Ve o da translate French
11,326 parallel translation
Ve o da kendisiyle yatmanın sorun olmayacağını düşündü. Ama sen hayır dedin.
il s'est dit que ça ne vous dérangerait pas de coucher avec lui aussi mais vous avez dit non.
Ve o da...
Et il a repondu...
Ve o da bocunu toplamaya geliyor.
Et il vient le chercher.
Sadece bir tane numara biliyorum ve o da oyun kartlarıyla yapılıyor.
Je ne connais qu'un tour, et c'est avec des cartes.
Sadece bir numara biliyorum. ve o da sadece oyun kartlarıyla yapılıyor.
Je ne connais qu'un truc et c'est avec un jeu de cartes.
Erev Yom Kippur töreni yapılıyor ve o da...
Ça ciblait spécifiquement un office du jour avant le Yom Kippur, mais...
Onu cinsel anlamda sizinle olması için zorladınız hatta onun suratına vuracak kadar ileri gittiniz. Ve o da çığlık atmaya başladı. Bunlar doğru mu efendim?
Vous l'avez abusée sexuellement, et que vous êtes allé plus loin en la frappant au visage quand elle a commencé à crier.
Üstelik kocasına iyi de para ödedim ve o da öldü, bana on şilin borçlu!
J'avais payé grassement son mari, qui est mort également, en me devant 10 shillings!
Hiçbir şeyi somutlaştıramayacaklar ve o da masum rolü oynayacaktır. Nezaretteyken ağzını açarsa birinci derecede cinayetten suçlayabilecekler.
Ils ont rien eu de concret et il joue l'innocent mais il a ouvert sa bouche en taule à propos de la fusillade et ils l'accusent au premier degré.
Böyle yaparak şüphelinin hayatını mahvettiler ve o da intikamını alıyor.
Ils ont gâché la vie du suspect, et là il se venge.
Sadece ona ait olacaktım ve o da bana mali destek verecekti.
Je serais là pour lui exclusivement, et en échange, il m'entretenait financièrement.
- O da var. Ve bunlar artık mazi.
Et maintenant c'est de l'histoire ancienne.
Bir evim ve ailem var artık. O kitabın çıkacak olması umrumda bile değil. Bu da demek ki David Rosen daha fazla başsavcı olmayacak.
J'ai une maison et une famille maintenant, et ça ne compte plus maintenant parce que ce livre sort, ce qui signifie que David Rosen ne sera plus procureur général pour longtemps et l'enquête n'aura pas lieu,
Öyle yaparsan benim de geri ödemem gerekir ve iki ayağım bir pabuca girer ki o pabucu da o almıştı bana.
Parce que je le devrais aussi, et je serais coincé dans la même boite à chaussures qu'il m'a acheté la dernière fois.
Biliyor musun, üniversite o kadar da çılgın ve korkutucu bir yer olmayabilir eğer ilk olarak ben -
La fac pourrait ne pas être un si grand et effrayant endroit si je conduisais d'abord...
Canını sıkıp yukarı çıkar ve kendine acımak için suya girersin ya da toparlanıp okula gider ve o kızı tanımıyormuş gibi yaparsın.
Tu peux monter là-haut et te morfondre en prenant un bain, ou tu peux te reprendre, aller à l'école et faire comme si tu ne connaissais pas cette fille.
Alex'in tüm o ödülleri kazanması Luke'u rahatsız eder diye endişelenirdim hep ve sonunda da öyle oldu gibi.
Je m'inquiétais toujours du fait qu'Alex gagnant tous ces trophées pourrait ennuyer Luke, et on dirait que c'est le cas.
Value Stop'ta bana o iş buldu. Ve bu da Ash, evime geleceğini hiç düşünmediğim insan.
C'est grâce à lui que j'ai eu mon job au supermarché et voilà Ash, quelqu'un je n'aurais jamais cru voir ici.
O bir Yaşayan Ölü ve bence babası da öyle.
C'est une Deadite et je pense que Papa l'est aussi.
Görev gücünüzün yaptığı işi açıklarken Elizabeth Keen'i dinliyordum ve çok sorum var ve bu soruları sadece size sormam gerektiğin söylemek güvenli olur ve bu soru da, patronu olarak Ajan Keen'in o gemide, Phoenix'de resmi hüviyetli FBI ajanı olarak mı yoksa, bana öyle geldiği gibi, görev gücünüzün ve FBI'ın hiçbir ilgisi olmayan kişisel nedenler ötürü mü orada olduğunu söyleyebilir misiniz?
J'ai entendu Elisabeth Keen me décrire le travail de votre Unité Spéciale et j'ai beaucoup de questions, mais il est sûr qu'il n'y en a qu'une que j'ai besoin de vous poser, et c'est questions est, en tant que son patron, pouvez-vous me dire si l'agent Keen était sur le bateau, le Phoenix, en son autorité officielle d'agent du FBI, ou si elle y était, ce qui me parait plus probable, pour raisons personnelles qui n'avaient rien à voir avec le travail au sein de votre unité et du FBI?
Sadece o ve kardeşim var. Ki onun da tek yaptığı 500 mil öteden bağırmak.
Il y a lui et il y a mon frère, qui lui en veut et qui est à 800 km d'ici.
Lâkin eğer bir kitabı varsa önce o kitabı ve sonra da Yorkshire'e dönmeyi istiyorum.
Mais s'il l'a vraiment, je le veux, puis je rentrerai dans le Yorkshire.
Sanırım hayatımda bir sonraki bölümün ne olacağına karar vermem gerekecek ve sonra da o hayatı yaşamam gerekecek.
Je crois que je dois trouver quel est le prochain chapitre de ma vie et ensuite... Et ensuite, commencer à le vivre.
O gün ses duvarını aştım ve daha da fazlası.
Ce jour-là, j'ai brisé le mur du son et puis d'autres parois au passage.
Theo dokuz ya da on yaşındayken ailesinin kasabayı terk ettiğini ve o sekiz yaşındayken ablasının bir kazada öldüğünü biliyorum.
Sa famille a dû quitté la ville quand Theo avait 9 ou 10 ans, sa grande soeur est morte quand il avait 8 ans.
Ve adı da "I.O.U."
Intitulé I.O.U.
O da bütün konçertoları ve senfonileri kopyalar ve yayınlatır.
Donc, il copie tous les concertos et symphonies... et les fait publier.
O da sakince bana baktı ve dedi ki : "Üzerimde yok."
Il me regarde calmement et dit, "Pas sur moi."
O normaldir ve biz oğlunu anlamasına yardımcı olurken o da bizim dünyayı anlamamıza yardımcı olur.
Elle est normale et traduit le monde pour nous pendant qu'on l'aide à comprendre son génie de fils.
Keza Hector hala peşimizde ve bizi yakalaması o kadar da uzun sürmez.
Parce qu'Hector est toujours à nos trousses et ça ne prendra pas trop longtemps pour qu'il nous rattrape.
Ben kapıyı açık tuttum böylece o da çöpü içeri attı... ve oradan ayrıldık.
Je devais garder les portes ouvertes pour qu'elle y balance les poubelles et on est parti.
Ama o beni buldu ve tüm senaryo daha da kabarmaya başladı... ve gittikçe, kötü, daha kötü, çok kötü oldu.
C'est à partir du moment où l'on s'est rencontré... que tout a basculé. Tout s'est emballé.
Ona davalarından biriyle mi alakalı olduğunu sordum o da hayır dedi, bana endişelenmememi ve bütün bunların çok yakında biteceğini söyledi.
Il n'en aurait pas parlé. J'ai demandé si cela avait quelque chose à voir avec les affaires, et il... il a dit que non, et m'a dit de ne pas m'inquiéter... Et que tout serait réglé bientôt.
Hemen Los Angeles'taki kitapçıya koşup baktım... ve o babamdı, Sing Sing'te yatan eski bir hükümlü olarak tarif edilmişti. Suçu da bir adamı tek eliyle öldürmekti.
Alors j'ai couru à la boutique à Los Angeles et regardé, et mon père y était décrit comme un ancien taulard de la prison de Sing Sing qui pouvait tuer quelqu'un en gardant une main dans le dos.
Ne düşündüğünü biliyorum. Ve bir hırsız olmadığını da biliyorum... o yargılayan yüce bakışlarından belli,
Je sais aussi que tu n'es pas une voleuse... pas avec ce regard noble de jugement,
Kanıtlar ve bu dosyanın durumundaki bütünsellik, bizi tek bir suça... yönlendirdi, o da cinayetti.
L'ensemble des circonstances et des preuves nous a incités... KURT SISTRUNK, EX-PROCUREUR COMTÉ DE GALVESTON, TEXAS à porter une seule accusation : celle de meurtre.
Kendini avutmaya devam et. Ama bildiğim bir şey var o da, oğlumun ve torunumun kanı senin ellerinde.
Leurrez-vous tant que vous voudrez, mais il y a une chose que je sais, c'est que le sang de mon fils et celui de mon petit-enfant sont sur vos mains.
O da Lucas ve Tracy gibi bir başarısızlık mı?
Est-il un échec comme Lucas et Tracy?
Tıpkı senin ve benim gibi o da bir Hızcı.
C'est un bolide, comme toi et moi.
O yüzden, arkana yaslan ve dövmenin kurumasını ya da yerleşmesini ya da dövmelere ne oluyorsa onu bekle işte ve ben de bizim adımıza pazarlıkları yapayım.
Reste assis et laisse ce tatouage sécher ou faire ce que les tatouages font, et je m'occupe de la négociation à ta place.
Ve senin onunla buluşmanın tek bir nedeni olabilir o da Elizabeth'in seni göndermesi...
Victor Caron est constamment surveillé. Et votre rencontre mène à la conclusion qu'Elizabeth vous a envoyé...
O zaman şunu da hatırlarsın, tam Mike "Evet" demişti ki Harvey baskın yaptı ve son anda onu benden aldı.
Alors, tu te souviens aussi que juste après que Mike ait dit oui, Harvey débarque et me le reprend au dernier instant.
Çünkü Rachel'ın bildiğini biliyordum. O da Mike'a söyler ve ben de zamanımı bununla harcamam dedim.
Parce que je savais que Rachel savait et qu'elle le lui dirait, et que je n'aurais pas à perdre mon temps avec ça.
- Bu bir "ifade" değil ve o kadar da kolay kurtulamayacaksın.
- Ce n'est pas une déposition, et vous n'allez pas en sortir aussi facilement.
Chuckles, Lofty'nin miğferinden kafasına kılıcıyla vurdu. Birazcık kan vardı, onu sen gördün ve aynen bunu yaptın. O da bayıldı.
Chuckles a frappé Lofty sur la tête, sur son casque, avec son épée, ce qui l'a assommé.
Bu konuşmadan anlayabileceğin bir şey varsa çocuk o da benim meclisimde olman. Ben senin Samhain'im ve sende Essex cadısısın.
S'il y a une chose que tu devrais retenir de cette conversation, mon enfant, c'est ceci... tu es dans ma Ruche.
O yüzden kaldır poponu. Foxboro'da görüşürüz. Hoş ve soğuk olacak.
Je t'attends à Foxborough, dans le froid.
O resimleri Angie'den biz geri aldığımızdan beri. Tamam mı? Ve bunu ona da söyledim.
Je lui ai dit qu'on les a récupérées ensemble.
Yıllarca birşeye güvenebilirsin, o da erkekler sex ister ve onun için para ödemeye de hazırdırlar.
S'il y a une chose sur laquelle tu peux compter, années après années, c'est que les hommes veulent du sexe et qu'ils payeront pour ça.
Yücelik kızımızın alın yazısı ve bir gün o da burda olacak.
Notre fille est destinée à la grandeur, et elle sera là d'un jour à l'autre.
O sen ve Lucious ile birlikte Empire'da, ömrünü ve kalbini adadığı şirkette olmak istiyor.
Parce que tout ce qu'il veut, c'est revenir à Empire Avec toi et Lucious Et donner sa vie entière et son cœur à la compagnie
ve onun 18
ve ona 35
ve onu 25
ve onlar 24
ve ondan sonra 16
ve o 216
ve orada 42
ve ölüm 16
ve o zaman 18
o da ne 669
ve ona 35
ve onu 25
ve onlar 24
ve ondan sonra 16
ve o 216
ve orada 42
ve ölüm 16
ve o zaman 18
o da ne 669
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da var 56
o da yok 16
o da ne demek 78
o da nedir 79
o da burada 16
o da beni seviyor 25
o da iyi 30
o da olur 28
o da sensin 43
o da var 56
o da yok 16
o da ne demek 78
o da nedir 79
o da burada 16
o da beni seviyor 25
o da iyi 30
o da dedi ki 42
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o da doğru 23
o daha bir çocuk 37
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o da doğru 23
o daha bir çocuk 37
o da ne öyle 27
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da neydi 223
o da nereden çıktı 18
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da neydi 223
o da nereden çıktı 18
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16