Sizin translate French
71,946 parallel translation
- Ama bil diye söylüyorum bu sizin birlikte olmanızı daha da fazla istememe neden oldu.
Mais pour information, ça me fait vouloir encore plus que tu finisses avec elle.
- Ama bil diye söylüyorum bu sizin birlikte olmanızı daha da fazla istememe neden oldu.
Pour information, c'est ce qui me fait vouloir encore plus que tu sois avec elle.
O akşamki hırsızın sizin olduğunuza eminiz.
Vous étiez le voleur, ce soir-là.
O sizin elemanı serbest bırakır, biz de evimize gideriz.
Il libère votre homme, on rentrera tous chez nous.
Çünkü kızım sizin sınıfınızda ve onu sevdiğimi biliyorsunuz.
Vous profitez de moi sous prétexte que ma fille est dans votre classe, et que vous savez que... je l'aime.
Sizin üzerinize çok geliyorum, çünkü yapabileceğinizi biliyorum.
Je suis dure avec vous uniquement parce que je vous sais capable de mieux.
Emme'yi sizin sınıfınıza aldırabilmek için yıllarca kıçınızı öptüğünü söyledi.
Elle m'a dit que pour avoir Emme dans cette classe, depuis des années, elle vous lèche les bottes.
Sizin için köpek gibi çalışıyordu.
Il a trimé comme un chien pour vous.
O yüzden sizin dahil olmanızı istemiyorum.
Mais c'est risqué... et c'est pas vraiment légal, je ne veux impliquer aucun de vous.
Sizin önlük giymeniz de dikkatimizi çekti.
Et comme vous portez une blouse, ça nous a rendu extrêmement vigilants.
Sizin için sipariş edebilirim, ama yedi ya da on gün sürer gelmesi.
Je pourrais vous la commander, mais ça prendrait sept à dix jours.
Ben de sizin...
J'ignorais que vous aviez...
Evet. Sizin rahatınız... yerinde mi diye bakıyordum.
Oui, je regardais comment... vous vous étiez installée.
Sizin gibi iyi insanların incinmesini istemeyiz.
Nous ne voulons pas que quelqu'un soit blessé.
Biz buraya bankanın parası için gelmiştik, sizin ve aileniz parasına...
Nous sommes là juste là pour le fric, donc pour votre argent et l'argent de votre famille...
Biz soygun yaparken sizin ne işiniz vardı orada?
Que faisiez-vous là-bas?
Polisler bizim peşimizden gelmek yerine sizin peşinizden gittiği için kaçmayı başardık.
On s'en est sorti parce les flics en étaient après vous.
Sizin veya sevdiğiniz birinin incindiğini görmek istemiyorum.
Je ne veux pas que toi ou les personnes que tu aimes soient bléssés.
Siz Ragnar'ın oğullarısınız. Babanızın büyülenmiş olması sizin suçunuz değil.
Vous êtes les fils de Ragnar, ce n'est pas votre faute s'il a été ensorcelé.
Sizin suçsuz olduğunuzu düşünmeli.
Il doit te penser innocente.
Bay Roe sizin Culper Ring'deki en iyi ajanları olduğunuzu söyledi.
M. Roe ici présent dit que vous êtes les meilleurs espions de son réseau.
Tamam, sizin için sadeleştireyim.
D'accord, je vais rendre ça plus facile.
Bana şimdi yardım ederseniz, ben de ana makinenin anahtarını size teslim ederim, sizin olur.
Vous m'aidez, et je vous rends les clé du vaisseau, il est tout à vous.
- Sizin yaptıklarınızdan ilham altık.
- Inspirés par votre exemple.
Peki Hanım efendi, bu kararı sizin verebileceğinizi sanmıyorum.
Madame, vous n'êtes pas en mesure de prendre cette décision.
İmparator, ailenize sizin verdiğinizden daha çok önem veriyor.
Votre empereur semble plus attaché à sa famille que vous.
Ve bu müsabakaları sizin yanınızdan izlemek için can atıyorum dediğimde tüm Senato adına konuşmuş olacağım.
Je pense parler au nom du sénat tout entier en disant qu'il me tarde d'assister à ces Jeux à vos côtés.
Yemekteki bu adamlar sizin aileniz.
Les hommes qui sont ici, ils sont... de votre famille.
Oppa sizin için çok endişelendi.
Jae-hyeok était très inquiet pour vous.
Derdiniz ne sizin?
C'est ça, votre éthique de travail?
Şef, sizin durumunuz bizden iyi görünüyor.
Vous devez aussi souffrir.
Seyreden görmek istediğini görecektir ki bu da Bay Valles, sizin görmek istediğinizin "homo pornosu" olduğunu gösteriyor.
L'observateur ne verra que ce qu'il désire, donc vous, M. Valles, ce que vous voulez voir, c'est un bon gros porno gay.
Sizin türünüzün bilmediği gizli bir dünya var. Ayaklarınızın altında, gözden uzakta Trollerin büyük bir medeniyeti var!
Il existe un monde secret inconnu des humains, une vaste civilisation de trolls qui se cache sous tes pieds, à l'abri des regards.
Sizin türünüzün hepsi burada mı yaşıyor?
Alors, ceux de ton espèce vivent tous ici?
Sizin ikinizden.
De vous deux.
Bakın, sizin kurallarınıza uymamış olabilirim ama tılsım da beni seçtiğinde uymadı.
Je n'ai pas suivi vos règles, mais l'amulette non plus en me choisissant.
Nomura beni sizin hakkınızda uyardı.
Nomura m'avait mise en garde.
Sizin ihtiyacınız olan şey biraz kimya dersi.
Vous auriez besoin de laisser s'opérer l'alchimie.
Ve bu, sizin dersiniz değil.
Et ce n'est pas votre classe.
Sizin dersleriniz mi? Ortalıktan kaybolup da işinizi geri almayı bekleyemezsiniz.
Vous ne pouvez pas disparaître comme ça et récupérer votre poste.
Bu, burada kalacak. Sizin beceriksiz ellerinizden uzakta.
Ceci reste ici, loin de tes mains empotées.
Sizin liderliğinizi sorgulamaya başlıyorlar.
Ils commencent à s'interroger sur vos qualités de leader.
Ben sizin kralınız değilim.
Je ne suis pas ton roi.
Sizin postaneniz bizim kurye fare Trollerimizden daha verimli.
Ton bureau de poste est plus efficace que nos souris trolls voyageuses.
Niye bu kadar tehlikeli bir hediye sizin elinizde?
Comment se fait-il que vous ayez un cadeau aussi dangereux?
Benim evim sizin eviniz!
Mi casa es su casa.
Sizin sorununuz ne?
Qu'est-ce qui va pas chez vous?
Sizin neyiniz var böyle?
Qu'est-ce qui cloche chez vous?
- Sizin ne...
- Que faites...
Sizin gibi güzel, küçük hanımlar kendilerini yüzlerinden vurdu.
Les jolies demoiselles comme vous n'arrêtaient pas de se faire mal.
Aynı sizin gibiydi.
Cela te ressemblait.
sizinle 59
sizin mi 61
sizinle tanıştığıma memnun oldum 60
sizin olsun 33
sizinleyim 24
sizinki 37
sizin derdiniz ne 30
sizin gibi 99
sizin için 164
sizinle mi 26
sizin mi 61
sizinle tanıştığıma memnun oldum 60
sizin olsun 33
sizinleyim 24
sizinki 37
sizin derdiniz ne 30
sizin gibi 99
sizin için 164
sizinle mi 26