English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bir arada kalın

Bir arada kalın translate Portuguese

109 parallel translation
- El ele. Bir arada kalın, yoksa kolunuzun altından bile geçebilir.
Mantenham-se juntos, ou ele passa.
Güverteye çıktığımızda bir arada kalın.
Quando entrarmos a bordo, mantenham-se juntos.
Bir arada kalın!
Mantenham-se juntos!
Hatırlıyorum : Bir arada kalın ve dikkatli olun.
Lembro-me do que me disse, que não me afaste e fique alerta.
- Bir arada kalın. Devam edin.
- Mantenham-se juntos.
Bir arada kalın.
Mantenham-se juntos. Isso mesmo.
Yavaş, bir arada kalın.
Calma, mantenham-se unidos.
Bir arada kalın.
Mantenham-se juntos, calma.
Bir arada kalın.
Mantenham-se juntos...
Sağ taraftan gelin ve bir arada kalın.
Abriguem-se.
Lütfen bir arada kalın.
Por favor, fiquem juntos.
Mümkün olduğu kadar bir arada kalın.
Fiquem juntos, enquanto for possível.
Tekrar ediyorum : Bir arada kalın!
Repito : fiquem juntos!
Bir arada kalın.
Fiquem juntos.
Bir arada kalın.
O que se passa com este idiota?
Erkek ve kızlar bir arada kalın.
Vamos miúdos.
Bir arada kalın.
Fiquem juntos!
Bir arada kalın.
Fiquem em grupos.
Yürüyün. Bir arada kalın.
Mantenham-se todos juntos!
Beth, Norman, siz bir arada kalın.
A Beth fica com o Norman.
- Bir arada kalın!
- Fiquem juntos!
Bir arada kalın.
Fiquem perto.
Işıklar yandığı sürece bir arada kalın.
- Juntamo-nos até as luzes se apagarem?
Bir arada kalın.
Tente novamente.
Devam et! - Bir arada kalın!
- Mantenham-se juntas!
Bir arada kalın. Ayrılmayacağız.
Não vamos dividir-nos, mantenham-se juntos.
Bir arada kalın.
Mantenham-se juntos.
Adımlarınıza dikkat edin ve bir arada kalın.
Cuidado com os pés e fiquem juntos.
Bir arada kalın, uyanık olun ve beni takip edin.
Mantenham-se juntos, fiquem atentos e sigam-me.
Bir arada kalın.
- Sim. Fiquem bem juntos.
Bir arada kalın.
Pronto, aproximem-se.
- Bir arada kalın. Gözünü ayırma.
- Fica de olho neles.
- Fazla ayrılmayın, milet. Bir arada kalın.
Mantenham-se juntos!
Bir arada kalın.Birarada Yürü.
Avancem todos. Avancem todos.
Jethro, Harry, Seamus, bir arada kalın!
Você, Jethro, Harry, Seamus, permaneçam juntos!
Bu arada, vergiler ve bakım giderleri artmağa devam ediyor, buna karşın proje park olarak kalıyor, yorucu bir yolculuk sonunda kardeşlerimizin yerleştirilebileceği bir dinlenme yeri olmaktan çıkıyor.
Os juros e a manutenção aumentam e o projecto continua um parque, em vez da última morada onde os nossos irmãos descansarão.
Sarayımızda kalıp dinlenin bir süre, Ona yoldaşlık edip eğlendirin onu. Bu arada fırsat buldukça haberler toplayın.
Na sua companhia, induzam-no a deleites... e nessa ocasião tentem descobrir... se algo que não desconhecemos o aflige.
Sadece saf bir kalbe sahip olanlar hissedebilirler acısını. Ve arada kalan bizler yalnızca çabalamakla kalırız.
Só os de coração puro, podem sentir a sua dor e, algures no meio, o resto de nós luta.
Ama arada bir beni çok zorlardı. Ben de karşı çıkmak zorunda kalıp ona çizgiyi aştığını söylerdim.
Mas, de vez em quando, ele abusava e eu tinha de o enfrentar, dizer-lhe que passara dos limites.
Bir arada kalın.
- Certo.
Bunları bir arada tutan tek şeyi almayı hatırlayamadıktan sonra bunca yiyeceği almanın ne anlamı kalıyor?
Para que compram tanta merda se esquecem a base?
Arada bir çevrenize kulak verdiğinizde öğrendiğiniz şeylere şaşar kalırsınız.
Iam espantar-se como aquilo que ouvem se prestassem atenção de vez em quando.
Bu arada.. ailenizi ya da bir arkadaşınızı arayabilirsiniz. Onlarda kalın.
Até lá, talvez possa ligar a amigos ou familiares, para ficar com eles.
Ama bana kalırsa iyileşecektir. Bu arada, Leo amcam için RSVP'deki tanıklığın çok ince bir davranış.
Obrigado por aceitares o convite para a homenagem ao meu tio Leo.
Bu arada, bu gibi kurumların kalıntıları... senin gibi, elitizmin hala önemli olduğu ülkelerden gelen... zengin göçmenlere bağlı olarak sürekli büyüyor. Ve bunun geldiği nokta... benim gibi insanların üzerine, senin gibilere... nazik davranmak için, pek de hoş olmayan bir baskı uygulanıyor.
Entretanto, esta relíquia de instituição cresce a cada ano mais e mais dependente de imigrantes ricos como tu de países onde o elitismo ainda está muito no ponto em que há uma pressão não muito subtil a ser exercida em gente como eu
Kamyoncu şapkası giymiş bir çocuk... üstüme atlayıp sobelendin derse onun kıçını tekmelerim ve sen de arada kalırsın, tamam mı?
Eu pontapei-o a ele e a ti nos berlindes, percebeste?
Bu arada, baskı geldiğinde kalın bir derin olması bu çeşit bir işi yapmamı kolaylaştırıyor değil mi?
Por outro lado, having a thick skin when it comes to pressure é uma coisa boa neste tipo de trabalho, certo?
Kalıyorlar ama sen onları bir arada tutacak ve oyalayacaksın.
Eles ficam. Mantém-nos num só lugar, e mantém-nos ocupados.
Bu kavgaların çoğu, zavallı yavrunun arada kalıp ezildiği bir trajedi ile son bulur.
Muitas destas disputas terminarão em tragédias já que o filhote é pisado até a morte.
Bir arada kalırsak başaracağımıza söz verdim. - Ve başardın da.
Prometi-lhes que se nos mantivéssemos todos juntos...
Bu arada, ben İda'nın evinde kalıyorum. Benim evim yerle bir oldu da..
A propósito, vou ficar na casa da Ida por um tempo, já que, sabe, minha casa é uma pilha de entulho.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]