Ama bu önemli değil translate Portuguese
297 parallel translation
Benim için hala bir yabancısınız, ama bu önemli değil.
Ainda não o conheço bem, mas isso não importa.
Mükemmel olmaz belki, ama bu önemli değil, öyle değil mi?
Nós não vamos ser ricos, mas não importa.
Hayır, hazırlık okuluna gitmiş birine benzemiyorsun, ama bu önemli değil.
Não pareces de escola secundária, mas isso não é importante.
Generallerin toplandığı büyük bir bina ama bu önemli değil.
Um edifício grande com generais, mas isso agora não interessa.
İçinde hasta olan bir bina, ama bu önemli değil.
Um edifício grande com doentes, mas isso agora não interessa.
Güneş sistemindeki ateş topu, ama bu önemli değil.
É a bola de fogo do sistema solar, mas isso agora não interessa.
Balık tutan biriyle ilgili ama bu önemli değil.
É acerca dum homem que pesca um peixão, mas isso agora não interessa.
Sonra onu kaybettim. Ama bu önemli değil.
Mas, que diabo, isso não interessa.
Ama bu önemli değil.
Mas isso não interessa.
Ben de kendimi içkiye verdim, ama bu önemli değil.
Então deixei de beber, mas isso não é importante.
Yazar olmamın nedeni o adam. Ama bu önemli değil.
Bom, ele é a razão pela qual me tornei escritor, mas isso não é importante.
Ama bu önemli değil... çünkü geçmişe saplanıp kalırsan, her gün azar azar ölürsün.
Mas está bem. Se nos agarrarmos ao passado, morremos um pouco todos os dias.
Ama bu önemli değil. Çünkü seninle görüşeceğimi biliyorlar.
E não precisavam, já sabem que vinha ter contigo.
Ama bu önemli değil.
Que interessa?
Ama bu önemli değil, çünkü ben Homer Simpson'ım.
Mas não faz mal porque sou o Homer Simpson.
Söylediklerimin bir kelimesini bile anlamadığını biliyorum, ama bu önemli değil.
Eu sei que não entendes nada do que digo, mas não importa.
Ama bu hiç önemli değil.
Mas realmente não me importo.
Biliyorum bu kadar alçaldığım için beni suçlayacaksın, ama bu evliliği durdurduğum sürece ne düşündüğün hiç önemli değil.
Sei que te desagradarei por este estúpido comportmento, mas não sou importante. Não interessa o que me acontecer nem o que pensas de mim, se eu poder evitar o teu casamento com ele.
Bir şey kanıtlamak için başladım bu işe ama artık önemli değil.
Comecei para provar uma coisa, e agora já não é importante.
Bu gece uykusuz kalırsınız belki ama, önemli değil.
Esta noite dormiremos um pouco menos... mas o importante é encontrá-la.
Düzgün dönüyor gibi ama bu önemli şey değil.
Não ficou perfeito, mas não quer dizer nada.
Evet, ama bu o kadar önemli değil.
Sim, é. Mas não é muito importante.
Yazılar benzeşiyor ama bu çok önemli değil.
Há alguma semelhança entre a letra, mas isso pouco significa.
Ama şu anda bu önemli değil.
Mas isso não interessa.
Evet ama bu hiç önemli değil. Simone'yi kaderine terk edemem.
Conhecem uma outra maneira de não o abandonar ao destino dele?
Para hep ödenir ama önemli olan bu değil.
Dinheiro é o pagamento, mas não é o motivo.
Asi olmayı beceremem ama üç kişinin sorunları bu çılgın dünyada pek önemli değil.
Não sou do tipo nobre, mas os problemas de três pessoas... nada valem na loucura deste mundo
Gözlerinin göremedikleri şeyler onlar için önemli değil. Ama Maureen, bu zamanda ilgili birileri olmalı.
Não se preocupam em olhar além do que vêem com os olhos, mas, Maureen, tem que haver alguém naquele tempo que se importe.
Ama basit bir üşütme bu, önemli değil.
Mas é um resfriado, nada mais.
Korkunç hissediyor ama yaşayacak. Uzun vadede önemli olan bu değil mi?
Quer dizer, sente-se muito mal, mas cura-se. isso é que conta, certo?
Pek belirgin değil ama en önemli nokta bu.
E assim chegamos ao último punto de interesse. Existe uma deformidade externa.
Ben birçok dehşetengiz savaşın muharibiyim... ama hiç bir savaş bundan daha önemli değil... ve bu son savaşı kazanmak niyetindeyim.
Eu sou um veterano de muitas batalhas terríveis. Mas nenhuma é mais importante que esta, e eu pretendo vencer esta última batalha.
Gerçek bir sihirbaz için önemli bir iş değil ama maalesef benim işim bu.
Não é um grande trabalho para um mago verdadeiro, mas já tive pior.
Henüz değil, daha birşey yok. Ama bu gece önemli birşeyler olabileceğini duydum. Ve ben bilmen gerekir diye düşündüm.
Ainda não, ainda falta muita coisa, mas ouvi uma coisa esta noite que acho que é importante, e achei que devia saber.
Ama sonuçta önemli olan bu da değil.
Mas o problema, no fundo, não é esse.
Ama önemli olan bu değil.
Esse não é o ponto.
Haberleri okumak önemli değil... ama bu yazdığınız şeyler komik değil.
Ler notícias ainda vá, mas o que escreveu não tem graça.
Ama önemli olan bu değil.
Mas isso não interessa.
Ama en önemli sebep bu değil.
Sem falar na razão mais importante.
- Adım Eobard Thawne. Ama bu isim önemli değil. Artık değil.
O meu nome é Eobard Thawne, mas esse nome não interessa.
o zaman bana, ne zaman ve ne şekilde olduğu önemli olmayan bir iyilik borcun olduğunuda hatırlarsın ama bu sadece boş bir sözdü benim için değil senden, selma'ya bir koca bulmanı istiyorum bir koca bulmak mı?
Para o reivindicar quando e porquê eu quisesse. - Era só uma promessa a fingir! - Não para mim!
Senin için, bu büyük birşey... Ama onlar için önemli değil.
Para ti isto é muito importante não tem significado nenhum.
Ama, bu önemli bir şey değil! İlacın zararlı etkileri yanlız çocuklaradır.
Mas que porcaria é esta para curar as crianças!
Kendi sicilim gerçekten önemli değil,... ama bu araçta oturduğun için, senin başın da belaya girecek.
Não estou preocupado comigo, mas tu terias problemas só por estares neste carro.
Bak! Şu evde senin önemli olduğunu düşünen bir çocuk var ama bu Uzay Polisi olduğun için değil, dostum.
Na porta ao lado está um miúdo que pensa que és o máximo.
Açıklaması çok zor, ama, şu anda bu o kadar da önemli değil.
Eu sei. É o da Seska.
Bu benim niyetimi anlamanız için önemli, ama bir tehdit değil.
É importante que vocês entendam nossa determinação, mas não é uma ameaça.
Evet belki bu dairede oturamayız ama bu bence hiç önemli değil.
Bem, já não temos dinheiro para o apartamento agora, por isso não importa, na realidade.
Bu o kadar önemli değil ama karşılık verecekleri zamanı da biliyorlar.
Não é nada de especial, qualquer um na Internet sabe, mas eles sabem do nosso tempo de reacção.
Beni yeniden çalıştırdığından beri, sadece Voyager'ın adını temize çıkarmak için uğraştım. Ama şu anda bu önemli değil.
Desde que me reativou, estive preocupado em limpar o nome da Voyager... mas isso não é mais importante agora.
- Ama şimdi bu önemli değil... Çünkü birbirlerine kavuştukları için her ikiside mutlular.
- Mas isso tem importância... porque eles sentem-se reconfortados com o reencontro.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23