
Lui faire mal, c'est me faire mal.
Ya ona diğer öğrencileri hakkında da bilgi verdiyse?
Et si il lui avait donné des infos sur ses autres étudiants aussi?
Evet, Ryan ona Theo'nun telefonuna bakmasını istedi, o da benim bakmamı istedi.
Quoi?
Elijah da ona takilip antrenman yapmaya basladi.
"sa communauté de vampires. " Elijah a commencé à s'entraîner avec lui.
Ona "Majesteleri" diye hitap edeceksiniz. Diger soylulara da "Lordum" diyeceksiniz. Kontla konusurken avlanmaktan bahsedin.
Appelez-le "votre grâce", appelez un noble "monseigneur", et quand vous parlez au comte, parlez-lui de la chasse.
O üç kimyasalı Leonard olmadan da alabileceğini biliyordu. Onu burada istemesinin tek sebebi, ona aşık olması.
Elle sait que tu aurais pu avoir les produits chimiques sans Léonard, elle le voulait ici parce qu'elle l'aime.
Hatırlıyorum da tüberkülozu tedavi olur umuduyla Barbados'a gittiğimizde ona göz kulak olmuştum.
Je me souviens que c'était moi qui prenait soin de lui quand il est allé aux Barbades où il espérait soigner sa tuberculose.
Geçen Cumartesinden bu yana, müşterileri ya da kampta bulunanlar ona ulaşamıyor.
Ses clients ne peuvent plus le joindre ou quiconque dans le camp depuis samedi dernier.
Ona ayıplı mesajlar da göndermedim.
J'envoie pas des "sextos"
O da ona yapacaklarından korkuyor olabilir.
Et elle a peut-être peur de ce que tu pourrais lui faire.
Ben ona sarktım, ama o da bana sarktı.
J'ai joué le jeu, je l'ai draguer, mais elle a joué le jeu aussi.
Bir fikri savunduğumuzda onu ya ona olan inancımızdan ya da özel bir menfaatimizden dolayı savunuruz.
Quand on défend une idée, c'est soit par conviction, soit par intérêt.
Burada yaptığımız şeyi... -... suçlu hissettiğin ya da ona acıdığın için mahvetme.
Ne nous mets pas en danger par culpabilité ou par pitié pour quelqu'un.
Ya birisi onu cinayet için kullanıp sonra da bunu örtbas etmek için ona yardım ettiyse?
Et si quelqu'un s'est servi d'elle pour tuer puis pour aider à couvrir le crime?
- Kızın yetenekli ve bence Empire'da Ona yer var. - Teşekkürler.
- Merci beaucoup.
Belki bir şey bulur, ya da bir hatırayı canlandırır, ve belki de bunları ona karşı kullanabiliriz.
Peut-être qu'on trouvera quelque chose, ça pourrait déclencher un souvenir, quelque chose qu'on pourra utiliser contre lui.
Bunun karşılığında da, artık habis güçlerini ona karşı kullanacağına yemin etmiş ; ... ancak, o iblis öyle kolay kolay aşılabilecek biri değildir.
Elle a juré d'utiliser sa magie noire contre lui plutôt, mais le diable n'est pas facile à vaincre.
Tam da bu yüzden ona ilk biz ulaşmalıyız.
C'est pour cela que nous devons la trouver en premier.
Kolundaysa yemek kalmış ki bu da senin Hint mutfağına isteksizliğini gösteriyor. Restorant seçme işini ona bırakmış gibi.
Et vous avez du Palak Paneer sur votre manche, ce qui, au vu de votre aversion pour la cuisine Indienne, indique vous l'avez laissé choisir le restaurant.
Sonu ayrılık olsa da ona bunları söylemek zorundaydım bu benim için son derece anlamlıydı ve onu özleyeceğim.
J'ai pu lui dire que même si c'était fini, ça avait été très important pour moi, et qu'il allait me manquer.
Evet onu yapmalısın. Ya da ona ne olduğunu söyleyebilirsin.
Tu devrais faire ça ou tu pourrais lui dire ce qu'il s'est passé.
Ona kocaman bir sarılırdı ve o da aptal gibi kendini iyi hissederdi.
Et il lui ferait un gros câlin et elle se sentirait mieux comme une idiote.
Ona de ki ben Liam Neeson'ım o da benim ateşli, aptal kızım.
Dis lui que je suis Liam Neeson et qu'il est ma fille sexy et débile.
Doğru da, sonunda ona yalancı diyerek suratına içecek dökmüştüm.
Oui, et ça c'est terminé par moi le traitant de gros menteur en lui jetant mon verre dessus.
Bırakın da ona ben karar vereyim.
Ce sera à moi d'en juger.
Muhasebede çalıştığı yazıyor burada ki bu da ona, Whitehaven'dan yardım alan her kadının adına erişim imkânı sağlıyor.
Il est dit ici qu'elle travaille à la comptabilité, ce qui lui donnait accès aux noms de toutes les femmes qui étaient aidées par Whitehaven.
Babası, piçin tekiydi ona kötü davrandı da davrandı sürekli ona karıştı, yok saydı onu.
Son père, un connard, le poussant, le poussant, le harcelant, le réduisant
darling 44
david 2467
davıd 24
daddy 17
danny 1357
daniel 570
dana 196
dash 20
dante 84
data 848
daphne 369
dale 159
daisy 193
daria 27
dave 763
dane 24
dani 91
danke 21
daniela 44
dallas 215

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]