English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Başka birşey değil

Başka birşey değil translate Portuguese

154 parallel translation
Toz parçacıklarının solunumuna bağlı olarak akciğerdeki yavaş bir fibrosisden başka birşey değil.
Não é mais do que um lento processo de fibroses nos pulmões, devido à inalação de partículas de pó.
Televizyonun kendisi öyle canım. Seçmelerden başka birşey değil.
A televisão é assim, nada senão audições.
Hurdadan başka birşey değil.
Só lixo
Bu adam vahşi gaddar bir hayvandan başka birşey değil!
Não é mais que um animal selvagem e perverso!
Pislikten başka birşey değil! Hiç o kadar pislik görmemiştim!
Mas isso é mais lixo!
Bence zehirden başka birşey değil.
- O meio mais seguro é o veneno!
"Cole diyor." Cole mü? Koca horoz, aslında ufacık minicik bir tavuktan başka birşey değil.
- O Cole diz... esse galo de briga, converteu-se numa galinha.
Bir uyarı olarak değerlendir. Başka birşey değil.
Pensa nisto como um aviso, nada mais.
Sen de bunu bir uyarı olarak değerlendir. Başka birşey değil.
Considera isso um aviso e nada mais.
Başka birşey değil.
Nada mais.
Bütün bunlar benim ve diğerlerinin akılsız ellerinden çıkan bir kazadan başka birşey değil.
É um acidente. Um acidente entre "várias mãos", as minhas, as dos outros... todas elas sem cabeça.
Outlaws kadrosunun tümünü toplamak kalabalıktan başka birşey değil.
Ter aqui a equipa toda é um pouco demais.
Bunların hepsi gülünç bir oyun! Başka birşey değil.
Tudo não passa de uma farsa!
- Mezar devriyesi, başka birşey değil.
- No último turno, ainda por cima.
Başka birşey değil.
É tudo o que peço.
Odamın kapısını tıklatan Başka birşey değil, "Hepsi bu!"
a bater à porta da minha sala. Só isso e nada mais.
# Bu eczane bağımlılığından başka birşey değil
# That ain't nothin'but drugstore lovin'
İyi besinler sana kemiğin uzunluğunu vermiş. Fakat sen zavallı bir çerçöp neslinden başka birşey değilsin, değil mi?
Uma boa alimentação tornou-a mais alta, mas só deixou de ser uma branca rasca há uma geração, não foi?
Sanık kendi fikrini söylüyor. Başka birşey değil.
A testemunha está apenas a expressar uma opinião e nada mais.
Göl diyorlar, ama çamurlu sudan başka birşey değil.
Chamam-lhe um lago, mas é uma poça de água lamacenta...
O halde insanoğlu bulut ya da havadan başka birşey değil.
Então o homem também é ar,
Başka birşey değil.
Até lá, não.
Sonunda, bir banka soyguncususun. Sıradan hırsızdan başka birşey değil.
Afinal, não passas de um ladrão de bancos.
- Herkez biliyor ki kardeşin bir başbelasından başka birşey değil.
Toda a gente sabe que o seu irmão é um bandalho.
Diyorsun ki, Carol, tek sebep böcek ilaçları... başka birşey değil.
O que estás a dizer, Carol, é que isto é baseado... apenas no pesticida e nada mais.
Bu zararsız bir noel hediyesinden başka birşey değil.
É um presente de Natal inofensivo.
6 yıl ya da başka birşey değil, ama oralardaydım.
Não durante seis anos, mas sei como é.
Dedikodudan başka birşey değil.
Isso são só boatos.
Jerry, yapma. Annem buruşmaya devam ederse..,... 10 sene sonra ki hali bu, başka birşey değil.
Se a minha mãe continuar a encolher ficará assim, daqui a 10 anos!
O sadece fethedilecek başka bir köydü... her zamankinden başka birşey değil.
Era apenas outra vila para conquistar nada fora do normal.
Aslında bugün buradaki tanıklığınız yalandan başka birşey değil.
Todo o seu testemunho é uma mentira!
Bence senin sorunun küçük bir gerginlikte başka birşey değil.
Creio que foi apenas um toque de ansiedade.
O koca bir taş parçasından başka birşey değil.
Ele não é mais que um bocado de rocha.
Bizim niyetimiz insanlarınıza yardım etmekten başka birşey değil.
Vossa Eminência, garanto que a única intençao
Chupacabra diye birşey yok. Chupacabra çocuklara anlatılan bir masaldan başka birşey değil.
O Chupacabra é apenas uma história contada às crianças.
Ama buradaki dolandırıcılık hayalet hikayeleri altına gizlenmiş acemi bir girişimden başka birşey değil.
Mas, neste caso, disfarçado de outra coisa. Uma tentativa imatura de vingança homicida disfarçada de justiça espectral.
- O sigaradan başka birşey değil.
- É só um cigarro.
Lanet olsun, Chen, bu yağlı pislikten başka birşey değil.
Bolas, Chin, que coisa tão gordurosa.
- bu sadece hayvan. başka birşey değil.
- É apenas um animal — nada mais.
Eldivenden başka birşey değil.
É apenas uma luva. Não há razão para...
Başka birşey önemli değil.
Nada mais importa.
Başka birşey için değil!
Nada mais.
Silahımı para için kullanırım, başka birşey için değil.
Eu uso as arma para ganhar dinheiro, e não gosto de trabalhar de graça.
Başka birşey daha var, artık evlenmemiz hiç de tuhaf değil.
# # É incategórico # # Um oráculo que queima combustível
- Başka birşey, fakat insan değil.
- Era algo, mas não humano.
Şunu bilmeni isterim ki korktuğumdan veya başka birşey yüzünden değil.
Quero que saiba que não é por medo ou assim...
Sadece konuşmak için, başka birşey için değil.
Para conversar, nada mais.
Dave, o bir sirk çadırı değil, başka birşey.
Não era uma tenda de circo. Era outra coisa.
şu cömert gükkubbeye bakın altın parıltılarla bezenmiş bu yüce tavan nedense benim için pis, hastalıklı bulutlarlardan başka birşey değil.
Ora... para mim não é nada mais... do que uma junção podre e pestilenta de vapores.
- Bu başka birşey, Mulder. - O Max Fennig'in kızkardeşi değil.
- Outra coisa, ela não é irmã dele.
Hiç saldirgan degil, "Bobby'nin Aletleri" veya 25 papele baska birsey.
Algo não ofensivo, tipo "Bobbies". Os 25 paus.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]