Tabi ya translate French
1,082 parallel translation
Tabi ya...
Bien sûr.
Tabi ya!
Mais bien sûr!
Tabi ya, ben onu hiç denememiştim. Tabii ki de denemedin.
- Je n'ai jamais essayé.
Tabi ya!
Bon d'accord!
Tabi ya, keyif çatıyorum.
Oui, je joue à la balle.
Kont Dracula, tabi ya!
- Bien sûr!
Tabi ya, afedersin.
- Oui, pardon.
Tabi ya!
Bien sûr!
Tabi ya, Bill!
- Bill? Oh, Bill!
Tabi ya, doğru ya.
Oh, c'est vrai.
Tabi ya haklısın.
T'as raison.
Tabi ya ortaklığımız.
On fait une sacrée équipe, hein?
Tabi ya!
- Voilà!
Tabi ya, uzun boylu bir ingiliz Bey siz gittikten hemen sonra geldi ve dedi ki...
Bien sûr! Un grand Anglais est arrivé après que vous soyez partis. Il a dit...
Tabi ya yolu ikiye ayrıldığı yer.
Oui, à la bifurcation, bien sur.
Tabi ya! Medusa!
Medusa, peut-être qu'elle nous aiderait.
Tabi ya hatırlıyorum.
Tiens. "Le Monde des insectes de Steve Allen."
Tabi ya.
Bien sûr.
Tabi ya. Eğer bana aşık olsaydın karını boşar benimle evlenirdin.
Si tu m'aimais, tu quitterais ta femme pour m'épouser.
Pişmiş şeftaliler, tabi ya!
Avec les pêches cuites. Bien sûr.
Tabi ya onu unutmuşum.
C'est ça!
Tabi ya, Cats.
"Cats". Ah, oui.
Tabi ya. Diğerleri yeniydi.
Bien sûr, les autres étaient neuves.
tabi ya.
Bien sûr.
Evet, tabi ya...
Oui.
Ya, tabi. Bizimle kalabilir.
Oui, il peut rester avec nous.
Ben olsam aşağıya inmezdim. Tabi zevklerin değiştiyse bilemem.
Je rentrerais pas dedans à moins que tes gouts aient vraiment changé.
- Tabi, ne demek. Aşağıya gidip bir bakarız şimdi.
- D'accord, on va lui donner un coup de main.
Ne zaman şehir onu içine çekse onu bir daha görüp göremeyeceğimi merak ediyorum. Tabi mucizevi bir şekilde o ya da Sybil benim kapımda belirene kadar.
Et chaque fois que la ville l'engloutit, je me demande si je la reverrai un jour, jusqu'à ce que, par miracle, Sybil réapparaisse sur le pas de ma porte.
Ya tabi, sen onu doğru mezarlığa bırakacaksın.
C'est ça. Direct au cimetière.
Ya tabi.
C'est ça!
Oh, yo o konuda endişelenmiyoruz, Tanrıya şükür. Tabi hala gözetim altında.
C'est un souci en moins, mais Il est encore en sursis.
Dostumuzu Ana Kumanda'ya götürüyorum ve tabi diğer dindar fanatikleri de.
Je conduis notre ami et d'autres fanatiques religieux au Maître Contrôle.
Bir de tepeden aşağıya inerek otobüsü yakalama olayınız var tabi.
Sergent Chan. Vous avez dévalé la colline pour intercepter le bus.
Ya, ya tabi.
C'est ça.
Ya tabi ne demezsin.
Tout à fait raison!
— Ya Carlos, ona ne olacak? — Tabi Carlos da olacak, onu bulduğumuzda.
Carlos aussi, quand on l'aura retrouvé.
Tabi ya hatırlıyorum.
Trevor n'est pas un assassin?
Yemeğe sakla. Tabi ya, nerede benim aklım.
N'y pense même pas.
- Tabi. Roma'ya giden Palermo bağlantılı 604 numaralı uluslararası uçak şuan 43. kapıda.
Le vol 604 pour Rome et Palerme, embarquement porte 43.
Ve Giuliano serbest kalacak. Tabi, Don Masino'ya katılmak şartıyla.
Et Giuliano est libre d'entrer au service de Don Masino
Evet, tabi ki ya. Kaldıralım!
La soulever.
Tabi, ya da Eros gezegeninden bir beyin.
Pourquoi pas le cerveau de la planète Arous!
Tabi ki doğuştan deli ya da tedavi edilemez bir salak değilseniz.
Sauf si on est né idiot ou débile profond.
Ya tabi.
Biensur.
- Ya, tabi!
- Oui, c'est vrai.
Ya tabi!
Sûrement!
Ya tabi. Olan biten bu.
Oui, sûrement.
- Ya tabi. Ne demezsin?
- Tu crois ça?
Tabi, Mak 3 hızını geçemeyip kurtulursa bir 30 ya da 40 yıl onun yanında olurlar.
Bien sûr, si tu dépasses Mach 3 et que tu vis... ils pourraient l'avoir pour encore 30 à 40 ans. - Je ne sais pas piloter!
Ya, tabi. Sorumlusu ben olacağım.
Comme ça, c'est moi qui emprunte.