Bir de bu translate Portuguese
101,086 parallel translation
Bu konuda bir şey yapma fırsatım vardı ama o fırsatı kullanmadım.
Tive a oportunidade de intervir e não a aproveitei.
Belki bu savaşa karşı mücadele vermenin daha iyi bir yolu vardır.
Talvez haja uma forma melhor de lutar.
Ama bu konuda gerçekten bir şey yapabilen tek adamın da savaşmasını garanti etmeliyiz.
Mas temos de garantir que a pessoa que pode resolver isto concorda.
Ben başlıyorum. Pek sevilen biri değil. Bu da bir zayıflıktır.
Ele não é particularmente apreciado, o que é um tipo de fraqueza.
Bu kurşuna uyan bir ruha ihtiyacım var.
Preciso de uma alma que corresponda a esta bala.
Ama zaten bir süredir bu odayı temizlemek istiyordum. Sabahları güneş bu odayı çok güzel aydınlatıyor.
Mas há muito tempo que desejava limpar este quarto e a luz aqui é tão bonita de manhã.
Vay canına. Bir ünlüye bu kadar yaklaşmamıştım hiç.
- Nunca estive tão perto de um famoso.
Yine de bu bir şeyi değiştirmez.
E você me surpreendeu. E eu gostei disso.
- Satmamız gereken bir votka şirketi olduğunu. - Eğlenmek istediğini de söylemiştin zaten. Aynen öyle, bu ikisini birleştirirsek elimizde ne var?
Mas, Sr. Ross, estou inclinado a acreditar que sua história é relevante para o caso.
Flambemiz * geldiğinde nasıl hissedeceğin hakkında pek de iyi bir işaret vermiyor bu durum.
Não queria ficar concentrado em mim mesmo como fiz da última vez.
Benim bu konuda bir şey yapmaya yetkim seninse neden bahsettiğim hakkında en ufak bir fikrin bile yok.
É por isso que quero US $ 50.000. - O quê? - Acabei de contar, você me custou milhões.
Vietnam'ın Nghe An vilayetinden bu son görüntülerde bazılarının mucize dediği bazılarınınsa basit bir dalavere dedikleri şeyi görüyoruz.
ÚLTIMA HORA PORCO FLUTUANTE NO VIETNAME Num novo vídeo da província de Nghe An do Vietname, testemunhamos aquilo a que alguns chamam milagre e outros rejeitam como um embuste.
Bu arada medya uzmanları bunun henüz gösterime girmeyen bir film veya bir zayıflama ilacı için viral pazarlama hamlesi olduğunu söylüyorlar.
... ou, sim, porco. Entretanto, os peritos mediáticos especulam que pode simplesmente tratar-se de um truque de marketing viral para publicitar um filme ainda não revelado ou, talvez, um comprimido para a perda de peso.
Bu en iyi ihtimalle beş saatlik bir çözüm.
É uma solução de cinco horas.
Yani eminim, flashbang patladı ve bu büyük bir hataydı ve beni öldürecek. Ölmeden önce kahve tatmak istiyorum.
De certeza que a granada rebentou, deu asneira, ele vai matar-me e quero provar café antes de morrer.
Senden korkmadığım bir an bile olmadı. Ama seni bu hâlde görünce... ne kadar küçük, acınası bir adam olduğunu fark ediyorum.
Sempre senti medo ti, mas, ao ver-te assim, vejo que não passas de um homenzinho triste.
"Benim için bir zevk." demek bu duruma pek uygun olmazdı. Ama rica ederim.
"Com todo o gosto" não se aplica aqui, mas... de nada.
Bu yüzden nesiller arası bir başarıya sahip.
Por isso é que é um sucesso de várias gerações.
Ne boktan bir havalandırma sistemi bu?
Que raio de ventilação é que têm aqui?
Abby büyüyüp harika bir kadın olacak ve ben de bu esnada olabildiğince yanında olmak istiyorum.
A Abby vai tornar-se uma mulher incrível e quero estar por cá para ver o máximo disso possível.
IQ seviyesi 172'ydi ancak soğuk ve ilgisiz bir babası vardı ve muhtemelen bu adama benziyordu. Genç Dr. Wolf çok geçmeden dâhiler için özel bir okula gönderilecekti.
Com um QI de 172, mas um pai frio e distante, que poderia ser parecido com este homem, a jovem Dra. Wolf seria enviada para uma escola especial para génios.
Bu deli adam ölüleri yeniden canlandıran bilinmeyen bir virüs barındırıyordu.
O louco era hospedeiro de um vírus desconhecido que reanimava os mortos.
Nasıl bu hâle geldiğime dair bir fikrin var mı?
Faz ideia de como fiquei assim?
Bu seçenekleri daraltır ama yine de bir sürü araştırma ve arama yapmam gerekecek.
Isso reduz as possibilidades. Mas vai exigir investigação e muitos telefonemas.
Oyunu biraz kendi lehine çevirmekte yanlış bir şey yok. Bu adamı sevdim Louis.
Não há nada de errado em viciar o jogo a nosso favor.
Donna bu çok iyi bir ürün olsa da, bir işadamı olarak sana söylüyorum bu işte bir itibarın yok.
Por muito bom que o produto seja, digo-lhe, de empresário para empresária, que não tem credibilidade para fazer isto.
Çünkü bu kapıdan çıktığımda emin ol bir daha geri gelmem.
Porque, depois de eu sair por aquela porta, garanto-lhe que não vou voltar.
Birbirimizi tanımamızın bir parçası da bu, sana söylemiştim.
Faz parte de nos conhecermos.
Eğer bu ürünle piyasaya açılırsanız sizi 90 milyonluk bir dava bekliyor.
Isto é um processo de 90 milhões contra o seu cliente, se entrarem no mercado.
Bu sebepten bir karara varmadan önce gerektiği kadar zaman ayıracağız.
Portanto, iremos reunir durante o tempo necessário antes de tomarmos uma decisão sobre a candidatura.
Bu kurul sadece sahtekarları değil yıllar önce Neal Wiesner'ı da kabul etti. Cinayete teşebbüsten yıllarını hapiste geçirmiş bir adamı.
A Ordem não só aceita criminosos mas, há vários anos, esta mesma comissão admitiu Neal Wiesner, um homem que passou anos na prisão por tentativa de homicídio.
Özür dilemek istiyorum. Müvekkillerimden, iş arkadaşlarımdan... Son olarak da çocukluğumdan beri bir parçası olmak istediğim sizlerin oluşturduğu bu cemiyetten.
E gostaria de pedir desculpa aos meus clientes, antigos colegas e, finalmente, à fraternidade de homens e mulheres de que queria fazer parte desde que era criança.
Ama unutma bir öncekinde geç kalmak hoşuna gitmemişti bu sefer hiç de geç değil.
Mas lembre-se. Não gostou de chegar atrasado da última vez. Desta vez, não está atrasado.
Cevap vermeden önce bu çeke bir baksan iyi olur.
Antes de responderes, é melhor veres o cheque.
Hazır bu konudayken, bana ve müstakbel karıma da bir şeyler kalsın istiyorum.
Quero financiar durante dois. E tem de sobrar dinheiro para comprar algo agradável para a futura esposa.
Şimdi, malzemelerini bir tübe koyman gerekecek çünkü bu bizim en yakında alacağımız şey...
Vais ter de o fazer para um tubo. É o mais próximo que vamos estar...
Yani, eğer sıçarsan, bu bir milyon dolarlık bir hata olacak.
Por isso, se fizeres merda é um erro de um milhão.
Hayır, bu ya bir fare güruhu...
Não, foi um bando de ratazanas...
P bize bu zırvayı bir kitaptan göstermeye zahmet eder miydi sizce?
Acham que a P iria dar-se ao trabalho de nos fazer ler isso num livro?
Biz bu rezilliğin içinde kıvranırken o bir yerlerde kraliçe muamelesi görüyor.
Enquanto estamos sofrer esta depravação, ela está por aí a receber tratamento especial de motim.
Bu görkemli yere değecek bir şey bulmalıyım.
Preciso de algo digno deste local grandioso.
Bu ahşap bir kapı, her yeri ufak kıymıklarla dolu, onların da her yeri mikrop dolu.
Esta porta é feita de madeira que está repleta de pequenos fragmentos que, por sua vez, estão repletos de infeções.
Ama limon kremalı pastadan korkuyor olsalardı bu yersiz bir korku olurdu.
Mas se tivessem medo de tarte merengada de limão, isso seria um medo irracional.
Tankın ayarlanmış bir güç kaynağı var... bu onu kilitli tutuyor.
O tanque tem uma fonte de alimentação regulada que o mantém selado.
Bu tür bir muhabir olmayı istiyorum.
É esse o tipo de jornalista que quero ser.
Bu eski takım arkadaşlarımın dikkatini çekecektir ve onu kurtarmak için geçmişe geldiklerinde onlara içten bir karşılama yapacağım.
Bom, isso deve chamar a atenção dos meus ex-colegas de equipa, e quando eles viajarem para trás no Tempo para o salvarem, eu estarei à espera deles de braços abertos.
Bu gece ikinizin de ölmesi için bir sebep yok.
Muito bem. Não há razões para os dois terem que morrer esta noite.
Bu akşam paralı askerler bir Noel sürpriziyle karşılaşacak.
Os Hessianos vão receber uma surpresa de natal esta noite.
Bu adamların hepsi savaşta ölmeye razı. Bir mızrak için değil, bir fikir için.
Todos esses homens dispostos a morrer no campo de batalha... não por nenhuma Lança, mas por uma ideia.
Bay Rory'nin işlediği suç sayısından çok patentim var benim bu da bir şeyi anlatıyor.
Tenho mais patentes do que o sr. Rory tem de crimes, e isso mostra alguma coisa.
Bana bu devir ve vahşi hayatıyla ilgili bir kitap ver işim buymuş gibi seni bilgi bombardımanına tutayım.
Dêem-me um livro sobre este periodo e a sua vida selvagem nesta era, e eu lançarei bombas de conhecimento como se esse fosse o meu trabalho. - Nate?
bir de bu var 20
bir defa 29
bir de bana sor 80
bir de 274
bir deneyelim 58
bir dene 145
bir derdin mi var 39
bir değişiklik var mı 16
bir deneyelim bakalım 17
bir deneyin 26
bir defa 29
bir de bana sor 80
bir de 274
bir deneyelim 58
bir dene 145
bir derdin mi var 39
bir değişiklik var mı 16
bir deneyelim bakalım 17
bir deneyin 26