Ama bu doğru translate Portuguese
2,159 parallel translation
.. Mike arabayı kendisinin kullandığını söylemişti ama bu doğru değildi.
O Mike disse-lhes que estava a conduzir, mas era mentira.
Bunu sana neden söylediğimi bilmiyorum ama bu doğru.
Não sei porque te estou a dizer isto, mas é verdade!
Aileler çocuklarına büyüdüklerinde ne isterlerse o olabileceklerini söylüyorlar. Ama bu doğru değil. Bu herkes için geçerli değil.
Os pais dizem aos filhos que podem ser o que quiserem quando crescerem, mas não é verdade, pelo menos, não para toda a gente.
Ama bu doğru. Ya burnuna yumruğumu indirsen?
E o meu punho na tua cara, é a verdade?
Üzgünüm ama bu doğru.
Lamento dizer que isso seja verdade.
Ama bu doğru geliyor.
Apenas... parece-me acertado, sabes.
Ama bu doğru değildir.
Mas isso não é verdade.
Dedikodular şehri bile terk etmediğin yönündeydi, ama bu doğru olamaz çünkü, tamamen farklı biri gibi görünüyorsun.
Diz o rumor que nunca chegaste a sair da cidade, mas não pode ser verdade porque pareces um homem diferente.
- Ama bu doğru değil.
- Mas não é verdade.
Benim bir çeşit polis olduğuma inanıyorsunuz, ama bu doğru değil.
Vou já esclarecê-la. Pensam que sou um polícia. Não é verdade.
Ama bu doğru değil.
Mas não é a resposta certa.
Utanıyordum, ama bu doğru değildi.
Bem, eu tinha, mas não estava certo.
Çünkü benim için o kadar da atlatılması güç değildin. Üzgünüm ama bu doğru. Olanların üzerinde düşündükçe,
E com "pequena coisa", refiro-me a um novo edifício colossal.
Tabii, doğru. Her şey insanların kafasında sürdürür varlığını. Ama sen de bu zamana dek uçurabileceğin kadar güzel bir kafa bulamadın sanırım?
As únicas coisas que existem estão na mente das pessoas e nunca haveis encontrado uma cabeça tão bela que não a pudésseis fazer voar.
Ama sizi temin ederim Ekselansları, bu doğru değil.
Mas posso assegurar-vos que não é verdade.
Bak, biliyorum hepimiz Angel ile olmalıyız, ama bu adamları izleyeceksek odaklanmamız gerekli. Doğru.
Olha, sei que todos queremos estar com a Angell, mas temos que ficar concentrados se quisermos encontrar esses tipos.
Bu doğru ama bir projede bağımız olsun diye Dr. Hodgins'i memnun etmek istemiştim.
Isso é verdade. Mas decidi fazer a vontade ao Dr. Hodgins, para nos podermos ligar a um projecto.
Ama bu tercümenin doğru olduğundan eminsiniz.
Mas tem a certeza que esta tradução está correcta?
Ama bu doğru olsaydı, kanıtları olması gerekmez miydi?
Se isso é verdade, não haveria provas? Talvez haja.
Onu sevdiğim doğru ama, Bu bir evlat sevgisi değil.
No fundo amo-a, mas não é o amor de um filho.
Bu doğru tatlım ama...
- Isso é verdade, querida, mas...
Bu doğru ama seksi bir eziksin.
É verdade, mas é uma croma sensual.
Michael, bu işin senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum ama doğru hissetmiyorsan, bulaşmayacağına söz ver.
Michael, eu sei que esse trabalho é muito importante para ti... mas se isto não te parecer correcto, promete-me que te vens embora.
Ama emin ol, bu doğru değil.
Mas posso assegurar-lhe que não é verdade.
Ama bu balıkçılar doğru olanı yapıyor olabilir.
Mas os pescadores podem ter alguma razão.
Güney Pasifikte hayat her zaman riskli olmuştur ama doğru dengeyi ile insanlar ve hayvanların her ikiside bu büyük adalar okyanusunda gelişme devam edecek
A vida sempre foi precária no Pacífico Sul, mas, com equilíbrio adequado, humanos e animais prosperarão neste grande oceano de ilhas...
Bu doğru olabilir ama seninde yardımına ihtiyacımız var.
Em teoria, tudo bem, mas dava-nos jeito ter toda a ajuda possível.
Yardım etmeye gider, ama sırf doğru şey bu olduğu için değil, aynı zamanda, affetmesini istemek için en iyi yolun bu olacağını düşündüğünden.
Ela vai em seu auxílio, não só por ser a coisa certa a fazer, mas também porque era a única forma de que ela se lembrava... para pedir perdão.
Çoğu kaya tırmanış kazalarının yapay duvarlarda olduğu doğru,... ama gerçek kayalıkların yanında bu hiç kalır.
É verdade que a maior parte dos acidentes dão-se em paredes de alpinismo artificiais, só que não vou poder escalar montanhas verdadeiras tão depressa.
Evet, bu doğru. Ama ağırlık merkezim daha aşağıda.
Sim, é verdade, mas eu tenho o centro de gravidade mais baixo.
Bu doğru ama.
É verdade.
Bak yaptığım bencilce değil demiyorum ama benim için doğru olan bu Emily içinde en iyisi bu olacaktır.
Não estou a dizer que não é egoísta. Mas o melhor para mim também é o melhor para a Emily.
Ama benim için en doğru şey bu.
Mas, para mim, é o melhor.
Doğru ama birileri bu olasılığı yükseltmeye çalışmış.
Não, mas alguém estava a tentar aumentar as suas hipóteses, se caísse.
Ama bu sana doğru geliyor mu? Divya...
Mas sentes-te bem com isso?
Tamam, ama bu arada teorinizin doğru olduğunu varsayarsak bir merminin su altındayken camı delip birini öldürmesi mümkün mü?
Certo, mas, entretanto, assumindo que a vossa teoria está certa, é possível que uma bala disparada debaixo de água, atravesse vidro, e mate alguém?
Ama seni dinden çıkarmaya yetecek kadar vaktim yok. Bu yüzden sana doğru şeyi yapmana izin verecek teknik detayı söylüyorum.
Não tenho tempo de fazê-la deixar sua religião, então estou dando uma questão técnica que justificará fazer a coisa certa.
Doğru, ama davetini uzatmama sebebin bu değil.
É verdade, mas não foi por isso que não prolongaste o convite.
Ama bence doğru olan bu değil.
Só estou a dizer que temos razão em ir embora.
Ama eğer bu... artık doğru değilse...
Mas... isso já não é mais verdade...
Doğru. Ama bu sadece tetikleyecek bir şeyler olduğu zamanlarda gerçekleşiyor. Kendinizi çıplak görmeniz gibi ya da şu doğa kanalındaki belgeseli izlediğinizdeki gibi.
É verdade, mas é sempre desencadeado por alguma coisa, como quando você se vê nu, ou quando vê um documentário no Canal da Natureza.
Gerçi bu söylediklerim doğru ama dürüst olmak gerekirse senden hoşlanmıyorum.
Apesar de todas estas coisas serem verdade, o facto é que simplesmente... Não gosto de si.
Doğru ama ayrıca benim öldüğümü düşünüyor bu da benim yararıma.
Ele pensa que estou morto, o que vai dar-me vantagem.
Bana soramazsın ve ben de sana söyleyemem, ama... bu söylediklerim yüzünden düşündüğünün doğru olduğunu sonucuna varma.
Não me podes perguntar e eu não te posso responder, mas não concluas que é o que pensas do que te vou dizer.
Tamam, bu doğru, ama bunu yanlış yapıyorsun!
Está bem, aí apanhaste-me, mas estás errado em relação a isto!
baba, sakin ol, bu bulasici degil. Hans bak, genc bir insan olarak, bunu bir denemek lazim, ama bu sekilde olmamak lazim... bir dogru yol burada...
Hans, olha, como um jovem, tu sabes... algumas pessoas têm que testar algumas coisas, mas tu necessitas de ser tão... tão unidireccional...
Torununla vakit geçirmek istemen iyi bir şey ama bu işin doğru yolu bu mu?
É óptimo quereres passar tempo com a tua neta, mas assim?
Cinayet silahı 22'lik. Bu konuda yalan söylüyor ama yangın mevzusunda doğru.
Pois, está a mentir sobre isso mas não sobre o incêndio.
George, Doyle Murpy'yle rehabilitasyondaydı. Bu doğru. Ama sadece bu kadar.
O George esteve em reabilitação com o Doyle Murphy, sim, mas apenas isso.
Bu doğru, ama bir şeyler saklıyorsunuz.
Isso é verdade. Mas está a esconder alguma coisa.
Oh, hadi ama bu ağaca doğru şarkı söylerken kendimi gülünç hissediyorum.
Oh, vá lá. Sinto-me ridículo a cantar isto para esta árvore.
ama bu doğru değil 56
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17