Önemli değil mi translate French
1,162 parallel translation
Ve bu önemli değil mi?
Parce que ça, ce n'est pas important?
- İlk defa bir Dabo kızıyla çıktın ve önemli değil mi diyorsun? - O kadar da önemli bir şey değildi.
- Pas de quoi en faire un plat.
- Sence fakirliği önemli değil mi?
- Sa pauvreté ne te dérange pas?
Önemli değil mi?
Rien du tout?
Bu, kazançtan daha önemli değil mi?
Ce n'est pas ça qui compte?
Görünüş önemli değil mi?
"Physique sans importance"!
Bu beni cezalandırmaktan daha önemli değil mi?
N'est-ce pas plus important que de vouloir me punir?
- Nasıl göründükleri önemli değil mi?
Sensible. Et quoi, leur apparence ne compte pas?
O kadar önemli değil mi?
Pas un drame?
Nottaki en önemli nokta belirsiz olması, değil mi?
Le but de cette lettre reste obscur.
Önemli olan dini tören, değil mi anne?
L'important, c'est le sacrement. Hein, mon amour?
Böyle ufak detayların bu kadar önemli olması inanılmaz, değil mi?
Incroyable comme ces petits détails prennent tant d'importance. Pas vrai?
Sence de önemli bir bilgi değil mi bu?
C'est quand même une information de premier plan, non?
Başçavuşlar önemli insanlardır, değil mi?
Les sergent-majeurs sont des gens importants
- Önemli olan kazanmak değil mi, Gordo?
II faut gagner, n'est-ce pas?
Yer altı dünyasında önemli biri olduğunu biliyorsun değil mi?
Vous savez qu'il est un grand de la pègre?
Batı Amerikan sanatını içeren önemli bir koleksiyonu var. - Öyle değil mi, Bobby?
Il a une importante collection... d'objets d'art de l'ouest américain.
Arkadaşlarımın olması önemli değil, değil mi?
vous n'avez pas d'objection à cela, non?
Kocalar ve çocuklar en önemli şeylerdir, değil mi?
Un mari et des enfants, rien ne compte davantage, pour nous.
Kitap. Senin için önemli olan bu değil mi?
Enfin, mais c'est tout ce qui compte pour toi, hein?
O kadar önemli ki kulağı olan herkes..... her ayrıntısını dinlemeli, değil mi?
Important au point que quelqu'un se trouvant à portée de voix... devrait écouter notre conversation dans ses moindres détails?
Ne yaptı, hakimle mi düzüştü? - Önemli değil, efendim.
Elle s'est tapée le juge?
Önemli bir nokta, Dedektif, değil mi?
Bien, inspecteur. D'accord?
Evlat, bana önemli birşeyler söyleyeceksen şimdi tam zamanı, öyle değil mi?
Mon fils, si tu es venu ici, c'est certainement que tu as des choses importantes à discuter avec moi.
Kardasya'nın en önemli sivil liderlerinden birinin kısa süre önce bu senaryoya dahil olması ilginç değil mi?
Ne trouvez-vous pas intéressant que l'un de nos politiques les plus en vue soit tout récemment entré dans le scénario?
Ve Gul Dukat bu soruşturmanın en önemli tanıklarından biri değil mi?
Et Gul Dukat n'est-il pas un témoin clé dans cette affaire?
Kontrol senin için önemli, değil mi?
C'est important pour vous, le contrôle?
Ama Billy lanet kafamı havaya uçurduktan sonra... Şimdi önemli olmayacak, değil mi?
Quand il m'aura troué la gueule, ce que tu fais, je m'en foutrai.
Ne yani o önemli biri değil mi?
Tu ne vas pas te plaindre.
Aile geçmişiniz sizin için çok önemli, değil mi?
La famille compte beaucoup pour vous. Pardon?
Bu görüşmeler senin için çok önemli, değil mi?
Ces pourparlers sont importants pour vous.
Ama sence de zamanımızı.. .. ve özel anları bu kadar önemli kılan bu değil mi?
Tu crois pas que c'est ce qui rend... nos moments ensemble si importants?
Bu adamın partide önemli bir yeri olduğunun farkında değil mi?
Sait-il que le suspect est un membre respectable du parti communiste?
O, senin için çok önemli, değil mi?
Tu l'aimes beaucoup, n'est-ce pas?
Herkes hata yapar ve birbirinden farklıdır ama... önemli değil, biz de insanız, değil mi?
Nous faisons des erreurs, nous avons nos différences, mais c'est normal. Nous sommes des êtres humains.
Onun gözünde her detay çok önemli, değil mi, tatlım?
Rien n'est assez petit pour échapper à sa critique, n'est-ce pas, ma chérie?
Ayinden daha önemli değildir, değil mi Peder?
Pas plus important que dire la Messe, mon Père?
Yani, önemli olan da bu, değil mi?
C'est de ça qu'il s'agit, non? Ross?
Zavallı maymun daha önemli, değil mi?
Seul le pauvre singe compte!
Ailem beni seviyordu ve tek önemli olan da buydu. Öyle değil mi?
Mes parents m'aimaient, c'était tout ce qui comptait.
- Önemli olan da bu, öyle değil mi? - Evet.
C'est tout ce qui compte, non?
- Önemli bir şey değil. - Parti verdin mi? - Hayır.
- Tu as fait une fête?
Yani bu hayatımızda oldukça önemli bir gelişme, öyle değil mi?
C'est une étape importante.
Rachmaninoff 3, böyle demek kötü sayılmaz değil mi? Çünkü, o çok önemli biri.
" Cher M. Parkes.
Bu benim kağıt işlerimden daha önemli değil mi?
Pendant qu'on discute, il y a des gens qui crèvent!
Kişilik... Önemli olan bu değil mi?
La personnalité, c'est ça qui compte, non?
Bu iridyum iyonları önemli mi? Cilt tabakasında, geçici bir dielektrik etkisine neden oluyor, ve biyojenik enerjiyi etkisiz hale getiriyor... çok fazla değil, ama Kaptan'ın değişen biyo-kimyası bir savunma etkisiydi.
Lls ont affecté les couches de l'épiderme permettant à la biochimie modifiée du capitaine de constituer une défense.
Senin için çok önemli, değil mi?
C'est important pour vous?
Bu çok önemli ve sencede güvenebileceğimiz birinin yapması iyi değil mi?
C'est très important, je pense qu'il vaut mieux que ce soit toi qui t'en occupes.
Önemli değil, değil mi?
C'est pas grave, je suis cool!
Asıl önemli olan bu, değil mi?
C'est là où le bât blesse.
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
önemli degil 25
önemli değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33