Çok yakışıklı translate French
1,897 parallel translation
Çünkü bu takımın içinde çok yakışıklı görünüyorum, değil mi?
Parce que j'ai l'air si mignon dans ce smoking?
Çok yakışıklı görünüyorsun.
- Bonjour.
Bu yüzden ben de üniversite kantinine gittim ve çok yakışıklı bir çocuğun hemen karşısındaki masaya oturdum.
Je suis allée à la cafeteria de la fac, je me suis retrouvée en face d'un très beau garçon.
Bu sabah çok yakışıklı görünüyorsun.
Tu es très beau, ce matin.
Çok yakışıklı görünüyorsun.
Eh bien, vous semblez en forme?
Ahahah! Kyle, sen çok yakışıklısın ve her yönüyle mükemmelsin.
Kyle, tu es très beau et parfait sous toutes les coutures.
Evet, çok yakışıklıyım.
- Ouais, et je suis sexy!
Üniforma giyince çok yakışıklı ve çekici görünüyorsun.
Tu es si beau et élégant dans ton uniforme.
Baban çok yakışıklı ve çekici bir adam.
Ton père est si beau et élégant. Si élégant.
Gerçekten çok yakışıklı bir çocuksun.
Tu es vraiment un beau mec.
- Çok yakışıklı görünüyorsun.
tu es superbe.
- Çok yakışıklı, değil mi?
- Charmant garçon.
Çok yakışıklı biri ve sanırım başaracak.
Il est très séduisant. - Et je pense qu'il réussira. - C'est fantastique.
Kabul. Tim çok yakışıklı ama boş kafalı.
Il est pas mal, mais il a rien dans le crâne.
Çok yakışıklı değil mi?
- Il a vraiment l'air adorable.
- Çok yakışıklıymış.
- Il est sublime.
şöyle, çok yakışıklısın.
Toi aussi, tu l'es. Beau.
Çok yakışıklısın.
Tu es si beau.
Çok yakışıklısın... ... senin gibi biri sokakta uyumaz.
Tu es très beau, et les beaux garçons ne dorment pas dehors.
Çok yakışıklı.
Tu es très beau.
Bu gece çok yakışıklısın.
On s'est fait beau, ce soir.
Çok yakışıklısın Frank.
Parfait, Frank!
Bu tür riskleri almayı hep severdi ve baban da çok yakışıklıydı.
Elle suivait toujours ses instincts les plus fous. Et ton père était très bel homme.
Leon çok yakışıklı olduğunu söylüyor.
Leon dit qu'il est charmant.
Benim bir hatam yok. Sen özel görevde olunca, çok yakışıklı görünüyorsun.
- C'est pas de ma faute, t'es trop beau quand t'es en pleine action comme ça!
Sende beyazlar içinde çok yakışıklı görünüyorsun.
- et vous, le blanc vous va tres bien!
Fagan çok yakışıklı.
Fagan est très beau.
Evet, çok yakışıklı.
Oui, il est très séduisant.
Bay Tilney çok yakışıklı mıydı, Cathy?
Et ce M. Tilney était bel homme, Cathy?
Çok yakışıklı ve çok nazik, herşey olması gerektiği gibi.
Il était très bel homme, très gentil. Il avait tout pour plaire.
Şu haline bak. Çok yakışıklısın.
Regardez-moi ça, tu es magnifique.
Oh, wow, gerçekten çok yakışıklı olmalı.
Oh, il doit être vraiment beau.
Yani, aşırı derecede çekici ve, ve çok yakışıklı. Hatta böyle çok farklı bir çekiciliği var.
Bien qu'il soit extrêmement charmant et beau, il a ce petit air d'aventurier.
Çok yakışıklıydı.
Il est mignon.
Bekarsın ve çok yakışıklısın.
En parlant de romance...
Çok yakışıklısın!
Tu es trop génial!
Çok yakışıklı bir adamdı.
- Ah, vraiment un bel homme.
"Candace'i yaşça büyük yakışıklı bir adamla görüntüledim. Çok ciddi."
"Je viens juste de voir Candace avec un joli mec, plus vieux très sérieux."
Pekala. Ben çok önemli bir hizmet veriyorum ve yakışıklı kavalye olarak anıImak istiyorum.
Je vais cependant offrir un service très important... et vous pouvez dire que je serai un compagnon séduisant.
İIk gördüğümde, çok tatlı, yakışıklı bir çocuktu.
Lors de notre première rencontre, C'était un adorable et charmant petit garçon.
Çok da yakışıklıydı
C'était un bel homme
Yakışıklı Kral'ın, senin için çok özel planları var, dev.
Le roi charmant te réserve un traitement de faveur, ogre.
Bayanlar ve baylar! Çok Çok Uzaklardaki Ülke Tiyatrosu, Yakışıklı Prens ve ekibini gururla sunar "Her şeye rağmen, sonsuza dek mutlu yaşadılar."
Messires et gentes dames, la salle polyvalente charmant est fière de vous présenter...
Kendisi çok yakışıklı bir Rus'tu.
Il était russe,... très beau.
Çok fenasın, adam yakışıklıydı.
Il était mignon.
Çok yakışıklıydı.
Un très bel homme.
- Howard da çok yakışıklı çıkmış.
Ce qu'il est beau!
- Çok da yakışıklı.
- Et beau en plus.
Çok da yakışıklısın!
Comme tu es beau!
Yani, o akıllı, yakışıklı ve çok güzel öpüşüyor.
Généralement parce que je suis défoncée. Tu ne lui donnes pas envie d'être lui même.
Tüm bildiğim, başarılı... çok bilgili ve yakışıklı olduğu
Bah, tout ce que je sais, c'est qu'il est brillant... cultivé et très beau.
çok yakışıklısın 42
çok yakışıklıydı 16
yakışıklı 269
yakışıklısın 18
yakışıklı mı 42
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklıydı 16
yakışıklı 269
yakışıklısın 18
yakışıklı mı 42
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yorgunsun 23
çok yavaş 62
çok yardımcı oldunuz 75
çok yeteneklisin 36
çok yorucu 19
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yorgunsun 23
çok yavaş 62
çok yardımcı oldunuz 75
çok yeteneklisin 36
çok yorucu 19