Çok yakın translate French
6,766 parallel translation
Çok yakın. Düşündüğünden de yakın.
Tu ne crois pas si bien dire.
Ve bu gitgide zor ve garip ve anlarsın ya rahatsız ve karışık olacak ama bir çaresine bakacağız ve çok yakında yapmalıyız... Çünkü bu dışarı çıktığında en azından n'aptığımızı biliyor gibi davranmalıyız.
Et ça va être difficile et bizarre, et pénible et compliqué, mais il va falloir qu'on s'y fasse, et vite, parce que quand elle va arriver, il faudra au moins qu'on fasse semblant de savoir ce qu'on fait.
Aynen. Çünkü biz çok yakınız.
Oui.
Soyisminiz korkunç bir şekilde "yodel" e çok yakın.
Votre nom se rapproche dangereusement de jodler.
- Patlama bölgesinin çok yakınında olduğunu mu söylüyorsunuz?
- Vous disiez qu'il était proche de l'explosion?
Dennis ile aramızdaki ilişki aynı aileden sayılacak kadar çok ama çok yakın olmakla kalmıyor.
Mon meilleur ami? Eh bien, Dennis et moi ne sommes pas simplement super, super proches, au point d'être presque d'être de la famille, mais je suis aussi son parrain aux Alcooliques Anonymes.
- Vardık sayılır. Mutluluk çok ama çok hem de çok yakın.
Le bonheur est très, très, très près.
Çok yakın, bu akşam evime yemeğe geliyor.
Tellement rapprochés qu'il vient dîner chez moi ce soir.
Margaux çok yakın bir arkadaşımdır.
Margaux est une amie très proche.
Son zamanlarda çok yakın gözüküyorsunuz.
Vous deux semblez assez proche dernièrement.
Beş market buldum, ikisi size çok yakın.
J'ai trouvé cinq magasins, deux sont assez près de chez vous.
Yüzüme çok yakınsın şu an.
T'es vraiment proche de mon visage là.
Çünkü bu sabah onu siktiğimde sana çok yakın hissettim Ray.
En la baisant ce matin, je me suis senti proche de vous.
Onunla çok yakın olmamasına rağmen oldukça kederliydi.
Il était particulièrement effondré de ne pas avoir été plus proche d'elle.
Uyanırsın ya da uyandığını sanırsın,... ve karanlıkta biri vardır, çok yakınında veya sen öyle sanırsın.
Tu te réveilles, ou crois le faire, et il y a quelqu'un dans le noir, quelqu'un de proche, ou tu penses qu'il pourrait y avoir quelqu'un.
Çok yakın oluyor bu.
C'est trop intime.
Çok yakın ilgi gösterirler.
Ils font très attention.
Kamış tarlalarınıza çok yakın ama.
Mais près de vos champs de canne.
Foster'ın bağlantılarından birinin bu iş üzerinde olduğunu düşünüyoruz ve bu olay çok yakında gerçekleşecek.
On pense qu'un des contacts de Foster est ici pour cela et c'est imminent.
Çok yakında avukatınla konuşacaksın.
Vous parlerez à votre avocat assez tôt.
Terörle müzadele uzmanlarımız Nijerya Hükümeti'yle çok yakın çalışıyorlar ve çalışmaya devam edecekler.
Nos experts anti terroristes travaille de près avec le gouvernement nigérien, et continueront ainsi.
Pulitzer ödülüne çok yakınım.
Je tiens un Pulitzer.
Üvey kızınızla çok yakın olmadığınızı biliyorum ama,... başınız sağolsun.
Je sais que votre belle-fille et vous n'étiez pas très proches, mais Je suis tellement désolé pour ta perte.
Aferin Ryu, çok yakınsın.
Bien Ryu, tu es proche.
Çok yakın dostluk ilişkileri kurar ve sıkıntı olduğunda kaçıp gider.
Il établit constamment des relations intimes, et fuit dès qu'il y a des conséquences.
Seni çok yakın zamanda göreceğim kızım.
Je te reverrai bientôt, ma fille.
Biliyorum birbirinize çok yakınsınız ama onun yakın geçmişinden çokça şüphe çeken bazı şeyler var.
Je sais que vous êtes proches, mais il y a quelque chose de son passé récent qui paraît plutôt suspect.
Çünkü bu sabah onu siktiğimde, seni çok yakınımda hissettim Ray.
Quand je l'ai baisée ce matin, je me sentais très proche de toi, Ray.
Eğer Seraphim, rotasından burada sapmışsa... Diğer bir istasyonun çok yakınından geçmiştir.
Si le Seraphim a dévié de son cap vers ici, il serait passé près d'une autre station.
Ve aklında bulunsun, kariyerini sonlandırmaya çok yakınım.
Et gardez à l'esprit que je suis tout proche de mettre fin à votre carrière.
Çok yakın değil mi?
C'est trop tôt pour ça?
- Aman Allahım, çok yakın.
- Oh, mon Dieu, c'est proche.
- Ya da çok yakın.
- Ou presque.
Bana yakın birisi tarafından, Çaresizce para derdine düşmüş, Onu benden pek çok kez istemiş biri.
Quelqu'un qui m'est proche, qui a désespérément besoin d'argent et qui m'a en grippe depuis longtemps.
Çok ani olduğunu ve yakında hayatınızı cehenneme çevireceğimi biliyorum ama doğurana kadar çalışacağım.
Je sais que c'est soudain et tôt, et je sais que ça fait de votre vie un enfer, mais je vais travailler jusqu'à ce que je ne le puisse plus.
Çok içtim, kamyonetini hurdaya çevirdim. Seni en yakın arkadaşınla aldattım.
Je buvais trop, j'ai ruiné ton camion, je t'ai trompé avec ta meilleure amie.
Merle "hayır" deyince de sandalyeyi çekiyor ve çok daha genç ve çok daha yakışıklı bir adamın yanına oturuyor.
Il dit, "Non", et elle prend la chaise et va s'asseoir près d'un homme plus jeune, et qui a meilleure allure.
Çok yakışıklısın.
Tu es bel homme.
Yakın zamana kadar birlikte çok zaman geçirmemiştik.
- Rien. Nous n'avions jamais passé beaucoup de temps ensemble jusqu'à récemment.
Çok şen hissediyorum, ve umarım... Yakın bir yer bulabilirim. Bilmiyorum işte, şey...
Je me sens d'humeur en fête, et j'espérais trouver un endroit pas loin où prendre un... juste un... cocktail festif.
Çok yakın durumdayız.
On est si proche.
LEM'in ayakları Ay'ın yüzeyine sadece 5 santim kadar girdi. Öyle olsa da Ay'ın yüzeyine yakından bakınca çok ince daneli görünüyor.
Les pieds LEM sont seulement enfoncés dans la surface d'environ trois ou quatre centimètres, même si la surface semble être composée de grains très très fins, vue de près
Annesini yitirmesi, yakın bir dostum olan babası için de kendisi için de çok zordu.
La perte de sa mère, une amie proche... fût dur pour lui et son père.
İçi öfke dolu. Ona en yakın olan kişilerin bundan çok etkilenmeleri de çok doğal.
Il ressent de la colère Et il est naturel que les proches en souffrent.
Çok yakışıklısın yakışıklı.
T'es très beau, beau gosse.
Çok yakınız.
On est proches.
- Bu tablo koleksiyonuma çok yakışır
Hum, cette peinture serait un atout à n'importe quelle collection.
Güzel anılar.. insanın canını en çok onlar yakıyor.
Les bons souvenirs, ce sont eux qui blessent le plus.
Çok kısa bir süre içinde, makyaj aynası olarak en yakınınızdaki çay kaşığını kullanıyor olacaksınız ya da kravatınızdaki kırışıklığı düzeltmede.
Avant que vous le remarquiez, vous utiliserez la cuillère à café la plus proche comme miroir de maquillage, ou pour ajuster le nœud de votre cravate.
Adliyede çalıştığım için çok şanslıyım ve okyanusa da gayet yakın yaşıyorum bu yüzden ne kadar ara o kadar iyi.
Heureusement pour moi, je travaille dans un tribunal et je vis prêt de l'océan, alors plus c'est "parloir", mieux c'est.
- Sheldon, çok yakışıklısın.
Sheldon, tu es si élégant. Merci.
çok yakında 217
çok yakınız 26
çok yakındık 20
çok yakındı 49
yakın 111
yakında 470
yakında görüşürüz 149
yakından 16
yakınlarda 19
yakında bitecek 16
çok yakınız 26
çok yakındık 20
çok yakındı 49
yakın 111
yakında 470
yakında görüşürüz 149
yakından 16
yakınlarda 19
yakında bitecek 16
yakın onu 19
yakın zamanda 23
yakına gel 23
yakında burada olur 18
yakında öğrenirsin 19
yakında mı 21
yakınlaş 16
yakında hava kararacak 20
yakında öğreniriz 28
yakında ölecek 18
yakın zamanda 23
yakına gel 23
yakında burada olur 18
yakında öğrenirsin 19
yakında mı 21
yakınlaş 16
yakında hava kararacak 20
yakında öğreniriz 28
yakında ölecek 18
yakından bak 36
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53