Bir de şimdi bak translate Portuguese
420 parallel translation
Bir de şimdi bakın.
Vejam-na agora.
Dünyadaki ilk şeker endüstrisine sahiptiler. Bir de şimdi bak :
Tiveram a primeira indústria açucareira do mundo antes da revoluçâo
Beş yıl boyunca kaydedecek tek bir veri olmamışken, bir de şimdi bak.
Depois de encerrarem a Zona, não gravou nada durante cinco anos, mas olhem para ele agora.
Bir de şimdi bakın.
Agora olhe para ele!
Bir de şimdi bak, 200 dokuma tezgahının sorumlusu.
E olha para mim agora. Sou o responsável por 200 empregos.
- Bir de şimdi bak. - Evet.
Agora olha só para ele.
Bir de şimdi bakın.
E agora olhem para nós.
Bir de şimdi bak. Büyüdü evlendi ve kendi çocuğu var.
Olhe para ela agora : grande, casada e com um filho.
Bir de şimdi bak. Mahvolmuşlar.
- Agora, olhem para eles... arruinados.
Kendine bir bak Dr. Petersen, ümit vadeden psikanalist şimdi birden bir oyuncuya aşık olan bir lise kızına dönmüşsün.
Olhe para si, Dra. Petersen, promissora psicanalista é agora uma miúda de escola, apaixonada por um actor, nada mais.
İşte geldik,... Feserley Vadisi'ne kadar,... olan topraklar, yıllardır Box H'e ait idi. Hemen hemen 400 millik bir alandı. Bir de şimdi bir bak.
Olhe ali, o Box H era a divisão do Canyon Feserley até a mais ou menos 400 milhas de Open Range até a alguns anos atrás.
- Şu resme bak şimdi, bir de şuna.
- Olhai este retrato e depois aquele.
Şimdi bir de ötekine bak.
Era o vosso esposo. Olhai agora para o outro.
Şimdi yardım etme zamanı. Bir bakışınız binlerce asker yaratır İskoçya'da. Kadınlar bile savaşır kurtulmak için başlarındaki beladan.
O tempo de ajudar-nos chegou... tua presença na Escócia criaria soldados... faria nossas mulheres lutar, para se livrarem de seus males.
Ve hatta şimdi ormandaki bir grup tarafından bakılıyor. Kara Tilki olarak tanınan, bulunması zor, cesur bir... kanun kaçağı liderliğindeki bir grup!
Havia um rumor de que uma criança, o herdeiro legítimo do trono sobrevivera ao massacre e era criado por um grupo na floresta, liderado por um ousado fora da lei, conhecido como,
Bir de şimdi bak.
Agora olhe pramim.
Şey, ben de öyle. Şimdi şuna bir bak. Bak, köpek bana ne yaptı?
Eu também, mas olha para isto, vê só o que ele me fez.
Şimdi bir de bana bak.
Veja agora...
Bak şimdi, bir avcı kuş var.
Aquilo é uma ave de caça a sério.
Şimdi bak şerif, buradan bir şey olmamış gibi çıkacağız.
Vamos até lá de um modo natural.
Bir de şimdi haline bak!
E olhe para você agora!
Şimdi... - Başka bir zaman konuşalım! Karının yanında dur, dikkat et bak!
Meu conselho é que te mantenha ao lado de sua mulher...
Şimdi de seni kızdıran birine öfkeli bir şekilde bak.
Agora, um olhar zangado a alguém que te tenha desagradado.
Bak, şimdi onu oradan çıkarsam bile, diğer görgü tanıklarıyla yeterli süre bir arada kalması durumunda nelerin olabileceğini asla bilemeyeceğinden yine duygusal bir travma yaşayacaktır.
Se eu o tirar agora de lá, ele iria ficar deprimido... pois nunca saberia o que teria descoberto... se tivesse falado com as outras testemunhas.
Bak, bu yer bir zamanlar bizimdi ve şimdi de sizin.
Estas terras eram nossas e agora são vossas.
- Bak şimdi bir banyo almak ve giyinmek zorundayım.
Ouça, tenho de tomar o meu banho e de me vestir.
Bak şimdi, evlilik Tanrı'nın buyurduğu kutsal bir kurumdur.
Ora, o casamento é um sacramento ordenado por Deus. Isso significa, Rosy, que, depois de concretizado, nem nós, nem o Charles, podemos fazer nada...
Şimdi de uyanıp, yemyeşil, soluk bir suratla, neler yaptığına mı bakıyor?
E acorda agora, tão verde e pálida, pelo que desejou tão livremente?
Şimdi, bakın, ben size bir şey açıklayacağım ve de anlamadığınız bir ayrıntıyı, beni istediğiniz an durdurabilirsiniz.
- Vou explicar-lhe uma coisa. Se não perceber alguma coisa, fique à vontade para me interromper.
Can kardeşi olduğumuzda... emellerimi gerçekleştireceğimi sanmıyordunuz. Şimdi bir bakın etrafınıza...
Meus amigos, lembram-se de quando eramos irmãos consegui realizar a promessa a que me propus e agora, olhem á vossa volta
Bak canım, şimdi seninle yetişkin bir kadınmışsın gibi konuşmalıyım.
Minha querida, agora tenho de vos falar, como a uma mulher adulta.
Şimdi bir de şuna bak bakalım.
Agora vamos a ver isto.
Şimdi, bakın. Biliyorum bana düşmez ama, bu hızda....Mirasınızı bir ayda bitireceksiniz ve ona gösterecek hiçbirşeyiniz kalmayacak.
Sei que não tenho nada a ver com isso mas, a este ritmo, vai gastar a sua herança dentro de um mês e vai ficar sem nada para si.
Ağzına uyacak büyüklükte bir delik aç. Kalemi yolla ve bir dikişte... Şimdi dinle bak, bu çok önemli.
Fá-lo de modo a que a tua boca o tape e... escuta, é importante.
Şimdi, ara sıra hayır diyor diye düşünüyorsunuzdur özellikle Pete beni bir bombaya bakıcılık yapmam için okyanusun ortasına bırakmak istediğin de.
Seria normal que recusasse um, de vez em quando, sobretudo quando o Pete quer enfiar-me no meio do oceano para tomar conta de uma bomba.
- Bu şakalardan milyonlarca var! Bakın bir tane daha : - Şimdi iki uzay yolcusu andromedalar arasından geçiyorlar.
Eu tenho de contar outra, vou contar outra que vão gostar, existem dois tipos que vão a passar por Andromeda e são mandados encostar pela brigada espacial e havia um novato, eu lembro-me...
Bak şimdi, aslında senin part-time olan işinin bir koltuğa oturup, bira kutularının ağırlığını kontrol etmek olduğunu anlayacak kadar büyüdü çocuklarımız.
Tenho de recusar. Que tal sexo em troca de batatas fritas? Tenho de recusar.
Bak, bize sormadan nefret ettiğimiz bir şey aldılar. Bu kötü tabii. Fakat şimdi gidip, onlara sormadan istediğimiz her şeyi alma şansımız oldu.
Eles compraram uma coisa que nós odiamos sem nos consultarem, e isso é mau, mas, agora, temos o direito de comprar o que quisermos, sem os consultarmos, e isso é bom.
-... bir de şimdi bak!
As minhas pequerruchas, Natalie e Nicola... - E vejam-nas agora!
Şimdi bakın, bir parça ip veya tel alıp boğmadıysanız ikiniz de temizsiniz.
A menos que um de vocês tenha pegado numa corda ou num arame e o tenha estrangulado, estão ambos safos.
Şimdi, görünüşe bakılırsa, Berger'in kampanya yöneticisi ile özel bir ilişkisi varmış. Susan Wilkins, 825 Esplanade.
Parece que o Berger tinha uma relação especial com a diretora de campanha, a Susan Wilkins, do no 825 da Esplanada.
Geçmişte size eziyet ettiğimi düşünüyorsanız küçük dostlarım, bir de şimdi yapacaklarıma bir bakın.
Se acham que eu vos atormentei no passado, meus pequenos amigos, esperem até ver o que eu farei convosco agora.
Şu resme bak şimdi bir de şuna. İki kardeşim kopyası çıkmış işte bunlarda.
Contemplai aqui este quadro e este outro... fiéis retratos de dois irmãos.
Sadece bir kaç hafta geçmişken şimdi o günlere hafızamdan değil bu defterin sayfalarından bakıyorum.
Algumas semanas atrás, eu lembrei-me daquele tempo não de memória, mas das páginas deste livro.
şimdi, Lombardo methodu ile sıradan objelerin basit geometrik şekillerini görebileceksiniz bakın, iki daire, trapezoidler, elipsler ve evet, bir şekil daha bir tatlı tavşan yaratmamıza yardımcı oldu.
Agora, usando o método de Lombardo, vocês aprendem a ver objectos do dia-a-dia como formas geométricas. Aqui, vemos como dois círculos, vários trapezóides, elipses e sim, até um rombo, podem criar um adorável pequeno coelhinho.
- Bir de "The Searchers" ın Ethan Edwards'ına bakın şimdi.
Vejamos o Ethan Edwards de A Desaparecida. A mesma estrela, John Wayne.
Bak önce askeri inzibat oldum... şimdi Yasama Meclisi Üyesi oldum ve sonrada bir bakan olacağım.
Eu acabo de me tornar membro da Assembleia Legislativa, e quero ser membro do Parlamento e também quero ser ministro.
Şimdi şu halime bak. Boyum kısa... şişko, hayatta güvencesi olmayan orta yaşlı bir yaratık!
Agora, olha para mim, estou esta coisa pequena, gorda, insegura, de meia-idade!
Şimdi yemek listesine bir bak bakalım. Çünkü bu rafın saat 1100'e kadar düzgün bir şekilde istiflenmesini istiyorum.
Presta atenção a esse quadro de cozinha, pois eu quero este armário arrumado segundo o regulamento até às 11 : 00 horas.
Şu resme bak şimdi, bir de şuna iki kardeşin resimleri bunlar.
Olhai este retrato e este outro... a representação de dois irmãos.
İmparator Sezar, ölüp de alçıya dönünce tıkaç olur belki bir deliğe rüzgarı kessin diye. Dünyaya diz çöktüren şu toprağa bakın duvara sıvanmış harç şimdi, kışın soğuğuna karşı.
O imperial César, tornando-se cimento... pode fechar a fresta que faz vento... o pó cujo poder parecia eterno... remenda um muro contra o frio do inverno.
bir defa 29
bir de bana sor 80
bir de 274
bir de bu 17
bir de bu var 20
bir deneyelim 58
bir dene 145
bir derdin mi var 39
bir değişiklik var mı 16
bir deneyelim bakalım 17
bir de bana sor 80
bir de 274
bir de bu 17
bir de bu var 20
bir deneyelim 58
bir dene 145
bir derdin mi var 39
bir değişiklik var mı 16
bir deneyelim bakalım 17
bir deneyin 26
bir dene bakalım 29
bir de ben deneyeyim 31
bir deneyeyim 52
bir de şuna bak 16
bir de şöyle düşün 17
bir değil 26
şimdi bak 99
şimdi bakalım 64
şimdi bakın 38
bir dene bakalım 29
bir de ben deneyeyim 31
bir deneyeyim 52
bir de şuna bak 16
bir de şöyle düşün 17
bir değil 26
şimdi bak 99
şimdi bakalım 64
şimdi bakın 38
bir dakika 5689
bir dilek tut 57
bir dakikaya geliyorum 18
bir dakika sonra 23
bir dakika bekleyin 225
bir dakika lütfen 248
bir daha asla 148
bir dakika bekle 619
bir daha yapma 24
bir dolar 65
bir dilek tut 57
bir dakikaya geliyorum 18
bir dakika sonra 23
bir dakika bekleyin 225
bir dakika lütfen 248
bir daha asla 148
bir dakika bekle 619
bir daha yapma 24
bir dolar 65