Ama bu doğru değil translate Portuguese
555 parallel translation
Ama bu doğru değil.
- Mas isso não está certo.
Ama bu doğru değil. Tam senin yerinde oturuyordu.
- Mas ela estava sentada onde você está.
Ama bu doğru değil, biliyorsun.
Isto não está certo e sabes disso.
Ama bu doğru değil!
Mas não é verdade!
ama bu doğru değil.
Mas não é verdade.
- Ama bu doğru değil.
- Mas isso não é verdade.
Böyle doğduğuma, elimden bir şey gelmeyeceğine... inanmaya çalıştım, ama bu doğru değil.
Tentei acreditar que já tinha nascido assim... e que nada podia fazer para o evitar, mas não é verdade.
Bana boşandığını söylemişti, ama bu doğru değil.
Ele disse que era divorciado, mas não é verdade.
Micah, sana kendi yolunu bulman için izin verdim, ama bu doğru değil, sana söylüyorum...
Sempre permiti que seguisses o teu próprio caminho. Mas não assim. Digo-te...
Ama bu doğru değil!
Bem, isto não é verdade!
Ama bu doğru değil, çünkü aslında bunu kendisi için yapıyor.
Mas é um engano, porque realmente o faz por ele mesmo.
Ama bu doğru değil, Dave.
Mas isso não é verdade, Dave.
- Ama bu doğru değil.
- Mas não há verdade nisso!
- Ama bu doğru değil.
Mas isso não é verdade.
Onlarla işbirliği yaptığımı sanıyorlar ama bu doğru değil.
Eles pensam que estou... a trabalhar com eles, mas não estou.
Ama bu doğru değil.
Mas não é verdade!
Ama bu doğru değil mi?
Mas não é assim mesmo?
Delinin teki size merkeze indiler demiş ama bu doğru değil.
Um maluco qualquer disse que íamos expondo o núcleo, mas não foi isso.
Ama bu doğru değil.
Não é verdade.
- Ama bu doğru değil.
Estão apenas a torturá-lo.
- Ama bu doğru değil.
Mas não é verdade.
Ama bu doğru değil mi?
Mas não é verdade?
Ama bu doğru, değil mi?
Só que é verdade, não é?
ama bu üç adamı bir haziran öğleden sonrasında astığınız doğru değil mi?
Mas não é verdade que sumáriamente executou por enforcamento esses 3 homens... Estavam roubando o gado.
Ama sence bu doğru çözüm değil, öyle mi?
Mas tu não achas que seja a solução certa.
Doğru değil ama bu. Bu imkânsız.
Não é verdade, é impossível.
Tek başına! Bu hiç mantıklı değil, ama doğru olmalı.
É impensável, mas é mesmo verdade,
Doğru ama konumuz bu değil.
Verdade, mas irrelevante.
Ama bu senin meselen değil. Doğru.
- Mas não tem nada a ver com isso.
- Ama, bu doğru değil ki! - Farketmez!
- Mas não é verdade!
Roscoe dedi ki, ben hoşlanıyorum diye senin de benden hoşlanman şart değil ve bu doğru ama...
O Roscoe diz que só por eu gostar de si näo tem de gostar de mim, é verdade, mas...
Neyse, bu doğru değil ama.
Seja como for, näo está certo.
Pek önemsemedim. Ama onu sonra tekrar gördün. Bu doğru değil.
Você se despiu, numa loja... para experimentar um vestido, e lá estava ele no passeio.
Ama, biliyorsun Tanrım, ve ben de biliyorum ki bu doğru değil.
Mas, Senhor, você sabe e eu sei que isso não é verdade.
Bu doğru değil! Ve asla ama asla yabancılardan bir şey istemeyin.
E nunca devem, nunca... pedir a estranhos para lhes darem coisas.
Ama bu... Bu doğru değil!
Mas assim... não está certo.
Bak, Biliyorum bu popüler bir düşünce değil ama doğru olanı.
Vê... entendo que não é a opinião popular, mas é a verdade.
Ah, hepimiz yaşama doğru yarını düşünmeden yelken açmak isterdik, ama bu mümkün değil.
Oh, todo mundo gostaria de passar pela vida sem pensar no futuro, mas isso não pode ser assim.
Bu doğru değil, ama yine de teşekkürler.
Não é verdade, mas obrigado de todos os modos.
Evet, bu doğru, ama beni bundan alıkoyan şey, araba kazası olmadığı gibi, bebeğimin hatırası da değil.
Sim, está certo, mas não é o acidente de carro, nem mesmo a lembrança do bebé que me impede.
Bayanlar ve baylar, Oja'nın dedesini... bu hikayeyi gözünüzde canlandırmak için kullandık. Ama "canlandırmak" demek doğru mu? Demek istediğim, böyle bir hikayeyi... canlandırmak kolay iş değil.
Senhoras e senhores, usámos o avô de Oja para ajudar a dar verossimilhança à reencenação desta história, mas com uma história isto é difícil de acreditar, não é fácil!
Evet, ama bu tam doğru değil.
Isso não é exatamente verdade.
Hayır. Bu güzel. Ama doğru değil.
Isso é lindo, mas incorrecto.
Ama Eva, bu doğru değil. Baban ve ben birlikte çok mutluyduk.
Eu e o teu pai éramos muito felizes.
- Öyle konuşma! - Ama bu doğru! - Hayır, değil!
- É melhor ir vestir-me.
Ephemerol'ün yan etkilerinin görünmeyen etkiler olduğunu söylemiştim. Ama bu tam olarak doğru değil.
Eu disse que os efeitos colaterais do Efemerol eram invisíveis... mas isso não é totalmente verdade.
Keşke yaşlı doktorlardan daha fazla sayıda yaşlı general olduğunu söyleyebilseydim, ama korkarım ki bu doğru değil.
Gostava de poder dizer que há mais Generais velhos que médicos velhos, mas é mentira.
Bu diğer insanların söylediği, ama doğru değil.
É o que os outros dizem... mas não é verdade.
İstediğin zaman gidebilirsin ama bu doğru bir zaman değil.
Podes ir quando quiseres, mas não me parece que agora seja oportuno.
Doğru değil bu ama!
Näo era dele, pois näo?
Ama onları göremezsin değil mi? - Bu doğru.
- Mas não os vemos, certo?
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23