English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ V ] / Vu

Vu translate French

175,875 parallel translation
Geçenlerde depolanmış anılarından birinin kaydını açmayı başardım, ne gördün?
Plus tôt, j'ai pu débloquer un de tes souvenirs stockés. Qu'as-tu vu?
Daha önce bunun gibi bir şey görmüş müydün?
Tu as déjà vu quelque chose comme ça avant?
Onu dün pazarın dışında gördüm biraz farklı görünüyordu ben de takip ettim.
Je l'ai vu hier. Vers le marché. Il avait l'air un peu louche, alors j'ai décidé de le suivre.
Kendi gözlerimle gördüm.
Je l'ai vu de mes yeux.
Onların teknoloji seviyesinde bu daha güvenli olur.
Ça devrait suffire, vu leur niveau technologique.
Ailem uzaktayken ben ve kardeşimin izlediği bir korku filmi.
Ce film d'horreur que j'ai vu avec mon frère en l'absence de mes parents.
Senin bu tarafını özledim.
Je n'ai pas vu cette part de toi.
Infamy'nin son bölümünü izledin mi?
Tu as vu le dernier épisode "d'Infamy"?
Evet, biraz.
Un peu, oui. Tu as vu ça?
Ve babam telefonumu aldı... geminin fotoğrafını gördü.
Mon père a pris mon téléphone, et il a vu la photo du vaisseau.
Bunun olabileceğini görebilen tek kişi bendim.
J'étais le seul qui l'avais vu venir.
Aradaki farkı anlayacak kadarını gördüm.
J'en ai vu assez pour connaître la différence.
Dürüst olmak gerekirse "Raza" nın çetesinin... bu müttefiklikte bize yardım etmesi beni şaşırttı. İtibarınıza bakarsak... boğazlarımızı kesmenizi beklerdim.
Vu votre réputation, j'ai supposé que vous nous couperiez la gorge pour nous sauver.
Ve gemiyi ne kadar hızlı ele geçirdiklerine de bakacak olursak...
Et vu la vitesse à laquelle ils ont pris le vaisseau...
Raporda bahsedilmiyor ama ünümüz düşünülünce tanınması sadece an meselesi.
Elle n'est pas mentionnée, mais vu notre notoriété, l'identifier n'est qu'une question de temps.
Bir kaç ay önce bazı kağıtları incelerken Bellerophon sistemiyle ilgili bir satın alma sözleşmesi buldum.
Il y a quelques mois, j'ai lu des papiers et j'ai vu un contrat d'achat pour un camp dans le système Bellerophon.
Neden?
Pourquoi pas? Je l'ai vu hier.
Barışı koruma arzunuzu takdir ederken arkadaşımızı kurtarma arzumuzu takdir etmenizi umuyorum.
Vu que j'apprécie votre désir de préserver la paix, j'espère que vous appréciez mon désir de sauver un ami.
Zem için geldiler ve onu canlı olarak ele geçiremeyeceklerini anlayınca öldürdüler.
Ils sont venus pour Zem, quand ils ont vu qu'ils ne l'auraient pas vivant, ils l'ont tué.
Bir fırsat gördük ve bu fırsatı kullandık.
Ben, on a vu une opportunité, on l'a saisie.
Bukadar mavi ve dolgun görmemiştim.
Je ne l'ai jamais vu aussi bleu.
Aslında, yaklaştığını gördük.
[grognements] En fait, on n'a vu ça venir.
Bu şartlar altında, liderler zirvesinin koordinatlarını vermek istemediğine emin misin?
Vu les circonstances, ne veux-tu pas nous donner les coordonnées du sommet?
- Başka bir anı daha gördüm.
J'ai vu un autre souvenir.
Ben hiç gitmedim ki görev için giden sendin iki aydan uzun zamandır seni görmüyorduk.
Je ne suis jamais partie. C'est toi qui es parti en mission. On ne t'a pas vu pendant deux mois.
Sarah ile ilgili değil tamam mı?
C'est pas à propos de Sarah, vu?
Sende daha önce görmediğim bir şey algılıyorum korku.
Je détecte quelque chose en toi que je n'ai jamais vu avant... La peur.
Özel ordusunu kuruyor, ne yapabileceğini hepimiz gördük...
Il se construit sa propre armée privée. J'veux dire, on a tous vu de quoi elle est capable.
Hiç böyle bir şey görmemiştim.
Je n'ai jamais vu un truc pareil.
Rüyamda görmüştüm.
Je l'ai vu dans un rêve.
- Düzgün düşünemiyor, sen de gördün.
Vous l'avez vu vous-même.
Dinle, bu taklitlerin neler yapabileceğini gördüm.
Écoutez, j'ai vu de quoi ces similis sont capables.
Hayır. Yeteri kadar gördüm.
J'en ai vu assez.
Ne kadar ilerledin?
Vous avez tout vu?
Gördüğümüz ilk şeydi. Yaşayan ölü olarak.
C'est le premier qu'on a vu comme ça, mort-vivant.
- Lola'yı gördün mü?
Tu as vu Lola? Pas depuis des heures.
Daha kötülerini de görmüştüm.
J'ai vu pire.
Ama bir şey gördüğümün farkındayım.
Mais je sais que j'ai vu quelque chose.
Senin yaşlarında küçük bir çocukken kozadan çıkmaya çalışan bir kelebek görmüştüm.
Quand j'étais un petit garçon, j'avais à peu près ton âge, j'en ai vu un essayant de sortir.
Bu şeyi dışarıda ilk gördüğümde, Saniyeliğine sanırım halüsinasyon görüyordum.
Quand j'ai vu ce truc la première fois, pendant une seconde, j'ai cru que j'hallucinais.
Onu gördün.
Tu l'as vu.
Ancak protomolekül için olduğu gibi, Çavuş Draper, oyun oynayan bir teknolojiye tanık oldu, Ve eğer birimiz elinde barış varsa olamaz
Quant à la protomolécule, le sergent Draper a vu une technologie décisive, et il ne peut y avoir de paix si l'un de nous l'a et l'autre pas.
Beni böyle görmemekle böyle kız kardeşim.
C'est comme ça que tu ne m'as pas vu venir, soeur.
Laboratuardaki insanlara yaptıklarını gördün.
Vous avez vu ce qu'il a fait à ces gens dans le labo.
Ama burada çalışabileceğimi gördüm.
J'y ai vu un endroit où travailler.
Beni görünce neden bir şey demedin?
Pourquoi n'as-tu rien dit quand tu m'as vu?
Gördüğüm en görkemli şey bu. Yul Brynner mı bu?
C'est le plus beau truc que j'ai jamais vu.
Hayır ama bazı rakamlar gördüm.
Non, mais j'ai vu des chiffres.
Yani bilişsel, hümanist ve muhtemelen biraz holistik yaklaşım gördün. - Sence neye ihtiyacın var?
Donc vous avez vu le cognitif, l'humanistique, probablement l'holistique.
Filmlerde ve dizilerde pek çok kez tekrarlandı bu.
On l'a vu si souvent dans les shows TV.
Bunu hiç beklemiyordum.
Je ne l'ai pas vu venir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]