Bunun için translate Portuguese
31,358 parallel translation
Bunun için ne istiyorsun, Lugo?
O que queres, Lugo? Dinheiro?
Bunun için bir kıyasa ihtiyacımız var.
Para fazer isso nós temos de marcar uma referência com bom desempenho
Bu bölüme Ünlünün Beynini Dağıtmak diyoruz ve bunun için de kısa bir video hazırladık.
Nós vamos chamá-lo de Celebrity Brain Crash, E nós tivemos uma abertura feita para isso também.
Aslında bunun için yazmamıştım.
Bem, não foi por isso que o escrevi.
Bunun için okulu terk etmiştik.
Não íamos à escola por causa disto.
Bunun için gönderildin. "
"É por isso que estás aqui".
Ne planladığınızı bilmiyorum, eminim bunun için iyi sebebiniz vardır.
Seja o que for que estão a planear, têm de certeza uma boa razão.
Ama şu an bunun için vaktim yok.
Mas, neste momento, não tenho tempo para isto, está bem?
Bunun için ona minnettarım.
Estar-lhe-ei eternamente grato por isso.
Ve bunun için onlara minnettarız.
e estamos-lhes muito gratos por isso.
Tüm hayatım boyunca bunun için çalıştım.
Foi aquilo por que trabalhei toda a vida.
Bunun için bana yeterince ödeme yapmıyorlar.
Não me pagam o suficiente para isto!
Geri dönmek istiyorum ve bunun için ne gerekiyorsa yapacağım. İstifa etmeyeceğim.
Quero voltar, farei tudo e não vou desistir.
Bunun için çok çalıştı.
Ele esforçou-se tanto para isto. - Saturação a cair.
Bunun için epeydir bekliyordum.
Espero há muito por isto.
Bunun için zamanımız yok!
Não temos tempo para isto.
Evet, bunun için teşekkürler, Tyson.
Sim, obrigada por isso, Tyson.
Tamam, anne. Bunun için hazır mısın?
Muito bem, mãe, pronta para isto?
Bunun için beni mi suçluyorsun?
Estás a acusar-me?
Bunun için üzgünüm gündelik konuşma kısmını kapatıp onu ilginç ve tırıvırı bilgiler vermesi için yönlendirmiştim.
Desculpa lá isto. Tirei-a das casualidades e mudei para factos divertidos e fofocas.
Hey, bunun için beni yalvartma, tamam mı?
Não me faças implorar, está bem?
Ordu, seni bunun için yetiştirdi.
O exército treinou-te para isso.
Ve bunun için ölmeyi hak ediyorum.
E por isso eu mereço morrer.
Ama bunun için değil.
Mas não por isto.
Yöneticinin bunun için bir planı olmalı.
Só que poderá custar tempo.
Bay Day, muhtemelen bensiz konuşmak istediğiniz pek çok şey var o yüzden size bunun için izin vermeliyim.
- Vais jogar futebol! Lamento, ele tem estado muito diferente desde o traumatismo craniano.
Evet, biliyorum. Bunun için hazırım ama... MacLaren gibi karısı da resmi yolcu listesinde yok.
Quero salvar a minha mulher, que decidiu surpreender-me no voo.
Seni bunun için başa geçirdi.
Foi por isso que ela te escolheu.
Bunun için kurulmuyoruz.
Não estamos preparados para isso.
Ama kesinlikle bunun için değildi.
Não era para isto.
ADIC'i bunun için getireceğim.
Vou trazer cá o sub-diretor.
Bunun için doğru kişi benim.
Tenho razão nisto.
Bunun farkında olduğunu biliyorum... Yoksa, komuta kademesi için tetik çekmeyi bırakmazdın.
E sei que sabe isso ou não tinha mexido os pauzinhos para ter uma posição de comando.
Julie, bunun senin için ne kadar zor olduğunu hayal bile edemem... Ama DNA'sını ve metal protezini buldular.
Julie, não consigo imaginar como isto tem sido difícil para ti, mas eles encontraram o ADN dele na prótese da anca.
- Bunun nasıl oluyor da... Clementine'ı kurtarmak için Reiden'e yapmayı önerdiğin şeyden farklı oluyor?
- Como é que isto é diferente da situação em que foste entregar a Célula-Mãe à "Reiden", para salvar a Clementine?
Bunun senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum. Ama ilaçtan bir hayvan uzaktayız.
Entendo quão difícil deve ser, mas... estamos a um animal de encontrar a cura.
Ve bunun olacağına emin olmak için ölmeye hazırdı.
E estava disposto a morrer por isso.
Doktorlar da bunun için uğraşmaz mı zaten?
Não é isso que os médicos querem?
Kaçmak için yapacağın her şey bunun gerçekleşmesine sebep olacaktır.
Qualquer forma de impedi-la só a fará concretizar-se.
Tamam, peki o zaman. Sanırım bunun kimin için olduğunu öğrenmenin tek bir yolu var.
Certo, então, acho que só há uma forma de saber o que está por vir.
Kasaba için ne planlıyorsan Belle'i ve doğmamış çocuğumu bunun dışında tutacaksın.
O que quer que tenhas planeado para esta cidade, deixa a Belle e o meu filho por nascer em paz.
Sana yardım etmem için de yapmıyorsun çünkü bunun olmayacağını biliyorsun.
E não foi para teres a minha ajuda de novo, porque eu disse que não te ajudaria.
Bunun mantıklı olması için başka bir yol yok.
Que diabo é um viajante?
İstihbaratın düşüncesi bunun biyolojik silahın ellerinde olduğunu ispat etmek icin yaptıkları bir gösteri olduğu.
A Inteligência sugere que era uma demonstração para provar que o vendedor estava em sua posse.
- Ama, en fazla... - Bunun için zamanımız yok. ... bir miligram alabildin.
Sei que lhe foi difícil confessar e devo admitir que me deu um certo gozo.
Bunun senin için itiraf etmesi ne kadar zor olduğunu biliyorum ve bu noktada biraz hoşuma gittiğini söyleyebilirim.
Mas acho que estava perto e queremos que continue o seu trabalho.
Bence sen bunun bizim için ne zor olduğunu unutmuşsun.
Acho que te estás a esquecer de como foi difícil para nós.
Ve bunun gerçekleşmesi için bir dolanıklığın olması gerekiyor.
E para isso acontecer, tem de haver um alinhamento.
Daha iyi yapmak daha iyi. Bunun gerçekleşmesi için elimizden geleni yapacağız, ancak zaman alıyor, Ve çok uzun süre beklersek korkarım, fırlatma penceremizi kaybederiz.
Faremos o melhor para que isso aconteça, mas isso leva tempo, e receio esperar muito e perder a chance de lançamento.
Denizaltı yanardağlarını tetiklemek için HAARP kullanma Üst atmosferi odaklanmış elektromanyetik radyo dalgaları ile zıplatarak. Evet, bunun nasıl çıktığını hatırlıyorum.
Usando o HAARP para activar vulcões submarinos através da electrização da atmosfera com ondas de rádio elestromagnéticas concentradas.
Bunun sonunda senin için mavi gökyüzü falan yok.
Ali fora não há céus azuis para ti.