English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ V ] / Vak

Vak translate French

899 parallel translation
Anayurdundan çok uzakta, Vak Vak Adaları üzerinde bir yere iniş yaptı.
Loin de son pays natal, il atterrit dans une des îles ensorcelées de Wak-Wak.
- Yargı, vakıf fonunu kaldıracak. - Vakıf fonu mu?
Le juge lui retirerait le fonds de placement Le fonds de placement?
Çocukların vakıf fonundan Bayan Ritchey mi sorumlu?
Mme Ritchey est elle responsable du fonds de placement des enfants?
Kızı öldürüp annesiyle evleneceksin ki vakıf fonunu kapacaksın.
Pour l'épouser et vous emparer du fonds de placement
- Ama bu yanına kalmayacak. - Vakıf fonu olduğunu kim demiş?
Vous ne vous en tirerez pas comme ca Oui a parlé d'un fonds de placement?
5 milyon doların tamamının... onlar için açılacak bir vakıf fonuna gitmesini sağlayacağım.
Je veillerai personnellement à ce que les 5 millions leur reviennent.
- Kim? Vakıf avukatı.
- L'avocat de la fondation.
Vakıf gemimizi suya indirdiğinde denizlerin eski bir kuralını benimsediler :
La fondation nous a fait adopter une vieille loi de marins.
Vak!
Lâche-moi!
Bay Henry Brocklehurst, Vakıf yönetim kurulu başkanı.
HENRY BROCKLEHURST, PRÉSIDENT DU CONSEIL D'ADMINISTRATION
Ama ben bir vakıf değilim Bay O'Neil.
Mais Je ne suis pas une fondation.
Vakıf fonu babasının mülkleriyle ilgili yasal sıkıntılar.
Une histoire de placements, l'héritage de son père et autres complications juridiques.
- Vakıf fonu da, babanın mülkü de, senin mi?
- L'héritage, c'est le vôtre?
- Babanın anısına kurmakta olduğun bir vakıf fonundan bahsetti. - Evet.
Il a parlé d'une fondation en mémoire de ton père.
Vakıf üzerine yediemin anlaşması imzalayacağın gün.
Aujourd'hui, tu signes le pouvoir pour la fondation.
Zehirlenme vakıası, Bayan Tremayne.
Asphyxie. Mme Tremayne.
Vakıa tarihi araştırması yapıyordum.
Je m'épuisais à étudier des cas cliniques.
Bu senin vakıa tarihi araştırmalarından biri değil. Konu biziz.
- Ce n'est pas un de tes séminaires.
Sizin vak'anızın bir izahatı varsa bulacaklardır.
S'il y a une explication à ce phénoméne, ils la trouveront.
Evet, efendim. 1952'deyiz ve ilk vakıamız Ekim 1915'teydi.
Nous sommes en 52, et c'était en 1915.
Üzgünüm, Mayhew. Beni daha az sıkıntı verecek bir vakıa geldiğinde ara.
Je regrette, revenez avec une affaire moins prenante.
Bu Bayan Emily French vakıası.
L'affaire Emily French.
Yani bir soygun vakıasında parmak izinin olmaması pek şaşırtıcı değil. - Hayır, efendim.
En l'occurrence, l'absence d'empreintes ne vous surprend donc pas?
Tanıklar arasında Polis Müfettişi Hearne'ün ifadesini dinlediniz. Ki kendisi bu gibi vakıalarda olduğu gibi ifadesini adil ve tarafsız olarak vermiştir.
Vous avez entendu le divisionnaire Hearne dont le témoignage a été impartial, à son habitude.
- Bayan Vak Vak!
Quoi?
O kadar çok konuşuyorsun ki, sana Bayan Vak Vak diyorlar.
Tu parles tellement, que c'était ton surnom, au lycée.
"Sahi, şu Bayan Vak Vak'ta ne bulmuşum ki?"
Qu'ai-je jamais pu trouver à cette Mlle Couac-Couac? "
Amerikalı dostlar, gözlerinizi bu unutulmuş savaşın 1020. şafağına açmış bulunuyorsunuz. Yüzsüz siyasetçilerinizin deyişiyle " Adli bir vakıa.
Amis GI, nous sommes à l'aube du 1020e jour de la guerre oubliée que vos politiciens préfèrent appeler
Bahsettiğiniz vakıf mı?
La Fondation dont vous parliez?
Yeni binalar için kurulan vakıf deprem bölgelerini inceliyor.
Les fondations du nouvel édifice ont été creusées au mouton.
İntihar vak'alarının dedektifi içerdiğini biliyor musun? O kız bizim fahişelerimizden biri.
Dans l'affaire du double suicide... la fille était une de nos call-girls.
Vakıf Sekreterliği...
Secrétaire aux Administrateurs...
Bayan Marple hiçbir... Vakıf için oynadığımız Pansiyoner'in İkilemi'ni hatırladınız mı?
Mlle Marple, sûrement... rappellez vous notre pièce pour le fond de rénovation, le Dilemme du locataire!
Tahmin edemeyeceğiniz konulara vakıfım.
Je connais des choses qui vous surprendraient.
"Vakıf, atom radyasyonunu gidermenin çaresini arıyor... "... böylece nükleer enerjinin barışta sanayi ve tıpta kullanımı daha emniyetli olacak.
La fondation veut trouver une façon de neutraliser les radiations atomiques afin de rendre plus sûrs les usages pacifiques de l'énergie nucléaire pour l'industrie et la médecine.
" Kâr gayesi güden bir firmayla iş yapan Vakıf, yasaya aykırıdır!
Parce qu'une fondation en affaires avec un organisme à but lucratif, c'est illégal.
Unidyne ile Vakıf arasındaki bağla ilgili her şeyi biliyorum. Joe Turtle ve Caselle'in bildikleri bunun yanında solda sıfırdı!
Je suis au courant du lien entre Unidyne et la fondation, j'en sais bien plus que Joe Tortue ou Caselle!
Birkaç vakıf yöneticisinin bunu paylaşmasını istiyorum.
Je demande à plusieurs administrateurs de s'en occuper.
- Henüz olaylara vakıf değiliz efendim.
On n'en a pas la preuve.
- Vakıf işi de öyle. - Pekala.
Tout comme la fondation.
Vakıf ise malikaneyi 11 yıl kadar önce satın almış.
La fondation l'a achetée il y a 11 ans.
Üstüne vakıf size kira mı ödüyor?
Et la fondation vous paye un salaire?
Ne serveti? Bir vakıf için çalıştığını sanıyordum.
Vous ne travaillez pas pour une fondation?
Vakıf falan yok.
Il n'y a pas de fondation.
Bir saat sonra hastada yoğun ishal vakıasına rastlandı.
Rapidement, il perdit connaissance et transpira beaucoup.
Bu bana tipik bir andropoz vakıası gibi geldi.
Ça ressemble à un cas classique d'andropause morbide.
Tüberküloz vakıaları gittikçe artmaya başladı.
Il y a un nombre étonnant de cas de tuberculose.
"Vakıf Hastanesi"
Hôpital de la Charité
- Pekala, Bayan Vak Vak.
?
Vak, vak, vak!
on aussi intolérable!
Bayan Vak Vak'tan.
Offert... par Mlle Couac-Couac.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]