Ve orada translate French
11,325 parallel translation
Onu bir keresinde Black Eyed Peas konserine götürmiştüm ve orada buna'başlamamıştı'.
Une fois je l'ai emmené à un concert des Black Eyed Peas, et il n'a pas bougé.
Ben arabayı almaya gittim, o kahve almaya gitti onu almak için dolanıp durdum ve orada değildi.
Je suis allé chercher la voiture, elle est allée chercher un café... j'ai conduit pour venir la chercher et elle n'était pas là.
Tamam, git de kendini haça çivile ve orada kutsal hissederken bu görev gücü kapatılacağı için kaç kişinin öleceğini ve Reddington listesindeki hayvanların dışarıda beslendiklerini düşün.
Donc, tu vas de l'avant en te clouant sur une croix, et pendant que tu es là-haut te sentant sanctifiée, imagine combien de personnes vont mourir parce que cette unité va disparaître et que tous ces animaux sur la liste de Reddington sont lâchés dans la nature.
- Ve orada ölmeyi.
- Et y crever.
Her salı 6.30 ve 6.45 arası gidiyorum ve orada oluyor.
Je viens tous les mardis entre 6,30 et 6,45, et elle est là.
Kendinize inanmakla ilgiliydi ve orada yalnız değildim.
C'était le combat d'un homme contre ses doutes. Mais je n'étais pas seul.
Hepiniz bir şey duymadığımı biliyorsunuz. Ve orada oturduğunuz için de dudaklarınızı da okuyamam.
Vous savez que je suis sourd, je ne lis pas sur les lèvres si vous êtes assis derrière.
Yıllar evvel orada kalmıştım yitik ve sorunlu biriyken.
J'y suis resté il y a des années de ça. Lorsque j'étais égaré et tourmenté.
- Steve, orada kal ve ambulansı bekle.
Steve, reste assis et attend les médecins.
Başımın altına bir yastık koymayı bile çok görmüşsün. Sonra nereye gittiğini anladım ve koşarak Salvatore malikânesine gittim. Orada seni baygın halde buldum.
Je suppose qu'un coussin aurait été trop demander, quand j'ai compris où tu étais partie, j'ai couru jusqu'à la maison des Salvatore seulement pour te trouver inconsciente.
Orada neye baktığını biliyorum ve porno değildi.
C'est pas du porno.
Peki ya sen başa dönersen ve ben seni geri döndürmek için orada olmazsam?
Et si tu dois te transformer, et que je ne suis pas là pour te ramener?
Babam, ben ve kardeşim orada bir hafta kalmıştık.
On y est restés une semaine avec mon père et mon frère.
Orada olan ve korkan bendim.
J'étais seul, dehors et apeuré.
Orada, buna her ne diyorsak bir kuduz vardı ve kapıya saldırıyordu sonra bir anda öldü.
Il y a, peu importe comment on l'appelle l "enragé" qui a attaqué la porte du placard, Il est juste mort.
Sadece çocuk ve paketi hazırlayın. Muhtemelen iki saate orada olurum.
Que le garçon et le colis soient prêts.
Ve bir mucize olsa ve direnişi kırsak bile o kampı can kaybı yaşanmadan almak orada yaşayan 26 çocuğa zarar vermeden o kampı almak ya Reddington yanılıyorsa?
Et même si par miracle nous réussissons à supprimer la résistance et nous nous emparons du camp sans pertes humaines, sans faire de mal aux 26 enfants qui y sont, Qu'arrive-t-il si Reddington a tord?
Justin ve işlerin orada nasıl yürüdüğü hakkında bazı şeyleri anlamalısınız.
Il y a certaines choses que vous devez comprendre au sujet de Justin, de la façon dont les choses se passaient.
Orada tam otorite sahibi. Orası onun güvenli limanı ve her şey orada başladı.
C'est le siège de son pouvoir, son refuge et le lieu où tout a commencé.
Yani, kim bilebilirdi? Belki orada fahişeler ve küçük kızlar da vardı.
il y a avais peut-être même des prostitués.
Ben de eve gidip üzerimi değişeceğim ve Ben'i bahçeden alacağım çünkü konser orada olmayacak.
Et je vais rentrer me changer, et passer prendre Ben au Garden, parce que ce n'est pas là leur concert.
Orada dur ve beni bekle.
Arrête-toi et attends-moi.
Orada durmadan çalışıyor, mektuplar yazıyor ve hesap defterini tutuyordum. Karşılığında mütevazi bir maaş alıyordum.
J'ai travaillé là régulièrement, en écrivant des lettres et garder des grands livres à l'intérieur échangez pour un salaire modeste.
Eğer Morris bir katilse ve tekrar birilerini öldürmeye kalkışırsa orada olacağız.
Mais je sais une chose. Si Morris est un tueur et qu'il essaie de tuer à nouveau, nous serons là.
Ve doğrusu seni orada görmeyi...
Et, franchement, nous préférerions vous voir, vous...
Ağrı kesicilerimi almamıştım ve belki de Tony beni Dog Star'ın orada buldu ve oraya götürdü.
Mes anti-douleurs ne faisaient plus effets et... Peut-être que Tony m'a trouvée en dehors du Dog Star Et m'a amenée là-bas.
Orada ne yaptığınızı ve cesedin nerede olduğunu söylerseniz belki tüm bunları kötü bir şakaydı diye rapor ederim ve her şey yoluna girer.
Vous allez juste me dire ce que vous foutiez, à l'endroit où est elle enterrée, et je pourrais peut-être faire passer ça pour une mauvaise blague et laisser couler.
Onun Sangolo'ya dönen müritlerindenim, ve son 20 yıldır semeresini çekiyorum, ama orada yaptığım kötü işlerden asla sıyrılamam.
J'étais l'une de ses premières adeptes à Sangolo, et durant ces 20 dernières années, j'ai essayé de me racheter, mais je ne pourrais jamais réparer les choses diaboliques que j'ai fait là-bas.
Orada olduğunu biliyordum ve sanırım onu tanıyordum.
Je savais qu'il était là, ce qui veut dire que je le connaissais.
Galavan, Parks'ı, Essen'i ve bir düzine polisi öldürdü ve hala orada oturuyor, nefes alıyor, gülümsüyor.
Galavan aussi bon que tué Parcs, Essen et une douzaine d'autres flics, et pourtant il est assis là, souriante, la respiration.
İşe gitmekten nefret ediyorum ve siz orada yoksunuz.
Je déteste aller travailler quand vous n'êtes pas là. Tout craint.
Kardeşimin seksi karısı orada olacak ve cenazesinden beri onu görmedim. - Yok artık.
La femme sexy de mon frère sera là, et je ne l'ai plus vue depuis ses funérailles.
Neyse Kevin ve ben Park Slope Raket Klubüne üyeyiz orada squash çiftleri liderliği elimizde.
Bref, Kevin et moi faisons partis d'un club de Squash, et nous avons établis une dynastie en double.
Ve fedailer arka çıkışın orada kart oynarlar.
Et ces crétins jouent aux cartes vers la sortie arrière.
Liman amiri öldürüldüğünde Ajan Keen'in orada olduğunu ve kasten ölümünü üstünü örttüğünü itiraf ettiniz.
Vous avez avoué que l'Agent Keen était présente quand le capitaine du port est mort et qu'elle a délibérément caché sa mort.
" Orada size yiyecek, giyecek, tıbbi bakım ve her tür hizmet verilir.
" Vous y serez nourri, habillé, soigné, et cetera.
Uzay istasyonundaki güvenlik kameralarını kontrol ettim. Ve bal gibi orada, o lanet gemiye biniyordum.
J'ai vérifié les images de surveillance de la station spatiale et, je suis assez certain que j'y étais montant sur ce satané vaisseau.
Kapsülünün orada takılıp uyanmasını bekler ve uyanınca cevapları alırız.
Nous avons juste à attendre qu'il se réveille, et lui demander des réponses.
- Ve sonrasında orada mutlu yaşamayı.
- Ils vécurent heureux pour toujours.
Ve hepsi bu, adam gidiyor, kız ise yardım için orada duruyor.
HD RÉSERVÉE AUX MEMBRES... et la fille est là pour l'aider.
Ducati'yi özledim, küçük yavru köpeği özledim, Orada olmayı özledim ve kendi şeylerimi yapmayı, özgürlüğümü özledim.
Ducati me manque, le petit chiot aussi, être là-bas me manque, gérer ma vie et avoir ma liberté.
Ağlamadı, fakat gözyaşlarının orada, biriktiğini görebiliyordum. Ve üzülmekten daha çok kızgındı. çünkü ne yaptığımı biliyormuş, buna inanmak istememiş.
Il n'a pas pleuré, mais j'ai vu des larmes monter, et il était plus en colère que contrarié, car il savait que je faisais ça, mais refusait de le croire.
Annesi ve babası orada dikilmiş, ağzına geleni söylüyor. Syma arabada oturuyor ve tekrar söylüyor, "Elveda, sonsuza dek!"
Ses parents sont là, à crier toutes sortes de choses, et Syma est dans la voiture, elle répète genre, "Au revoir, pour de bon!"
Bu tür düzeneklerin ucu giriş holüne çıkar ve orada da korumalar olur.
Cette configuration nous mène vraisemblalement vers un couloir central, et les couloirs centraux ont des gardes.
Orada olanlar bir tür büyücülük ve bu doğru değil.
Ce qu'il se passe là-bas, c'est de la sorcellerie, ce n'est pas normal.
Orada çok gizli bir üs ve yerden havaya atılan füzeler var.
C'est une base top-secrète en bas et ils ont des missiles anti-aérien...
Ben ve yakın arkadaşım Claire'a içki getireceğine neden orada dikiliyorsun?
Vous faites quoi encore debout? Pourquoi vous n'êtes pas partie me chercher à moi et à mon amie, Claire, nos verres?
Stratjik bir nokta elde etmek için Marcus'la orada buluşacaktım, düşmanın sayısını ve mevkiini muhakeme etmek için.
J'étais supposé y retrouver Marcus pour avoir un point de vue privilégié, pour déterminer le nombre et la position de nos ennemis.
Bulamazlar tabii çünkü Cole ben onu orada yakaladıktan sonra ormana bırakamayacağını biliyordu, cesedi arabasına geri koydu ve başka bir yere attı.
C'est parce que Cole savait qu'il ne pouvait pas la laisser là, pas après que je l'ai vu, alors il l'a remise dans la voiture et il l'a cachée ailleurs avec le corps.
Bu terkedilmiş kulübede kaybolmuş ve hâlâ orada kalıyor.
Ensuite, il s'est terré dans cette cabane où il habite encore.
Orada iki çocuğum var ve ölürlerse anneleri beni fena haşlar.
Mes deux enfants y sont, et leur mère me passera un savon s'ils meurent.
orada 2281
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada dur 223
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada dur 223
orada biri var 50
orada ne var 123
oradadır 18
orada olacağım 346
orada neler oluyor 224
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada olurum 25
orada duruyor 22
orada biri mi var 55
orada ne var 123
oradadır 18
orada olacağım 346
orada neler oluyor 224
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada olurum 25
orada duruyor 22
orada biri mi var 55
orada mı 137
orada kal 348
oradan uzak dur 20
orada mısınız 104
oradaki kim 37
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
oradan çık 18
orada değil 122
orada kalsın 17
orada kal 348
oradan uzak dur 20
orada mısınız 104
oradaki kim 37
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
oradan çık 18
orada değil 122
orada kalsın 17