Ve onu translate French
46,259 parallel translation
Babası ve onu öğrendiğim gece ona böyle bir işe nasıl karıştığını sordum.
Le soir où j'ai tout découvert, je lui ai demandé pourquoi participer à une chose pareille.
Yani küçük bilimsel deneyin kötü kraliçenin neden yaşadığını ve onu nasıl yok edeceğimizi mi gösterecek?
Ta petite expérience scientifique peut vraiment nous dire pourquoi la méchante reine est toujours vivante et comment la détruire?
İnsan kurban etme ayini vardı ve onu diri diri yakıyorlardı.
Il y avait un rituel, un sacrifice humain, et il était brûlé vivant.
Pekâlâ. Kalbi durduğu zaman kalıcı bir beyin hasarına neden olmadan önce yaklaşık olarak 7 dakikamız var ve onu hiç geri getiremeyebiliriz.
Une fois son cœur arrêté, on aura environ sept minutes avant qu'elle subisse des dommages cérébraux irréversibles et qu'on ne puisse plus la ramener.
Yani küçük deneyin bize Kötü Kraliçenin neden hala... hayatta olduğunu ve onu nasıl... yok edeceğimizi söyleyecek?
Donc ta petite expérience va vraiment nous dire pourquoi la Méchante Reine est encore en vie et comment la détruire?
Biliyorum, ve onu bulana kadar yanından ayrılmayacağım.
Je sais, et je ne te quitterai pas jusqu'à qu'on le trouve.
Kara tahtaya gezegenimizin ve onu çevreleyen atmosferin resmini çizdi.
Il a dessiné notre planète sur un tableau. Puis l'atmosphère, tout autour.
Sadece Dona Maria'nın yaralarını sararak hayatını kurtarmadı. Korkularını da yok etti. Ve onu Onbaşı Balthazar'ın hayaletinden de özgür bıraktı.
Et médecin... ne s'est pas contenté de soigner Maria... il l'a également libérée de ses peurs... et du fantôme du Caporal Balthazar.
Buraya geleceğimi ve onu öldüreceğimi biliyordun.
Vous saviez que je viendrais et que je le tuerais.
Ya da en iyi arkadaşınıza, gayet iyi olduğunuz hakkında yalan söylemek. Hele de sevgilinizin ihaneti size kafayı yedirmiş ve onu yakalama isteği ile dolup taşmışken hiç iyi değil.
Et mentir à votre meilleur ami sur le fait d'être concentré quand vous êtes clairement distrait par la trahison de votre ex-petite amie et rongé par le désir de la retrouver :
Amerikan hükümeti, bu konuyla alakadar görünemez ve onu açığa çıkartmayı göze alamaz.
Le gouvernement Américain ne peux pas s'en approcher sans risquer de bousiller sa couverture.
Ve onu orada görene kadar aramaya devam edeceğim.
Et je n'arrêterai pas de la chercher jusqu'à ce qu'elle y soit.
Nikki aklımı yemişti ve onu kafamdan atmalıydım.
Nikki est entrée dans ma tête et je dois tourner la page.
Jafar'a meydan okuyabilir ve onu yenebilirsin
Tu peux défier Jafar et le battre.
Yani Maya Gowen'ı kaçırdığını düşünüyorsun. ve onu orda sakladı.
Donc tu penses qu'il a enlevé Maya Gowen et qu'il l'a retenue ici.
Ya da beni dinlersin ve onu yakalarız.
Ou peut-être que tu devrais m'écouter et lui mettre la main dessus.
Başardın, ve onu pişman edeceğiz.
Vous vous en êtes sortie, et on va le coincer.
Ve onu bulacaksın.
Et tu la retrouveras.
Ve onu aramaktan gurur duyuyorum... kızımı.
Et je suis fier de l'appeler... Ma fille.
Bay Miller'ın ailesi bu soruşturmanın konusu. Ve kayınbabası onu açık bir şekilde- -
La famille de Mr Miller est le sujet de cette enquête, et son beau-père n'en a clairement rien à faire...
Mike onu sakinleştirecek ve bize haber verecek.
Mike le calmera et nous le fera savoir.
Şu an Storybrooke'ta ve geç olmadan onu bulmam lazım. "
"Elle est à Storybrooke, et je dois la trouver avant que ce soit trop tard."?
Onu zengin bir adam yapabilirim dedim ve bir emlak işine girmeye ikna ettim o da bana parasını verdi.
Je voulais l'aider à devenir riche. Je l'ai convaincu d'investir dans un projet immobilier. Il m'a confié son fric.
Günlerdir dışarıdaydı ve biz onu geri almaya çok yaklaşmıştık.
Elle avait été ici pendant des jours, et on était si proches de la reprendre.
Şehirin bana verdiği bir plaketim var, ki onu çalışma odasına asmamızı söylemiştim ama hiç yapmadın ve kimse de bulamadı.
J'ai reçu une plaque du département, que je voulais qu'on accroche dans l'entrée, ce qu'on n'a jamais fait, et qu'on n'arrive plus à retrouver.
Kızlarımın loto bağımlılıklarını düzenlemek zorunda kalmıştım ve dediklerimi yapmadıklarında onu ellerinden aldım.
Moi, j'ai rendu mes filles accro aux jeux à gratter, et je les leur retire quand elles n'obéissent pas.
Ayrıca, çocuklarımın bağımlılıklarını anlamak ve sonra onu almak için vaktim yok.
Je n'ai pas le temps de rendre mes enfants accro à un truc, pour leur enlever plus tard.
Ve şimdi o da biliyor, Yani hayatının kalanını onu boğarak geçirmek istemiyosan...
Et maintenant il le sait, alors à moins que tu veuilles passer le reste de tes jours à l'étrangler...
Çünkü her zaman aklıyla düşünür, kalbiyle değil ki bu da onu sıkıcı ve tahmin edilebilir yapıyor.
C'est parce qu'il est trop cérébral, sans cœur, ce qui fait de lui un garçon insipide et prévisible, en fait.
Bir şeye vergi konulduğunda fiyatı yükselir ve insanlar onu daha az tüketir.
La taxe augmente le prix, donc les gens consomment moins.
Güvenlik adamı başka yere götürmüş ve bir daha kimse onu görmemiş.
La sécurité l'a sorti et personne ne l'a revu après.
Yeni ve gelişmiş becerilerini başkasında denemeden onu bulmalıyız.
Il faut le trouver avant qu'il teste ses nouveaux dons améliorés sur une autre.
Ve adam kala kalmış. Sonra kaplan onu yemiş.
L'homme se retrouve coincé et un tigre le dévore!
Ve bunun sonucunda, onu öldürdügünü hatirladigimi sandim.
Et j'ai cru me souvenir qu'il l'avait tuée.
Yoksa düzenli olarak hirsizlik yapan bir adamin evime girmesi Meredith'i bulmasi ondan yararlanmasi onu öldürmesi ve kaçmasi mi?
Ou... qu'un type, un cambrioleur multirécidiviste, se soit introduit chez moi... y ait trouvé Meredith... l'ait violée... l'ait tuée... et se soit enfui?
Onu ve ailesini getiren uçak bu.
Un avion la ramène avec sa famille.
Büyük bir muhabir kitlesi ve kutlamak isteyenler Seattle-Tacoma Havaalaninda onu bekliyor.
La presse et des sympathisants l'attendent à l'aéroport de Seattle-Tacoma.
Ve eğer, onu tekrar görmek istiyorsan, benimle gelmelisin.
Oui. Et si vous voulez le revoir, J'ai besoin que vous veniez avec moi.
Ahbab, yaklaşımın güzel, ama ekranında zaten yarıçıplak bir kız var ve ben onu kıskandırmak i stemem.
Ecoute, tu m'as l'air sympa mais tu as déjà une fille à moitié nue sur ton écran et je ne veux pas la rendre jalouse.
Bu gezegen yok oluyor ve biz de onu kurtarmak için seçilen kişileriz.
Cette planète est mourante, et on a été choisi pour la sauver.
Hayır, hayır, evi zaten kontrol ettik, Satch ve ben. annesi adama resmen tasma takmış, onu aştıktan sonra konuştuk, hiç bir şey söylemiyordu.
Non, on a déjà vérifié la maison, Satch et moi, et après qu'on ait affronté la mère, qui le tenait quasiment avec un collier étrangleur, il ne disait plus rien.
Hayır, Onu iki saat boyunca odaya tıktık, o ve sersem avukatı, bir bok söylemiyor.
Non, on l'a interrogée pendant deux heures, elle et son abruti d'avocat, et elle ne lâche pas un mot.
Arkadaşım bir kaç zor gün geçirdi, ve burada onu teselli etmeye çalışıyorum.
Vous savez, mon amie a passé deux jours difficiles, et je peux être honnête avec vous?
Rittenhouse'u sordum, ve kimsenin onu duymamış.
J'ai demandé pour Rittenhouse, et personne n'a entendu parler de lui.
Çünkü koca dünyada sadece sen ve ben izledik onu.
Parce qu'au monde, seulement vous et moi en avont été témoins.
Önüne çöp tenekesi fırlattım ve bu onu sevindirdi.
J'ai jeté une poubelle devant elle, mais ça l'a rendue encore plus joyeuse!
Ben de bir Iphone ve gece lambasıyla neler yapabileceksem onu yaptım.
Je fais ce que je peux avec une vieille lampe et un iPhone 2.
Ve telefonum kapandı. Google'da onu nasıl öldürürüm konu araştırma yapamıyorum.
Mon téléphone est mort, je peux pas chercher sur google comment le tuer.
Onu ucuz... takılar ve... 70 dolarlık mutfak eşyası için mi öldürdüler?
Ils l'ont tuée pour des bijoux bas de gamme et 70 $ dans le tiroir de la cuisine?
Ve bu umursamaz tavrın onu öldürecekti.
Et ton attitude désinvolte va finir par le faire tuer.
Onu ve erkek kardeşlerimi.
Lui et mes frères.
ve onun 18
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu sevmiyorum 46
onu bana getir 26
onun için 179
onu buldum 214
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu sevmiyorum 46
onu bana getir 26
onun için 179
onu buldum 214
onu seviyorum 468
onu bilmiyorum 36
onu seviyorsun 78
onu biliyorum 95
onu duydum 61
onu seviyor musun 173
önüne bak 138
onun yerine 89
onu geri ver 55
onun da 23
onu bilmiyorum 36
onu seviyorsun 78
onu biliyorum 95
onu duydum 61
onu seviyor musun 173
önüne bak 138
onun yerine 89
onu geri ver 55
onun da 23