Yarım saat önce translate French
783 parallel translation
Baron von Geigern yarım saat önce çıktı.
Il y a une demi-heure.
Daha yarım saat önce şampanyasını içtiğimi düşündükçe. Hepimize bir ders oldu :
Et quand je pense que je buvais son champagne une demi-heure avant!
Bu not yarım saat önce geldi Concha.
Ce mot est arrivé il y a une demi-heure, Concha.
- Yarım saat önce, madam.
- Il y a une demi-heure.
Yarım saat önce mi?
Une demi-heure?
Merkezden birkaç çocuk yarım saat önce buradaydı.
Deux gars du Q.G. sont passés tout à l'heure.
Yarım saat önce satmamız gerekti.
Je suis né pauvre.
Ne fark eder ki? Yarım saat önce yakalamış olursun, o kadar.
Tu les surprendras une demi-heure plus tôt, c'est tout.
Ben yarım saat önce gördüm. Sence ölü bir adamı tabutunda yatarken gördüğümde tanımaz mıyım?
Je l'ai vu il y a une heure, raide mort.
Yarım saat önce.
Il y a une demi-heure.
Yarım saat önce ölmüş.
Mort depuis une demi-heure.
İşin doğrusu, eski dost onu bunu yarım saat önce telefonda önerdim.
En fait, mon cher, je le lui ai suggéré moi-même il y a environ une demi-heure.
Savcı yarım saat önce onu içeri aldı.
On l'a pincé il y a une demi-heure.
Yarım saat önce ayrıldığınızı söyledim.
Je leur ai dit que vous étiez partis il y a une demi-heure.
Yaklaşık yarım saat önce.
Il y a à peu près une demi-heure.
Uçaktan yarım saat önce benim yerime gel.
Et soyez chez moi un peu avant le départ de l'avion.
- Yağmur durdu. - Evet, yarım saat önce.
Il ne pleut plus.
Jüri, Udo davası kararını yarım saat önce açıkladı.
Le jury vient de rendre son verdict dans l'affaire Udo.
Eğer trafik olmasaydı, yarım saat önce burada olabilirdim.
La circulation m'a retardée.
Nehri taramaya başladılar ve Paine'ni yarım saat önce sudan çıkardılar.
On a dragué la rivière et repêché Paine.
- Yarım saat önce geçtik.
- Il y a une demi-heure.
Gidişini görmedim. Yarım saat önce telefon çaldı.
J'ai vu qu'il m'avait échappé... car son téléphone a sonné 30 mn.
- Yarım saat önce.
Il y a une demi-heure.
Yarım saat önce havaalanında bir araba çarptı.
Une voiture l'a écrasé à l'aéroport il y a une demi-heure.
Yaklaşık yarım saat önce geldi.
Merci, Merriman.
Polis sahte çiçekçi arabasını yarım saat önce bulmuş.
On a retrouvé l'autre camionnette il y a une demi-heure.
Çünkü yarım saat önce buraya gelip benden 50 bin dolar çarptı. - 50 bin mi?
Il est venu ici chercher ses 50 000 dollars. 50 000?
Posta arabası yarım saat önce gitti.
Elle est partie il y a une demi-heure.
Yarım saat önce sipariş vermiştim.
Je l'ai envoyé le commander il y a une demi-heure.
Bu, yarım saat önce Caronia gemisinden gönderilmiş.
Il y a une demi-heure, on a reçu celui-ci du Caronia.
Biz yarım saat önce aldık ve doğrudan köprüye gönderdik.
On l'a reçu il y a une demi-heure et on l'a tout de suite envoyé sur le pont.
Yarım saat önce Third ve Wilmer'de terkedilmiş bir araçtaymış.
Balancé d'une voiture au coin de la 3è et de Wilmer il y a une demi-heure.
Değişiklik yok. Yarım saat önce hastaneyi aradım.
Elle est dans le même état.
- Son gemi yarım saat önce geldi.
- Le dernier bateau est arrivé.
Daireye yaklaşık yarım saat önce döndü.
Elle est revenue... il y a une demi-heure. Quel air avait-elle?
Yarım saat önce ölmüş.
Il est mort.
Riverton Ajansı az önce arayıp, o yağcı akrobatla yarım saat önce Honfleur'de şirin bir otelde buluştuğunu söyledi.
L'agence vient de téléphoner. Son acrobate et elle... viennent d'arriver à une petite auberge de Honfleur.
Yola çıktığınızı daha yarım saat önce öğrendik.
Finalement, on nous a prévenues il y a une demi-heure.
Yarım saat önce burada çatal değnekle * kızımı bulmak isteyen bir adam vardı. Anlıyorsunuz, değil mi?
On vient de nous proposer de retrouver Amanda à l'aide d'une baguette magique.
Evet, yaklaşık yarım saat önce.
- ll y a 30 mn.
Hayır. Önce bi yarım saat daha çalışmam gerek.
- Non, j'ai du travail.
Yarım saat kadar önce buradaydı, eyerlerini aldı.
- Il est passé il y a une demi-heure...
Nick, adamımız yarım saat önce Udo'nun izini kaybetti.
Udo a semé l'homme qui le suivait.
Bana yarım saat kadar önce telefon etti.
Elle m'a téléphoné il y a une demi-heure.
Taksiye nerede binmiştiniz? Yarım saat kadar önce Hyde Park Corner'da.
Où aviez-vous pris ce taxi?
Yarım saat kadar önce ara sokakta karşıma çıkıp bana bıçak çekti.
Il y a environ une demi-heure. Il s'est rué sur moi, un couteau à la main.
Yarım saat önce, tam olarak 6 : 30'da
Une demi-heure avant, à environ 18 heures 30...
Yarım saat kadar önce kocam Andre Delambre'yi hidrolik pres makinesinde öldürdüm.
Il y a environ 30 mn, j'ai tué mon mari dans le hangar de la presse hydraulique.
Ancak yarım saat kadar önce Brisbane'e bizzat ulaşmaya çalıştım.
Mais impossible d'avoir Brisbane. J'essaye depuis une heure.
6 saat önce yarım matara suyla yola çıkıp 3 / 4'ü dolu olarak nasıl döndüğünü öğrenmek istiyorum.
Je vais vous donner autre chose! Comment faites-vous pour partir avec une gourde vide et revenir avec une gourde pleine?
Jocie dayanabildiği kadar bekledi. Yarım saat kadar önce yattı.
Jocie est restée debout aussi longtemps que possible.
yarım saat 69
yarım saat sonra 44
yarım saat içinde 16
yarım saat mi 17
önce 471
öncelikle 448
önceden 33
önceleri 26
önce sen 213
önce ben 89
yarım saat sonra 44
yarım saat içinde 16
yarım saat mi 17
önce 471
öncelikle 448
önceden 33
önceleri 26
önce sen 213
önce ben 89
önce ben sordum 18
önce para 23
önce ben geldim 22
önce siz 62
önce sen git 20
önce ben gördüm 23
önce bayanlar 26
yarım 17
yarım milyon 19
önce para 23
önce ben geldim 22
önce siz 62
önce sen git 20
önce ben gördüm 23
önce bayanlar 26
yarım 17
yarım milyon 19