Bir kelime translate Portuguese
4,480 parallel translation
Öyleyse bana diyecek bir kelime öner.
Então dá-me uma palavra para dizer.
"Zula" gayet normal bir kelime.
"Caché" não é uma palavra comprida.
- Bir kelime bile etmedi.
- Mas nunca me disse uma palavra.
Kelime haznene katman gereken bir kelime daha oldu.
É mais um termo para o seu vocabulário.
Bu kimsenin söylememesi gereken kötü bir kelime, hele de bir çocuk hiç söylememeli.
Não é uma palavra bonita de se dizer, especialmente uma criança.
Bu durumla alakalı tek bir kelime duymak istemiyorum.
Não quero ouvir uma palavra a respeito do meu estado.
Geldiğinden beri tek bir kelime etmedi.
Não disse uma palavra desde que chegou.
"Cefren" diye bir kelime yok ama...
"Re-assediadas" não é uma palavra, mas...
- Öyle bir kelime yok.
- Isso não é uma palavra.
Bonneville hayatımı değiştirdi. Bonneville. Tek bir kelime insanın tüylerini diken diken ediyor.
Bonneville, uma palavra que provoca arrepios nas pessoas...
Silahını anlatmadım. Bir kelime etmedim.
Não disse nada sobre a tua pistola, não abri a boca.
Bir kelime arıyorum.
Quatro palavras.
Demek bu yüzden tek bir kelime bile etmeyeceksin.
É por isso que não dizes nada?
Şiir mi yazarsın bir kelime mi yazarsın umurumda değil. Bir şeyler yaz da...
Não me importo se escreves um poema ou apenas uma palavra.
Bir kelime daha etmeden önce, Mike, sana söylemem gereken bir şey var.
Antes que digas alguma coisa, Mike, há uma coisa que quero dizer.
"Her şey" güçlü bir kelime.
'Tudo'é uma palavra forte.
Kurnaz bir kelime, öyle değil mi?
Palavra traiçoeira, não?
Bir Druid yanlış yola sapmışsa Gaelik dilinde bunun için de bir kelime var.
Se um druida trilha o caminho errado, também há uma palavra gaulesa para isso : Darach.
Bir Druid yanlış yola sapmışsa Gaelik dilinde bunun için de bir kelime var.
Se um druida percorrer o caminho errado há também uma palavra galesa para isso... "Darach."
Sana sadece tek bir kelime söyleyeceğim.
Eu tenho uma palavra para você.
- Bu iddialı bir kelime.
Essa é uma palavra forte.
Tamam bir kelime oyunu daha yaparsan seni hadım ettiririm.
Certo, se disseres mais um trocadilho de cão que seja, e eu te castro.
Öncelikle Amy'nin çok canlı bir kelime haznesi var.
Primeiro que tudo, aquela Amy tem um vocabulário bastante colorido.
Komik bir kelime bu Mjolnir.
Essa é uma palavra engraçada, Mjolnir.
Ancak anlaşma koşullarım kabul görene kadar tek bir kelime dahi etmeyeceğim.
Mas não vou dizer mais nada até cumprirem os termos do meu acordo.
Gayet kullanılan bir kelime.
É uma palavra muito comum.
"Maxlamak" sadece uydurduğum bir kelime değil.
Maxinezação não é apenas uma palavra que inventei.
* Bu çevrede kullanacağın iyi bir kelime değil bu.
Não é bom usar essa palavra por aqui.
Başka bir kelime etmeyeceğim.
Não vou dar palpites.
Ve bir kelime daha edersen Yemin ederim buna pişman olursun.
E disseres outra palavra, prometo que te arrependes.
Bizden daha fazla para koparmak için kullandığınız bir kelime sadece.
É só uma palavra para nos tirarem dinheiro.
- "Rüşvet" çirkin bir kelime.
- "Suborno" é uma palavra feia.
- Bir kelime daha söyleme.
- Tu e eu estávamos...
Bölüm Şefi istiyor başka bir kelime.
O teu Chefe de Departamento quer conversar outra vez.
Yani hayır'ın "hayır" demek olmadığını biliyorum ama kesinlikle "hayır" anlamına gelen bir kelime olmalı.
Quer dizer, eu sei que "não" não significa "não", mas... deve haver alguma palavra que signifique "não".
Öyle bir kelime varsa tabii.
Se é que essa expressão existe.
- Dilimizde öyle bir kelime yok.
Isso não é uma palavra da nossa língua.
Bugün ortalama bir insan 7.4 farklı bireye 2520 kelime söylüyor.
Hoje, as pessoas normais dirão 2520 palavras a 7,4 outras pessoas.
En fazla 25 kelime kullanarak samimi ve güçlü bir mesaj vermenin ne kadar zor olduğunu biliyor musun?
Sabes como é difícil parecer sincera e concisa em 25 palavras ou menos?
Bu asla bir arada duymak istemediğim iki kelime.
São palavras que nunca queria ouvir juntas.
Epey bir çalıştım ve kaşık için iki farklı kelime buldum.
Fiz com que houvessem duas palavras diferentes para colher :
Annemin de söylediği gibi, "yapamam" diye bir kelime yoktur.
Não existe "não pode".
İlk iki harfi bir erkeği, ilk üç harfi bir kadını ilk dört harfi büyük bir adamı, tüm kelime ise büyük bir kadını tanımlıyor.
Três, um homem. Três, uma mulher. Cinco, grande homem.
"İyi" bir küçük ve hevesli kelime.
"Bom" é uma palavra tão pequena e inspiradora.
Ben bir kelime olabilir?
Capitão, uma palavrinha?
Böyle tatlı bir rahatlamanın bedeli... sadece birkaç kelime.
O doce alívio pode ser teu pela pechincha de poucas palavras.
Evet, bir kelime etmek zorunda değilsin.
Não, não tem de dizer uma palavra.
Şimdi aradığım şey için bir çok kelime var...
Há muitas palavras para o que estou à procura...
Dede, sabah bulduğun kelime bir harikaydı.
Olá, avô. Boa palavra a que usaste no jogo.
Kelime seçimin pek bir yanlış oldu be kızım.
Boa escolha de palavras, querida.
- İngilizce ana dilim değil ama o kelime senin düşündüğünden daha farklı bir anlama geliyor.
O inglês não é a minha língua materna, mas essa palavra significa outra coisa daquilo que pensa.
kelime 21
kelimeler 50
kelimesi kelimesine 31
kelimesi 41
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kere 190
kelimeler 50
kelimesi kelimesine 31
kelimesi 41
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kere 190
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir katil 56
bir kitap 34
bir kız var 17
bir karar verdim 25
bir karar ver 16
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kadın mı 37
bir kız mı 24
bir katil 56
bir kitap 34
bir kız var 17
bir karar verdim 25
bir karar ver 16
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kadın mı 37