Sen olamazsın translate French
622 parallel translation
Hayır, sen olamazsın.
Vous ne seriez pas...?
Sen olamazsın, onun çamaşırları temiz.
lmpossible! Son linge est propre.
- Bu sen olamazsın!
- C'est bien vous?
- Sen olamazsın, Linus?
Pas toi, Linus?
Sen olamazsın.
Pas vous? Vous n'êtes pas l'élu.
Bir saniye, sen olamazsın...
Une minute, Sidney,...
Sen olamazsın.
Ça ne peut pas être vous.
Sen olamazsın.
Ça ne peut pas être toi.
- Sen olamazsın.
- Ce ne peut pas être toi.
Hiç bir şey. Ama babandan sen sorumlu olamazsın değil mi?
S'il y a quelque chose, dis-le-moi.
Çünkü verirsem ve sen de fırtınada şapkayla dışarı çıkarsan üşütüp zatürre olamazsın. O zaman ben de hastaneye çiçek getiremem veya cenazende şık bir siyah elbise giyemem.
Vous n'attraperiez pas froid sous la tempête, et je ne pourrais ainsi vous porter de fleurs à l'hôpital, ni vêtir une belle robe noire pour vos funérailles.
Bilmiyorum. Ciddi olamazsın. Biliyordun ama sen yine de- -
Vous êtes de ce quartier réservé, vous devez donc en connaître les usages, et savoir si un commis de magasin peut ou non offrir un kimono valant plus de 50 yens, ne croyez-vous pas?
- Sen Rocky Sullivan olamazsın!
Vous êtes...
Sen iyi bir uşak olabilirsin ama kesinlikle psikolog olamazsın.
Et alors? Vous êtes bon majordome, mais pas psychologue.
Evet, sen... Sen çok fazla dikkatli olamazsın.
- Oui, on ne peut pas être trop prudent.
Sen... Ciddi olamazsın.
Vous devez blaguer.
Taylor'u görmeme mani olamazsın. Ne sen, ne de Paul.
Ni toi ni Paul ne m'empêcherez de voir Taylor.
Sen onun tırnağı bile olamazsın, zavallı şey.
On vit pas dans le même monde, vieux.
Olamazsın. Sen babası bakkalda çalışan ve annesi çamaşır yıkayan rüküş birinden başkası olamazsın.
Tu n'es qu'une péquenaude, une fille d'épicier et de femme de ménage.
Sen ciddi olamazsın?
Très bien. - Vous n'êtes pas sérieux?
- Sen de gitmiş olamazsın?
- Bien sûr, et j'ai trouvé.
- Sen bile bu kadar aptal olamazsın.
- Tu n'es pas assez bête pour ça. - Eh bien...
O adamda beyefendilikten kırıntılar dahi olup olmadığını anlayacak şekilde yetiştirildin sen. Bunu unutmuş olamazsın!
Tu n'as pas oublié l'éducation qu'on nous a donnée au point de croire qu'en Iui sommeille un gentleman!
# Ölüm, yaşamın kudretini kollasın diyedir, planlar... #... tam mutlu olamazsın, sen bu dünyadan göçüp gitmedikçe.
Ainsi la mort regarde ce que t'a donné la vie et ne trouvera satisfaction qu'une fois que tu auras quitté la terre
Asla olamazsın. Bütün zekayı sen almışsın ve benim zekam bende ne varsa o.
Vous avez l'intelligence et moi, tout ce que j'ai c'est ce que j'ai.
Bunca yıldan sonra bunu sen yapmış olamazsın.
Pas toi! Pas après notre longue amitié!
Sen benim yamağım olamazsın.
Tu ne peux devenir mon disciple.
Kusura bakma ama Albert, sen bu adama rakip olamazsın.
Ne m'en veux pas, Albert, mais il est mieux que toi.
Sen Slim olamazsın!
Pas toi, Slim.
- Sen Sir Wilfrid olamazsın, değil mi?
- Vous seriez pas sir Wilfrid?
Ve sen bu sümüklü, küçük adam için bir koruma olamazsın...
Tu es incapable de protéger cette espèce de lâche...
Annemiz olamazsın, sen bizim arkadaşımızsın.
Tu peux pas, t'es notre amie.
Sen serseri olamazsın, sen benim kardeşimsin.
Comment ça, un minable? Comment peux-tu être un minable? Tu es mon frère!
Travis... Sen, asla ben olamazsın, ben de sen olamam.
Vous êtes comme vous êtes... et je suis comme je suis.
- Sen asla berbat olamazsın.
Affreuse?
Sen ona yardımcı olamazsın. O klişe vaazlarınla.
Vous ne l'aiderez pas avec vos conférences de catéchisme.
Eğer gidersem sen benim gittiğimden emin olamazsın.
Quand je vous quitte, vous ne pouvez être sûr que je suis vraiment parti.
Sen götürürsen Binbaşı memnun olurdu ama ayni anda Barbados'ta hayatta olup, New York'ta ölü olamazsın.
Le commandant veut que vous la portiez vous-même, mais vous ne pouvez pas être vivant à la Barbade et mort à New York.
Sen Charlie olamazsın.
Tu... ne peux pas être Charlie.
Sen hiçbir şeyle birarada olamazsın.
On peut pas être ensemble avec rien.
Sen asla bir kurt olamazsın.
T'as vraiment rien d'un loup.
Öyle demek istemedim. Ama sen de bu kadar yanlış düşünüyor olamazsın.
C'est pas ce que je voulais dire, et tu veux pas non plus dire ce que tu as dit.
Bak, üzgünüm, ama sormuştun, evet ülkemi seviyorum, ama sen CIA olamazsın.
Je suis désolée, mais j'aime mon pays et vous n'êtes pas de la CIA.
Sen bir Yerli katili olamazsın, baban gibi... -... batının o büyük katili.
Tu ne peux même pas être un tueur d'Indiens comme ton père...
Sen bir insan olamazsın.
Tu n'es même pas humaine.
Sen yapmış olamazsın.
Non, ce n'est pas toi.
- Kesinlikle! Sen elinden geleni yaptın. Tekrar bize kefil olamazsın.
Tu en as assez fait, on ne peut pas te demander ça.
Sen Sada'ya aitsin, başkasına olamazsın!
Je te veux pour moi seule.
Şarkıcı mısın sen? Ciddi olamazsın.
Vous chantez?
İmkansız. İmkansız. Sen benim çocuğum olamazsın.
Il est totalement impossible qu'on ait le même sang qui coule dans les veines.
Sen bir sahtekârsın, hatta bir muhbir bile olamazsın!
Vous êtes un escroc cependant vous êtes trop bon pour être un dénonciateur?
olamazsın 35
sen öyle san 131
sen osun 16
sen oku 28
sen öyle diyorsan 53
sen olmasaydın 39
sen öldürdün 24
sen orada kal 30
sen o 37
sen otur 63
sen öyle san 131
sen osun 16
sen oku 28
sen öyle diyorsan 53
sen olmasaydın 39
sen öldürdün 24
sen orada kal 30
sen o 37
sen otur 63