English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bilmiyor musun

Bilmiyor musun translate Portuguese

3,343 parallel translation
Shelburne kimdir biliyor musun, bilmiyor musun?
- Sabes ou não quem é Shelburne?
Buradayken sinyal falan alamayacağını bilmiyor musun? - Tepeye çıkman gerek.
Nunca mais vais ter sinal, aqui em baixo, não sabes disso?
- Bilmiyor musun?
- Não sabes?
Hiçbir şey bilmiyor musun?
Não ouviu nada?
- Gerçekten bilmiyor musun?
- Não sabes mesmo?
Sahip olduğum bütün gücü o reklamın olmaması için kullanabileceğimi bilmiyor musun?
Não sabe que usaria todo o poder que possuo para impedir um anúncio desses? Não sabe disso?
Los Angelos'ta yaşıyor ve İspanyolca bilmiyor musun?
Vives em Los Angeles e não falas espanhol?
Polis şefi "Bay Doğru" ile ilgili ne oldu bilmiyor musun?
O que o chefe de policia fez? Verdade?
Bilmiyor musun?
Não sabe?
Dieter, kıçını nereye koyacağını bilmiyor musun?
Dieter, não sabes onde colocar o teu atraso?
Onun kim olduğunu bilmiyor musun?
Não sabes quem é?
Delhi yi bilmiyor musun?
Não conheces Delhi?
Ne? Adımı bilmiyor musun?
Não sabe o meu nome?
Dostum, yasal hakları hala bilmiyor musun?
Ainda não sabes os "Direitos de Miranda"? És polícia.
Bu şey nasıl çalışıyor bilmiyor musun gerçekten?
A sério que não sabes como isso funciona?
Bilmiyor musun, kuralları çiğnemek çocuk olmanın en birinci şartıdır.
Você sabe, quebrar as regras é errado a melhor parte de nós, como filhos.
CIA ajanısın ve nerede olduklarını bilmiyor musun?
És da CIA, e não sabes aonde eles estão.
Çocukların nerede olduğunu bilmiyor musun?
Você sabe como são as crianças, certo?
- Bilmiyor musun?
- Não sabes, pois não?
Bilmiyor musun?
Não conheces?
Ne, bunu bilmiyor musun?
O quê, não sabias isso?
Bilmiyor musun?
- Não sabe?
Soruşturduğun kadının adını bilmiyor musun?
Não sabe o nome da mulher... que está a investigar?
- Evet, biliyorum. - 12 yildan fazla takimdaydin ve nasil yapacagini bilmiyor musun?
Sabes como fazer isto?
Neden bir rehine istediklerini bilmiyor musun?
Sabe por que pediram um refém, não sabe?
Kovulduğunu bilmiyor musun?
Não sabes que foste despedido?
- Bilmiyorum. - Bilmiyor musun?
Eu não sei.
Bilmiyor musun?
- Não sabes?
Taşakları sallamakla, sallama çayın kökeninin aynı olduğunu bilmiyor musun?
Não sabias que não podes tomar chá sem o saco de chá? Aqui vai.
- Bunun yasak olduğunu bilmiyor musun?
- Não sabe que é proibido?
Bilmiyor musun?
Tu não sabes.
Benden bir kurtuluş yok, bilmiyor musun?
Não sabes que eu não tenho escapatória?
Bunu bilmiyor musun?
Não sabes isso?
Adaö nasıl paranoyak bilmiyor musun?
Sabes como ele é alucinado.
O köpek benim için ne kadar önemli bilmiyor musun?
Estás a entrar em pânico. Não percebes o que aquele cão significa para mim?
Nasıl bir güçle karşı karşıya olduğunu bilmiyor musun?
Acho que não se apercebe das forças que enfrenta.
Bilmiyor musun...
Não...
Ne bulacağını bilmiyor musun?
Não sabes o que vais encontrar.
Üç yıl önce ölmüştü, bunu bilmiyor musun?
Sabe que ele está morto há três anos, certo?
- Bilmiyor musun...
- Não sabes onde está...
- Ne yapacağını bilmiyor musun?
- Não sabe o que vais fazer?
Nerede yaşadığını bilmiyor musun?
Só isso? Não sabes onde ele vive?
Kelimelerin her şeyi mahvettiğini bilmiyor musun?
Não sabes que as palavras arruínam tudo?
Risa bilmiyor musun?
Risa, não sabes?
Bilmiyor musun?
Você não sabe?
- Mutabık olup olmadığını bilmiyor musun?
Não tens a certeza absoluta?
Bilmiyor musun Thomas?
Não é, Thomas?
İspanyolca bilmiyor musun?
Não falas espanhol?
Bilmiyor musun?
Não sabes?
Ne, bunu bilmiyor musun?
O quê, não sabes isso?
- Bilmiyor musun?
Espera. Não sabes?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]