Bir fransız translate Portuguese
1,619 parallel translation
Bir Fransız'ı öpünce, prense dönüşüyor.
Oh, beija um sapo que ele se transforma num príncipe. Pára com isso, Jake.
Beni şık bir Fransız restoranına götürdü. Ordövrlerin yarısında elimi tuttu.
Ele levou-me a um restaurante todo triques... e a meio dos acepipes agarrou-me na mão.
Adını biliyorum, bir Fransız dergisinde fotoğrafçı olduğunu biliyorum.
Sei o nome dele, e que é fotógrafo de uma revista francesa.
Çok iyi bir Fransız mühendis.
Um engenheiro francês com excelentes referências.
16. yüzyıldaki bir Fransız tipin doktrinleri üzerine kurulmuş... Martin de Pasquale adında biriymiş.
É baseada nas doutrinas de um francês do século 16... chamado Martin de Pasquale.
Bir Yahudi'yle bir Fransız.
Um judeu e um francês.
- Her zaman bunu bir fransız kızına söylemek istemişimdir.
Sempre desejei dizer isto a uma francesa
Bir yıl önce bir Fransız kaçtı.
Sim, uns franceses há coisa de uma semana. Uma fuga indetectada.
Buralarda bir Fransız pilotu 10 milyon değerindedir.
Aqui, um piloto Francês vale 10 milhões de dólares.
Karımı oynaması için, farkında olmadan bir Fransız Porno yıldızıyla anlaşmışım.
Sem me dar conta tinha dado o papel de minha mulher a uma prostituta.
Bir Fransız öpücüğüne ne dersin?
Queres beijar-me?
Buralara yakın denemeyi istediğim küçük bir Fransız restoranı olduğunu duydum.
- Queria experimentar um restaurante francês.
Şöminemin üzerine bir Fransız kornosu da benim almam lazım.
Quero um daqueles cornes franceses para a minha lareira.
Seni de seviyorum, ve sana bir Fransız öpücüğü vereceğim!
Adoro-te e quero dar-te um beijo na boca.
Alıcıdan aldığımız sinyalle ilgili bir şey olduğunu sandım. Bir Fransız kadının 16 yıldır tekrarladığı bir döngü.
Pensei que podia ter a ver com uma transmissão que captámos num rádio em que uma mulher francesa se repetia já há 16 anos.
Ziva, sana bahsettiğim Davut yıldızı olan kıza sahte bir Fransız pasaportu ve biraz para verdi.
A Ziva passou um passaporte francês falsificado e algum dinheiro para a... mulher com a Estrela de David. ... de que eu lhe falei.
Bir Fransız olabilirim, ancak işim Mısır'ın mirasını muhafaza etmek.
Sim. Quase 20 anos.
Kendini beğenmiş bir Fransız bürokratı beklemek zorunda olmamıza çok şaşırdım.
Bem, porquê dizer-lhe? O quê?
Henri Breuil bir Fransız rahipti, aynı zamanda 20. yüzyılın en önemli mağara resmi, uzmanlarındandı,
Henri Breuil foi um padre francês, mas foi também o maior perito em arte rupestre durante grande parte do século XX.
Avrupa'yı otostop yaparak dolaşmak, Güzel Sanatlar okumak, şiirlerdeki gibi bir Fransız'la evlenmeyi istiyordum.
Estudar arte. Apaixonar-me por um francês que citasse poesia.
... ve tekrar Fransız bir sponsor bulabiliriz.
Consegui encontrar patrocinadores por toda a França.
Sen etrafa bir göz at. Ortalıkta Fransız askeri olmadığından emin olalım.
Certifica-te... de que não há soldados franceses por aqui.
Aslen Tahiti dışında yaşayan Fransız bir empresyonist ressamım.
Sou sobretudo um pintor impressionista francês saído do Tahiti.
O yıl, Fransız şarapları için harika bir yıldı.
Foi um excelente ano para os vinhos franceses.
Fransız bir aerobik öğretmenim vardı.
Tive uma professora de aeróbica francesa.
Sen Marie-France'sın... Fransa'dan öğrenci değişim programıyla gelmiş Fransız bir öğrencisin.
Tu és Marie-France... uma estudante francesa num programa de intercâmbio.
Vera ve Peter Fransız Konsolosluğu'nda eski bir dostlarıyla karşılaşmış bugün.
A Vera e o Peter encontraram um velho amigo ontem no consulado.
Fransız bir kont mu demek istiyorsun?
Um conde francês, dizes tu?
O zamanlar, Fransız, İngiliz, İsrail ve Ukrayna pasaportu ve ABD için bir öğrenci vizesi taşıyordum.
Na altura, tinha um passaporte... francês, britânico, israelita, e ucraniano e um visto de estudante dos EUA, mas... isso é outra história.
Yüzbinlerce Tutsi ve orta halli Hutular sürgüne zorlandı. 1988'de, bu mültecilerden bazıları yurtlarını geri almak için Rwanda Yurtsever Kesim ( RYK ) isimli bir hareket başlattılar. 1990'da, RYK, Uganda'daki merkezlerinden Hutu rejimine karşı, Fransız ve Belçika askeri yardımı ile durdurulan bir taarruza geçti.
165 ) } Centenas de Tutsis e de Hutus moderados foram forçados a exilar-se. para reivindicar a pátria. 92 ) } a FPR lançou uma ofensiva contra o regime Hutu
Fransız okuluna doğru giden bir askeri kamyon gördüm.
Vi um camião militar a dirigir-se para o Colégio Francês.
Suzette veya Jacquette, Fransız bir adı var... voodoo ritüelleri yaptı. Bize, gerçi şimdi yarıya indi, ama önceden tamamı doluydu.
... um nome qualquer........ ela é como aqueles gurus bem agora é só metade do trabalho...
Fransız rejimi askerlerinin buraya gönderileceğine dair bir söylenti var. İkmal kuvvetleri mi?
corre por ai que é uma equipa, e tambem vão destacar um regimento para aqui,
Karımı oynayacak Fransız bir aktris bulurken çok zorlandım.
Foi difícil encontrar uma actriz francesa para o papel de minha mulher.
Filmdeki fahişe sahnesinde oynatmak üzere... Fransız bir fahişe arıyordum
Estava à procura de uma prostituta francesa para o papel de prostituta.
Bur duruma bir çözüm bulmak için, Fransız şair Arthur Rimbaud hakkında bir senaryo yazmaya karar verdim. Bunun sinema dünyasında bir devrim yaratacağını düşünüyorudum.
Para remediar a situação, tinha escrito um guião sobre o poeta francês Arthur Rimbaud, que, estava eu convencido, ia revolucionar o cinema e Caroline disse que seria fácil reunir fundos para o rodar em França.
Tek yapmamız gereken... bir sürü Fransız'ın, Almanya'ya yerleşmesini sağlamak, sonra her şey iyi olacak.
Apenas precisamos... que muitos franceses se mudem para a Alemanha e tudo ficará bem.
Affedersiniz, ben Fransız bir hizmetçi istedim.
Lamento. Pedi uma empregada francesa.
Bir şey mi vardı Fransız?
Isto até mete nojo. Precisa de alguma coisa, francês?
300 yıllık bir otelde Fransız-Kanadalı bir masöz ile aynı odada olmak ve dışarıda 25 santim kar olması.
É estar numa pousada com 300 anos, com uma massagista e 3m de neve lá fora.
Hala daha satabileceğimiz bir iki kutu fransız kartpostalları var.
Ainda tenho os postais franceses para vender.
Fransız kadının bir kaç tahtası eksik.
A francesa tem um parafuso a menos.
Ama onu ilk bulduğunda, Fransız kadını kumsalda kablo gibi bir şey gördüğünü söylemiştin.
Mas quando encontraste a miúda francesa, disseste que viste um cabo, ou qualquer coisa, na praia.
Fransız kadınla karşılaştıktan sonra, ormanda bir şey duymuştun.
Depois de fugires da francesa, ouviste qualquer coisa na selva.
Hem inanılmaz derecede ucuza Fransız şarabı tattıran bir yer buldum. Kadehi 25 sent.
E agora eu acho que há uma barraca de degustação de vinho com um Riesling inacreditavelmente colocado preço baixo, só 25 centavos um copo.
Zavallı yetim kız havalı Fransız sanat okuluna gider koca bir üniversiteliyle çıkar...
Coitadinha da órfã que vai para a escola de arte francesa toda finória que anda a sair com um universitário enorme...
Düşündüm, belki vericide duyduğumuz sinyal ile, Bir bağlantısı vardır diye. 16 yıldır çalıp duran Fransız bir kadının imdat çağrısı.
Achei que tinha algo a ver com... a transmissão que captamos no transceptor... de uma francesa a repetir a mesma mensagem durante 16 anos.
2 Temmuz 1942'de, SS'ler ile Fransız polisinin üst kademe yetkilileri arasında toplu sürgünleri görüşmek üzere bir toplantı düzenlendi.
No dia 2 de Julho de 1942, houve uma importante reunião entre as SS e membros destacados da polícia francesa para discutir as deportações em massa.
Michel ile Annette Muller gizlice güvenli bir yere götürüldü çünkü babaları Fransız yetkililere rüşvet vermeyi becermişti.
Michel e Annette Muller foram milagrosamente colocados em segurança porque o seu pai conseguiu subornar funcionários franceses.
Fransız çocukların gelmesinden kısa bir süre sonra SS er Oskar Groning Auschwitz'te görev yapmaya başladı.
Mas pouco depois da chegada das crianças francesas, O soldado das SS Oskar Groning começou a trabalhar em Auschwitz.
3 şişe şampanya, 66 kron ; sonrasında sipariş ettiği 1 kaz rostosu ve 2 düzine istiridye 39 kron ; 3 şişe Fransız şarabı, 2 kaplumbağa çorbası, 32 ve 20 kron ; bir düzine salyangoz, 14 kron ; üzerine bastığınız Çek kristal kâsesi, 169 kron ; 2 kadeh beyaz şarap, 36 kron ;
três garrafas de champanhe, 66 euros ; depois pediu arroz de pato ; 2 dúzias de ostras, 39 euros ;
fransızca 136
fransız 174
fransızlar 62
fransız mı 23
fransızca biliyor musunuz 16
bir fikir 16
bir fahişe 36
bir fare 26
bir fincan kahve 36
bir fikrim var 616
fransız 174
fransızlar 62
fransız mı 23
fransızca biliyor musunuz 16
bir fikir 16
bir fahişe 36
bir fare 26
bir fincan kahve 36
bir fikrim var 616