Uzaklaştırma translate French
874 parallel translation
Beni kendinden uzaklaştırma da!
Ne me chasse pas!
Lütfen beni uzaklaştırma.
Ne me renvoyez pas. Je vous en prie, ne me renvoyez pas.
Lütfen beni buradan uzaklaştırma.
Ne me demande pas de partir d'ici.
30 gün uzaklaştırma.
30 jours de suspension.
Ne olacak, küplere bindi! Noel'e kadar uzaklaştırma aldım.
Je voulais pas aller chez le directeur, il m'aurait foutu une talée.
Şirket kurallarına göre üç gün uzaklaştırma aldın.
Selon nos règles, tu es exclue trois jours.
Müzik öğretmenine mektup yazmak uzaklaştırma sebebiyse,... en iyisi derslerimizi kayıt cihazından dinleyelim.
Elle a été exclue parce qu'elle a écrit au Prof. Il vaut mieux apprendre la musique avec des disques.
Çoktan karar verdiler. İki hafta uzaklaştırma aldım. Siz de para cezası aldınız.
Ils m'ont déjà collé deux semaines de mise à pied, et l'amende pour tous!
Uzaklaştırma cezanı kaldıracak ve bütün her şeyi unutacağız.
Et on oublie toute l'affaire.
Okul müdürü seni okuldan atmak istedi. Ama bir aylık uzaklaştırma cezasına ikna oldu.
Le proviseur voulait te renvoyer définitivement mais j'ai obtenu un renvoi d'un mois.
Altı ay da işten uzaklaştırma.
Six mois de travaux forcés.
Öğrenci Springer. Şu ana kadar iki kez uzaklaştırma almış. Sayamayacağım kadar da uyarı almış.
Le cadet Springer a déjà été mis aux arrêts pour faute et négligence.
İki aylık uzaklaştırma alabileceğini söylüyor.
Tu ne seras suspendu que deux mois.
Bana kalsa bu yaptığınızdan dolayı 3 gün uzaklaştırma verip balo biletlerinizi iptal ederim.
Pour votre petite plaisanterie d'hier, je vous collerais bien 3 jours de renvoi et je vous ferais rayer des listes pour la fête.
Eğer buna uymazsınız 3 gün uzaklaştırma alıp balo biletleriniz iptal edilecek.
Sautez une retenue... Vous aurez 3 jours de renvoi et vous serez interdites de fête!
Uzaklaştırma aldı.
Il est suspendu.
Bu uzaklaştırma evraklarını imzalayın.
Signez ces papiers d'expulsion.
Eğer bi daha uzaklaştırma alırsan, Princeton bursuna elveda dersin ona göre.
Si tu te fais encore exclure, t'auras jamais ta bourse pour Princeton.
İki günlük uzaklaştırma ha?
T'es exclu pendant deux jours?
İhraç, uzaklaştırma hiçbir şey yok mu?
Pas d'expulsion, pas de suspension.
O kadar çok uzaklaştırma aldılar ki döner kapıya onların ismi verilse yeridir.
Tant de fois qu'on croirait qu'il y a une porte-tambour.
Uzaklaştırma mı? Neredeyse beynini dağıtıyordunuz?
Après lui avoir fracturé le crâne?
Beş gün uzaklaştırma.
Renvoi... cinq jours.
Sorunsuz kaydımdan dolayı sadece 30 günlük uzaklaştırma aldım.
Vu que j'ai toujours été irréprochable, je ne suis suspendu que 30 jours.
Dinden döndürme. Akabinde gettolaştırma ya da uzaklaştırma...
Conversion... suivie par la ghettoisation...
Seni okulda yalnız yakalamaya - çalıştım ama uzaklaştırma aldım.
J'ai essayé de te parler au lycée, et j'ai pris un mois de colle!
İlk günüme... Bay Bok ve Bay Siktir için uzaklaştırma belgesi hazırlayarak başlayalım.
Pour mon premier jour, commençons par l'exclusion de M. Foutre et M. Merde.
Onu okuldan atmazlar, birkaç hafta uzaklaştırma verirler o kadar.
Mais ils ne vont pas le virer, juste l'exclure genre une semaine.
"Beni huzurundan uzaklaştırma ;"
"Garde moi près de toi"
Uzaklaştırma cezası.
Renvoi. "
İzinsiz yabancıları uzaklaştırma hakkına sahipler.
Qui ont le droit de demander l'évacuation de ces squatteurs.
Geçen hafta okuldan uzaklaştırma verdiniz.
Vous m'avez mis en retenue la semaine dernière.
Bu sabah itibariyle idari heyetin tespitine göre Dave Marshak disiplin amaçlı uzaklaştırma aldı Şube 8'e kayıtlı bütün öğrenciler de kovuldu.
A partir de ce matin, et selon la décision du conseil d'administration, Dave Marshak est en suspension disciplinaire, et tous les élèves inscrits dans la Section 8 sont expulsés.
Temelli uzaklaştırma, kararı alabilirler.
- Celle qui va m'envoyer en taule.
Dave, 4 aylık uzaklaştırma.
Dave, tu n'as que quatre mois de suspension.
Beni kendinden uzaklaştırma.
Ne me repousse pas!
Benden habersiz ekibimden birini uzaklaştırma.
- Ah bon? Une seule, qui souffre de dédoublement de la personnalité.
- Uzaklaştırma alabilirsin.
- Tu peux être renvoyé.
Karar verdim.İnsanları sansürlemenin yanlış olduğunu düşünüyorum ve..... bunun için uzaklaştırma almaya razıyım.
J'ai choisi. Je trouve mal de censurer les gens... Je souhaite être renvoyée pour cette cause.
Angela, sana ve sınıfa birinin bu rahatsız edici dergiyle yakalandığında.. .. uzaklaştırma alacağını söylediğimi çok net hatırlıyorum.
Angela, je pense avoir été clair envers toi et tes camarades... en prévenant que quiconque pris à distribuer ce journal serait renvoyé.
Amiral, her türlü uzaklaştırma denemesine direneceklerdir.
Amiral, ils résisteront à toute tentative d'évacuation.
- İki gün görevden uzaklaştırma!
- Deux jours de suspension! - Quoi?
Krusty'nin Monopoly oyunu, Krusty Kalabalığı Uzaklaştırma Bariyeri.
Le Monopoly, la barrière de Krusty,
Kendinizi savunma hakkı verilmeden uzaklaştırma.
Mise à pied définitive.
McGurk can sıkıntısından takımlarıyla oynayıp duruyor. Bak Picasso, zaten uzaklaştırma emrin hazır.
Tu t'es déjà fait virer une fois, Picasso.
Geçici uzaklaştırma emri. - Ne?
Une injonction provisoire.
En azından ona uzaklaştırma verir misiniz?
Il faut le renvoyer.
Uzaklaştırma.
L'expulsion.
Peki, Carrie Evans köpeği uzaklaştırma konusunda kararlıydı ve tabii hanımını da uzak tutmaya çalışıyordu.
Cela ne vous suggère rien?
Sanırım, iki haftalık uzaklaştırma uygun.
Deux semaines d'exclusion.
Bir hafta uzaklaştırma aldın.
La prochaine fois, c'est la porte.
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş buradan 43
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş buradan 43