English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Anlıyorsunuz değil mi

Anlıyorsunuz değil mi translate Portuguese

137 parallel translation
- Anlıyorsunuz değil mi? - Evet.
- Entendeu, senhora?
Bu kadar çok fedakarlık yapıp tavsiye edilen birinin kazandığını görmek istemem. Beni anlıyorsunuz değil mi?
Eu não queria fazer tantos sacrifícios para... depois serem escolhidas as recomendadas, entende?
Olabilir, ama ben kurallara uyarım. Anlıyorsunuz değil mi?
Talvez, mas eu insisto em fazer as coisas como deve ser.
Herkese bağışta bulunduğumuzu anlıyorsunuz değil mi?
Compreenda que fazemos contribuições a todos.
Paranın hırsızlık için kullanıldığından emin olamam, anlıyorsunuz değil mi?
Não tenho... a certeza de o dinheiro ter servido para fazer o assalto.
Ben kendimi korurum, kendim de beni korur, anlıyorsunuz değil mi?
Eu guardo as minhas costas, e as minhas costas guardam-me a mim. Percebe?
- Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
- Percebe o que quero dizer?
Görevin gizliliği açısından, anlıyorsunuz değil mi?
Tememos chamar atenção para a missão, compreende?
Nasıl olduğunu anlıyorsunuz değil mi..
Está a ver como pode ter acontecido.
Kabinlerinizdeki herşeyi düzelttim, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Eu tenho tudo arrumado para vocês nas cabines, Entendes o que quero dizer?
Hiç bir lunapark cihazı yok, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Nada desse parque-temático aqui, entende o que quero dizer?
Yumurtaları koy anne, çünkü baba tütsülenmiş domuz için geldi ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Põe os ovos, mamã, porque o paizinho vai trazer para casa o bacon, entendes o que quero dizer?
5 Meksika gorili şekeriyle oynardık, iskambil oyunu ve vahşi ağaçlar, ve sanki on iki parmağım varmış gibi kartları yakalamaya çalışıyorlardı, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Estávamos a jogar 5-cartas suor de Gorilla mexicano,... duques e treses selvagens, e, rapazes, estava a pegar nas cartas como se tivesse 12 dedos,... entendes o que quero dizer?
Düzelteceğim, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Eu vou tratar disso, sabe o que eu quero dizer?
Eğer bu ellerimi ceplerime sokarsam, Gizli ölümcül silahları taşıyanları tutuklayabileceğim, Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Se eu meter estas mãos nos meus bolsos,... vou ser preso por andar oculto com armas mortais,... entendes o que quero dizer?
Anlıyorsunuz değil mi, Mr. Poirot, bu son derece hassas bir mevzu.
Como compreende, Sr. Poirot, este é um assunto delicado.
- Anlıyorsunuz değil mi?
- Entendem?
Garajdaki araba çalışmıyorsa tamirci bul. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Se o carro não pega na garagem, há que mandar afinar.
Çünkü bu aileyi çok üzer. Anlıyorsunuz değil mi?
Por que isso seria um problema para a família.
Uçuş korkum var. Ben de cesaretimi toplamak için oraya gitmiştim. Beni anlıyorsunuz değil mi?
Tenho pavor a aviões, por isso fui lá arranjar coragem, percebe?
Ancak, Bay Stamphill sizi kendinize karşı tanıklık yapmanıza zorlayamaz. Anlıyorsunuz değil mi?
Entretanto, o Sr. Stamphill não pode coagi-lo a testemunhar contra si próprio.
Programın bitişine bir hafta daha var. Ve kurallara göre parayı almak istiyorsam, kişisel davranışlardan kaçınmalıyım. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Resta-me uma semana e de acordo com as normas, para receber o dinheiro, não posso dar-me a experiências pessoais, se me faço entender.
Bu işlemi daha önce bu şekilde hiç yapmadığımı anlıyorsunuz değil mi?
Compreende que nunca fiz isto desta forma?
Mesela, halı döşeyebilirdik, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Poderíamos Mudar as carpetes, se entende o que quero dizer.
Anlıyorsunuz değil mi? Basit bir akıl yürütme.
Claro que está a ver as implicações.
Artık sinemalar var, bir sinemaya gidin. Ne dediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Temos filmes, agora vai-se antes ao cinema.
Bu ciddi derecede korkunç, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi
Mais um pouco e atingia um sítio perigoso, se é que me percebem.
Bunu anlıyorsunuz değil mi?
Compreende?
Anlıyorsunuz değil mi? - İçkiyle ilgili konuşalım.
Está bem, vamos falar da bebida.
Bence Linky Link başka lige transfer olabilir. Anlıyorsunuz değil mi?
Acho que ele joga na outra equipa!
"Şöyle söyleyeyim, görüşmeler devam ediyor... "... ekonomik göstergeler gösteriyor ki, bu göstergeler gösterenlere göstermeye devam edecek. Anlıyorsunuz değil mi? "
"Bem, estamos a falar com as pessoas, e os indicadores económicos indicam que estão a chegar indicações ao indicador."
Anlıyorsunuz, değil mi?
Compreende isso, não é?
Anlıyorsunuz değil mi?
Compreende?
Beni anlıyorsunuz, değil mi?
Compreendem, certo?
Anlıyorsunuz, değil mi?
Entende, não é mesmo?
Beni anlıyorsunuz, değil mi?
Está a perceber, não está?
Anlıyorsunuz, değil mi?
Está a perceber?
Beni anlıyorsunuz, değil mi?
Compreende isso, não é?
Anlıyorsunuz, değil mi?
Sabe disso, não?
- Beni anlıyorsunuz, değil mi? - Tabii.
- O senhor percebe, não é?
Anlıyorsunuz, değil mi?
E você também pode, digo eu.
Anlıyorsunuz, değil mi Bay Caul?
Compreende isso, não compreende, Sr. Caul?
Ne demek istediğimi anlıyorsunuz, değil mi?
Compreende o que quero dizer?
Bir sürü yükün altına giriyorum işte. Anlıyorsunuz, değil mi?
Sobrecarreguei-me um bocado, topam?
Her şeyi berbat etmek istemem. Anlıyorsunuz, değil mi?
Não tenho vontade de estragar tudo.
İngilizceyi normal anlıyorsunuz, değil mi?
Percebe bem inglês?
Anlıyorsunuz, değil mi?
Espero que compreenda.
Bunu anlıyorsunuz, değil mi?
Percebe, não?
O halde anlıyorsunuz, değil mi?
Então compreende.
Beni anlıyorsunuz, değil mi?
Andam sempre alegres :
Anlıyorsunuz değil mi?
Compreende-me, certo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]