Siz ne yaptınız translate French
543 parallel translation
Tutuklamalar konusunda dikkatli olun demiştim, peki siz ne yaptınız?
J'ai demandé de la prudence, et qu'avez-vous fait?
Ya siz, siz ne yaptınız?
Et vous, qu'avez-vous fait?
Ve siz ne yaptınız?
Qu'avez-vous fait?
- Siz ne yaptınız?
- Qu'avez-vous fait?
Teğmen Manion bardan çıktığında siz ne yaptınız?
Quand le Lt Manion est sorti de la salle, qu'avez-vous fait?
Bu durumda siz ne yaptınız?
Qu'avez-vous fait?
- Siz ne yaptınız?
Et vous?
Ama siz ne yaptınız?
Qu'en avez-vous fait?
Siz ne yaptınız? Gözüne gözüne girdiniz.
Vous avez tout fait capoter!
Yüzbaşı Hunt ve Teğmen Morant'dan önce Fort Edward'ın komutası sizdeyken Boer esirlerine siz ne yaptınız?
Quand vous étiez commandant à Fort Edward, avant que feu le capitaine Hunt et le Lt Morant vous remplacent, que faisiez-vous des prisonniers boers?
Siz ne yaptınız?
Qu'est-ce que vous foutiez?
Ya siz yaşlılar ne yaptığınızı neden görmüyorsunuz?
Wahhh... les aînés devraient être plus prudents!
Bu komşuluk mu oluyor? Peki siz bana nasıl bir komşuluk yaptınız? Karım yoksa bir gelinim var.
Vous êtes un obstacle sur mon chemin... et personne ne reste sur mon chemin, ou alors... on y reste à mes conditions!
- Siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz? - Ne yaptığımızın farkındayız.
- Vous ne savez plus ce que vous faites.
Siz erkekler, tek yaptığınız konuşmak... sonra da zamanı geldiğinde Kent'in dediklerini yaparsınız!
Bla-bla-bla! Vous, les hommes, vous ne faites que parler... et au moment venu, vous faites tout ce que veut Kent.
Siz ve Bay Parker bizim için çok şey yaptınız. Bunu asla unutmayacağız.
M. Parker et vous avez tant fait pour nous, nous ne l'oublierons pas.
Ne yaptınız siz, Bay Karube?
Qu'avez vous fait, M. Karube?
- Siz bütün gün ne yaptınız?
Où étiez-vous donc?
Siz her nasılsa, söyleyemek istediğinizi söylediniz, küçük bir parça olsa da yapmak istediğinizini yaptınız, öngörünüzü açıkladınız, bu sayede dosyanız hakkında söylemek istediklerinizi söylediniz, ve görünüşe göre olanlar o kadar da kötü değil ha?
Cependant, maintenant que vous vous êtes exprimé, maintenant que vous avez fait votre... votre petit numéro, maintenant que vous avez proclamé vos prédictions, nous direz-vous que vous avez noirci la situation, et qu'après réflexion, les choses ne vont pas si mal que ça?
Ama siz barones, ne yaptığınızı zannettim biliyor musunuz?
Mais vous, baronne, vous savez ce que vous avez fait?
Siz ne yaptığınızı- -?
Non, mais pour qui vous...
- Ne yaptığını bilmiyorum, ama ben sizinle gelmiyorum. Çatlaksınız siz. Ben yüzemem!
Je sais pas nager!
Belki de o kadar çizmeyle ne yaptığınızı siz söylersiniz.
Vous pouvez peut-être me dire ce que vous faites des bottes.
Pekâlâ, siz ikiniz şimdiye kadar ne yaptınız?
Que racontez-vous, vous deux?
Ne yaptınız siz?
Qu'avez-vous fait?
Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?
Qu'est-ce que vous fabriquez?
Ne yaptığımı açıklayabilecek sadece siz varsınız.
Vous êtes le seul à pouvoir expliquer ce que je faisais.
Ona ne oldu? Arabanızla siz yaptınız.
- Que lui est-il arrivé?
Siz bu odaya ne yaptınız?
Qu'est-ce que tu as fait de cette pièce?
Siz ne yaptınız?
Et toi, mon gars?
Ne yaptınız siz?
- Qu'est-ce vous avez fait?
Özetle, kocanız bir yıl önce Atina büromuzda, sizin hak sahibi olduğunuz bir hayat sigortası yaptırmış ve siz bundan haberiniz olmadığını belirttiniz.
Récapitulons. Il y a un an, votre mari a contracté avec notre compagnie une assurance vie en votre faveur. Et vous m'avez dit ne pas être au courant.
Xiang Efendi, siz ne yaptığınızı biliyorsunuz
Vu vos activités...
Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?
Vous vous croyez où, là?
Terry Lennox arkadaşımdı. Siz becerilmişler. Her zaman ne yaptığınızı biliyordunuz.
Terry Lennox était mon ami, bande d'enfoirés.
Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?
Qu'est-ce que vous venez foutre ici?
- Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?
Que diable est-ce que vous fabriquez?
Hayır, siz ne yaptığınızı bilmiyorsunuz.
Non, vous ne savez pas.
Siz Amerikalılar'ın yapmayı planladığı delice. Ancak sanırım Londra'daki adamlarınız ne yaptıklarını biliyor.
Votre plan est une pure folie, mais à Londres, vos hommes doivent savoir ce qu'ils font.
Ne yaptığınızın farkında mısınız siz Allah aşkına?
Vous savez ce que vous avez fait?
Çekilin, siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?
Laissez tomber, qu'est-ce que vous ferez après?
Ne yaptınız bu çocuğa siz böyle?
- Qu'avez-vous fait de ce garçon?
Ne yaptığınızın farkında değilsiniz siz.
Vous ignorez ce que vous avez fait.
Siz ikiniz durun. Ne yaptığınızı bilmiyorum ama kontrolü ben alıyorum. Yana çekil!
Je ne sais pas ce que vous mijotez, mais ça suffit comme ça.
Siz onları ne yaptınız?
Que faisiez-vous des prisonniers?
Pekala. Burada ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz böyle?
c'est fini, ce cirque?
Ne? Hayır. Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?
Où c'est que vous m'emmenez?
- Cliff'e ne yaptınız siz? - Neden?
- Qu'avez-vous fait à Cliff?
Siz onun için ne yaptınız?
D'abord, qu'avez-vous fait pour elle?
Siz ne yaptığınızı düşünün bana da size ne yapacağımı düşünmek için zaman verin.
Vous reflechirez â ce que vous avez fait et moi, â ce que je vais faire.
Siz ikiniz bütün gün ne yaptınız?
Qu'est-ce que vous avez fabriqué aujourd'hui?