Bakıyorum da translate Portuguese
1,727 parallel translation
Bakıyorum da yeni kapı almışsın.
Vejo que comprou uma porta nova.
Bakıyorum da artık Fiona burada kalıyor.
Vejo que a Fiona agora dorme cá.
Toplantı belgelerine bakıyorum da.. Bu adamın herhangi bir terörist grup ile... bağlantısına ilişkin bir şey göremedim.
Estou a analisar este material e não vejo como este homem está ligado a um grupo terrorista.
Şuradaki Hayes'e bakıyorum da, şunu söyleyebilirim ki eleman hiç de mutlu görünmüyor.
Estou a olhar para o Hayes daqui e ele não parece muito contente.
Bakıyorum da, delileri beslemekten hoşlanıyorsun. Bugünlük bayağı çok delimiz var.
Espero que queira ver alguns lunáticos, temos alguns dos'bons', hoje.
Bakıyorum da yine işi dolandırıyorsun. Halbuki dürüst davranacağımıza söz vermiştik.
Entendi que a nossa relação continua em fase de experiência, mas concordamos em ser verdadeiros um com o outro.
Sana bakıyorum da senin gerçek bir rock yıldızına ihtiyacın olduğunu hissediyorum.
Só de olhar para vocês, consigo sentir que precisam de uma... estrela de rock a sério, então...
Bakıyorum da pek samimi olmuşsunuz.
O quê? Agora são amiguinhos?
Bakıyorum da borcunu ödemek yerine yine kendine harcama yapıyorsun.
Vejo que estás a gastar em vez de pagares as tuas dívidas.
Bakıyorum da sonunda gelmişsin.
Vejo, por fim fodendo.
Sizler bakıyorum da bu işi benden daha çok düşünmüşsünüz.
Vocês pensaram mais nisso do que eu.
Bakıyorum da yavaşladın Floyd.
Estás a andar um bocado devagar, não estás, Floyd?
Bakıyorum da birilerinin içinde hasetlik var.
Bem, alguém anda obviamente irritável.
Bakıyorum da hemen kaynaşmışsınız.
E o meu sapato também.
Bakıyorum da sağlam bir başlangıç yaptın.
Vejo que está preparado para um começo de mestre.
Hâlâ gününün tadını çıkarıyorsun bakıyorum da.
Vejo que ainda continuas a apreciar o dia de folga.
Bakıyorum da bu sabah hiç çıtınız çıkmıyor.
Caramba, os dois têm estado muito calados esta manhã.
Ben de bakım ve onarımla uğraşıyorum.
E eu encarrego-me da casa.
Bakıyorum fırında kurabiyesi pişen başkaları da var!
Estou vendo mais alguém à espera da cegonha!
Hey, Mike, şu an marina'da kaçış teknesine bakıyorum.
Olha, Mike. Estou na marina a olhar para o barco de fuga.
Perdenin arkasaından bakıyorum gibi..
É como espreitar atrás da cortina.
Beyaz Saray'ın kayıtlarına bakıyorum o halde, Olivia Taylor sizinle beraber Beyaz Saray'daymış.
Bem, estou a ver o registo da Casa Branca e de acordo com isto, a Olivia Taylor está neste momento no edifício consigo.
Şu anda Beyaz Saray'ın kayıtlarına bakıyorum ve Olivia Taylor şu anda binanın içinde görünüyor.
Bem, estou a ver o registo da Casa Branca, e de acordo com isto, a Olivia Taylor está neste momento no edifício consigo.
Bakın, bu doğru. Şu anda onun tutuklanma raporuna bakıyorum.
Absoluta, tenho o relatório da detenção dele aqui mesmo.
Şu an tam da ona bakıyorum. Kahramanlık için doğru zaman değil.
Na verdade, estou a olhar para ela agora.
Çaresine bakıyorum.
Estou a tratar da base de dados.
Yahu bak seninle uzun zamandır çalışıyorum burayı terk etmek istemiyorum ama bir taraftan kendi ihtiyaçlarım da var.
Já trabalho contigo há muito tempo, não quero sair daqui. Mas ao mesmo tempo preciso de fazer alguma coisa.
Şu an tam da ona bakıyorum!
Estou a vê-lo.
Bakıyorum, torununuz da gelmiş.
Vejo que tem a sua neta consigo.
Bazen kardeşimin kızına bakıyorum.
Às vezes, tomo conta da filha da minha irmã.
Bu şirketi seviyorum. Son yirmi yılımı da sevdim ve bir yirmi yıl daha olur mu diye bakıyorum.
Adoro esta companhia, e adorei os meus últimos 20 anos, e estou ansiosa por mais 20.
Bak, iş kartvizitimin arkasına ev numaramı yazıyorum.
Vou anotar o número da minha casa neste papel.
Bana şunu açıkla ozaman. Markette hızlı kasada sıra beklerken, bilirsin işte kasadaki kıza bakıyorum, 10 üzerinden 7 puanlık birisi.
Mesmo assim diz-me, estou na fila do Presto, Jiffy... ou lá que supermercado, a olhar para a rapariga da caixa, com uns 27 anos, bastante boazona.
- Bakıyorum alay da ediyoruz.
- O sarcasmo voltou. Bom.
Bu çok saçma. Şu an da ona bakıyorum...
Isso é absurdo, estou a ver...
Bak, tarihi bile hatırlıyorum.
Vês? Até me recordo da data.
Şu anda o nedene bakıyorum.
Estou à procura da razão.
Robin, bak şaka yapmıyorum ; aslında duymanı bile istemem çünkü ciddiyim hayatın boyunca hiçbir şey bu kadar komik gelmeyecek ve sen bunu başta dinlediğin için kendine lanet edeceksin.
Robin, não estou a brincar. Quase não quero que a ouças porque, a sério, para o resto da tua vida, nada terá tanta graça, e vais amaldiçoar-te por teres concordado ouvir a história.
Kontrol ederdi. Bakın, sonsuza kadar orda kalmayı planlamıyorum.
- O pai fez-te os trabalhos da faculdade.
Bak, Blair'in Rachel'ın peşine düşmesini anlıyorum fakat sen neden yaptın?
Olha, percebo o porquê da Blair querer vingar-se da Rachel, mas porquê... porquê tu?
Bak, ikinizin bir ilişki yaşamadığınıza inanıyorum fakat öğretmeni olmadığı bir öğrenciyle okul saatleri dışında buluşması...
Olha, acredito que vocês não estivessem a ter um caso. Mas encontrar-se com um estudante, um que nem sequer ensina, a horas tardias, depois da escola...
Ben dışarıda, yağmur altında iş yapıyorum sense burada rahatına bakıyorsun.
Eu estou na chuva cracking ofertas... e você está frio aqui!
Bakıyorum da, dün gece birileri biraz cesaret kazanmış.
Alguém ganhou um par de bolas, ontem à noite.
Dediğim gibi, bakıcılığını yaptığım kızım Sam'i arıyorum,... ve sanırım kardeşinizle arkadaşlar. Jack'in arkadaşlarıyla pek ilgilenmem.
Então, como disse, estou à procura da minha filha adoptiva, a Sam, e acho que ela é amiga do seu irmão.
Bak, ailemi çok severdim. Onlara çok yakındım. Ve ölümlerden kar elde etmeye çalışmıyorum.
Olha... eu amava os meus pais, era muito próximo deles e não estou a tentar aproveitar-me da morte deles.
Hasat zamanına kadar Dul Lockett'ın çiftliğine bakıyorum.
Estou a trabalhar a área da viúva Lockett até a colheita.
Inanıyorum ki bize beraberce büyüyebileciğimiz bir bakım firması da bulabilirsiniz.
Acho que você vai achar-nos uma empresa nutritiva para crescer.
Ama şu fotoğraflara bakıyorum da,... Baya...
Mas estou a olhar para estas fotografias e parece-me...
Pencereden ona bakıyorum.
Consigo vê-la daqui da janela.
Bu şehre bakıyorum endüstri ile inşa ettiğimiz, ustalıkla, savaş ve fedakârlıkla, ve bu kutsamayı hissediyorum.
Olho para esta cidade construída através do trabalho, do engenho, da guerra e do sacrifício, e sinto essa bênção.
O yüzden artık cennete bakıp ulu bir güce inanmasam da, bir suçlu arayışı içinde "Geliyorum!" diye bağırıyorum.
Portanto fixo os olhos nos céus, e sem qualquer fé num poder maior mas com uma necessidade desesperada de culpar alguém, grito "Vá lá", caramba!