Çok yüksek translate French
2,589 parallel translation
Çok yüksek sesle konuşuyorsun.
Vous parlez très fort.
Çok yüksek.
Ça gueule...
Dediğim gibi o kapasitesi çok yüksek bir insan ve gerektiğinde olması gerektiği gibi rollerini ayırabiliyordu.
Comme je l'ai dit, elle est très compétente et elle sait être impartiale quand il le faut.
Dediğim gibi çok yüksek kapasiteli bir kadın.
Comme je l'ai dit, c'est une femme très compétente.
Malı alamazsak şayet, bunu yapma olasılığı çok yüksek.
Plutôt élevées à moins qu'on accélère le jeu.
İstemediğini biliyorum ama standartları çok yüksek tutuyorsun.
Je sais, tu fais jamais ça, mais tu places la barre très haut.
Standartların çok yüksek. Öyle olmalılarda.
Tu places la barre très haut, et tu as raison.
Ameliyatla kurtulma şansınız çok yüksek.
Si on opère, vous vous en sortirez bien.
Kadının beklentileri çok yüksek. 300.000 dolara inmesini sağlamalıyız.
Ses demandes sont exagérées.
Bu bedeli çok ama çok yüksek bir kriz.
C'est vraiment une crise extrêmement coûteuse.
Sizce bu sektördeki yüksek.- - Çok yüksek ikramiyeler olması adil mi?
Pensez-vous que dans ce secteur, les très hautes rémunérations sont justifiées?
Bence kullandığınız o "çok yüksek" ifadesi daha dikkatli, daha özenli kullanılmalı.
Je serais prudent. Je réfuterais le terme "très hautes". Tout est relatif.
Bankaların likiditesi çok yüksek. İzlanda kuronunun değer kaybetmesiyle para kazandılar.
Ces banques ont de fortes liquidités, elles ont même spéculé sur la chute de leur devise.
Üstelik bu adamların çok yüksek bir sermayesi var.
Trop de choses. En plus, ils ont plein de fric.
Sonra bir gün, bunlara üzülüp sızlandığımı fark ettim. Neymiş, primim çok yüksek değilmiş, üç yıl yerine iki yıl teklif etmişler.
Et un jour, je me suis retrouvé frustré parce que ma prime de signature n'était pas assez haute, ou parce qu'ils ne m'avaient donné que deux ans au lieu de trois.
Çok yüksek ücret alıyorum.
Je suis très bien payé.
Bu sanat okulunda iyi bir eğitim alma şansı çok yüksek.
Et un pourcentage élévé de diplômés est reçu aux beaux-arts.
Buna doğrudan ortak olamam Will çok yüksek bir mevkiye sahibim ama yardımcı olabilirim.
Je ne participerai pas directement, Will... J'ai un rang trop élevé, mais je peux aider.
Beklentilerim çok yüksek değildi.
Mes attentes étaient réalistes.
Çok yüksek.
- C'est extrêmement haut.
Kabul edelim ki, Tanya saat başına aldığın ücret çok yüksek.
Je vais être directe. Le tarif horaire est trop élevé.
Hayır, dövüş sporlarıyla hiç ilgilenmedim ama çok yüksek sesle bağırabilirim.
Non, je n'ai jamais suivi de cours d'arts martiaux, mais je crie très fort.
Bu durumda çok yüksek sandığı zekasının bir iki çentik altında olmakla beraber bu suçu bir çeşit derin kişisel kinini ifade etmek için işliyor.
Donc un peu moins malin qu'il ou elle veut nous le faire croire. Il ou elle utilise ce crime pour exprimer une profonde rancoeur personnelle.
Hala çok yüksek.
Ça reste énorme.
Bu kanıt kurbanın çok yüksek bir I.Q'ya sahip olduğunun kanıtı olabilir.
C'est peut-être la preuve d'un QI très élevé.
Beklentiler çok yüksek olabilir.
Bien sûr, l'attente peut être délicieuse.
Kefalet önermemiz için çok yüksek bir bedel.
Nous demandons une caution élevée. * *
Çizgi romanının reytingleri çok yüksek.
- Le classement de ta BD est vraiment en hausse.
Tansiyonun çok yüksek. Kalp değerlerin de çok yüksek. Böbreklerinde büyüme var.
Ta pression artérielle est très élevée.... et un peu de stress cardiaque.
Tavan çok yüksek, ondan olabilir.
Les plafonds sont hauts.
Yani, bu tren çok yüksek nüfusu olan bölgeler arasındaki yollardan geçecek.
Ce train va traverser des zones très peuplées.
Fiyatlar çok yüksek.
Ils coûtent beaucoup trop cher.
- İstemiyorum çok yüksek!
- C'est trop haut! Non! - Je vois.
- Sebastian bu onun için çok yüksek.
- Sebastian, c'est trop haut.
Yüksek hızda süren bir takipten ziyade... hiç hızı olmayan bir takip.... çok daha tehlikelidir.
Même si une poursuite à haute vitesse est toujours dangereuse... il n'y a rien de plus traître qu'une poursuite sans vitesse.
İzlanda istikrarlı bir demokrasisi olan yüksek bir yaşam standardına sahip ve yakın zamana kadar çok az işsizlik oranı ve borcu olan bir ülkeydi.
L'Islande est une démocratie stable avec un niveau de vie élevé, et hier encore, un chômage et une dette publique extrêmement bas.
KALDIRAÇ ORANI Bankalar ne kadar çok mevduat toplarsa kaldıraçları yüksek olur.
Plus une banque emprunte, plus son levier est élevé.
Yüksek kalite, çok kanallı, stüdyoda kaydedilir, karıştırılır ve hazırlanır.
C'est du numérique, multi-canal, enregistré en studio, mixé et amélioré.
Değerinden çok daha yüksek bir meblağ karşılığında.
Pour beaucoup plus que ce qu'il vaut.
Benim tam zıttım birine aşık olmam çok daha yüksek bir olasılık.
J'ai plus de chances de tomber amoureux de quelqu'un qui est mon complet opposé.
Yüksek eğitim seviyesi belli tipte insanların ilgisini çeker şişme bebeklerin, züppelerin ve çok bilmişlerin.
Enfants gâtés, communistes, et singes savants.
Henüz duydun mu bilmiyorum ama bir çok medeniyet birkaç yıl önce yüksek çözünürlüklü yayına geçti.
Tu dois l'ignorer, mais le monde civilisé est passé à la HD depuis des années.
nöroşirurji ameliyatı yapma olasılığı pek çok yere göre daha yüksek.
Les chances d'avoir à opérer sont élevées.
B almak çok zekice... Şüphe uyandırmayacak kadar düşük fakat daha önceki notlarını garip göstermeyecek kadar yüksek.
C'est ingénieux de se contenter d'un "B"... pas assez haut pour attirer l'attention, pas trop bas pour éviter un écart flagrant avec les anciennes notes.
Amma yaygara kopardın, JJ! Bu, temelde Kepler yasalarından türeyen yüksek lisans seviyesindeki Newton mekaniğinden çok farklı değil.
Gros malin, ce n'est rien comparé à de la mécanique Newtonienne, qui est juste un dérivé des lois de Kepler.
Ben en yüksek puanı alırım, Henry de sadece sınavı geçmekle yetinir. Çok adilce.
Pour moi, mention très bien, Henry, la moyenne.
Çok yüksek değil.
Il y a une compression,
Ayrıca çok da yüksek!
Et on est très haut.
Merkezi İstihbarat Merkezi çok kuvvetli bir ahlak anlayışına sahip olmakla beraber yüksek profesyonel standartlarla işlerini yürütür.
La CIA est très attachée à son code moral et à sa rigueur professionnelle.
Teşekkür ederim, ama ben daha çok şöyle düşünüyordum... Eğitim almak, yüksek lisansımı yapmak, okula geri dönmek.
Merci, mais je penchais plus vers la pédagogie, faire un master, reprendre mes études.
Bobinler havaya yüksek frekansta elektrik yayılımı yapıyor iletimde oluşan kıvılcımlar gerçek anlamda havada uçuşan ses dalgaları yaratıyor ki bu çok inekçe!
Les bobines ont une fréquence tellement élevée que les étincelles créent des ondes sonores en se déplaçant. Je suis une vraie tronche.
yüksek 42
yükseklik 26
yüksek sesle 95
yüksek sesle söyle 19
yüksek sesle konuş 43
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
yükseklik 26
yüksek sesle 95
yüksek sesle söyle 19
yüksek sesle konuş 43
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yavaş 62
çok yorgunsun 23
çok yardımcı oldunuz 75
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yavaş 62
çok yorgunsun 23
çok yardımcı oldunuz 75