Düşünüyordum da translate Portuguese
3,038 parallel translation
- Düşünüyordum da...
- Estava a pensar...
Ben bir süredir düşünüyordum da...
Tens me feito pensar sobre...
Buraya gelirken düşünüyordum da dostum, ortaokuldan beri ne kadar değiştiğini biliyor musun?
Quando vinha para aqui estava a pensar. O quanto mudaste desde o colégio.
Düşünüyordum da belki de bara yatırım yapmalıyız.
Estava a pensar que talvez devêssemos investir no pub.
Düşünüyordum da eğer aramızdan biri ölürse arkamızda söylenmedik bir şey bırakmayalım.
Eu estava a pensar, no caso de um de nós morrer, não devíamos deixar nada por dizer.
Düşünüyordum da
Sabes, eu acho que...
Sadece... Düşünüyordum da.
É que eu estive a pensar.
Düşünüyordum da Mark, yarında siz bize akşam yemeğine gelmelisiniz.
Eu estava a pensar, Mark deviam vir jantar amanhã com a gente.
Peki, düşünüyordum da buakşam birlikte yarım kalan işimizi bitirebiliriz.
Esperava que esta noite pudéssemos resolver uns assuntos pendentes.
Düşünüyordum da bu çocuk elindeki her türlü gücü kullanacak ABD yi savunmak ve kurtarmak için
E eu fico a pensar, sabe, este miúdo está a fazer tudo o que está ao seu alcance, para ajudar a proteger e defender os Estados Unidos.
Avukatla ilgili dediğini düşünüyordum da.
Estive a pensar sobre o que disseste sobre o advogado.
Düşünüyordum da. Şu an işin var mı?
Estava a pensar, estás ocupado agora?
Ve düşünüyordum da çocuklara da böyle yöntemler öğretebiliriz.
E começei a pensar, Percebe, os miudos podiam ter os seus segredos
Düşünüyordum da, belki...
Estava a pensar que talvez...
Düşünüyordum da...
Eu estive pensando.
Biz de burada pek şanslı sayılmayız. Düşünüyordum da, Diana'yı yazarken gören tek kişi olduğuma göre yapılacaklar defterine tekrar bakarsam, belki hafızam harekete geçebilir.
Pensei que já que fui eu quem viu a Diana a transcrever, talvez se vir a agenda de novo isso me refresque a memória.
Söylediklerini düşünüyordum da. Bilgisayar kamerası hakkındakileri.
Estive a pensar no que você disse sobre a ideia da webcam.
Bugün dediklerini düşünüyordum da.
Estive a pensar naquilo que disseste hoje...
Dediklerini düşünüyordum da bu hayatta sıkışıp kaldığımızı.
Estava a pensar no que disseste sobre estarmos encalhados.
Oturma odasındaki kusmuk rengi duvar boyasını düşünüyordum da, bence bu güvercin grisi rengi odayı epey ferahlatacaktır.
Estive a pensar naquela cor de vomitado das paredes da sala de estar, acho que este cinzento ia dar-lhe mais vida.
Hattımın tarzını düşünüyordum da, biraz klasik olsun.
Tenho andado a pensar no conceito da minha linha e a vantagem é que é clássica.
Biliyor musun, öteki gün hakkında düşünüyordum da.
Tu sabes que eu estava a pensar sobre aquilo no outro dia.
Düşünüyordum da yerleşip düzenimizi kurmamız çok hoş olurdu.
Estava a pensar que seria bom para nós, você sabe, assentar.
Sadece San Pedro'ya geri döndüm ve düşünüyordum da insanlar, herkesin göremediği şeyleri görebildiğini söylüyorlar, doğru mu?
Acabo de regressar de San Pedro... Lembrei-me de ti... Podes fazer "aquilo", que toda a gente dizia que fazias?
Özür dilerim, sadece - Louisiana'yı düşünüyordum da.
Desculpa, estava a pensar no Louisiana.
Düşünüyordum da...
Estive a pensar e...
Aslında, düşünüyordum da Natalie ile uzun süreli ilişkini düşününce psikiyatristin olmaya devam etmemin uygun olduğunu sanmıyorum.
Na verdade, tenho pensado. Devido à sua longa... relação com a Natalie, acho que não seja apropriado que continue a ser a sua psiquiatra.
Sean düşünüyordum da, şu okul yasağı ve diğer şeyler yüzünden belki benimle buz pistindeki işe gelmek istersin hem yardım edersin hem de para kazanırsın.
Sean, estava a pensar, sabes, com a proibição da escola e tudo mais, talvez queiras vir trabalhar comigo na pista, ajudar, ganhar um pouco de dinheiro.
Düşünüyordum da, belki bir arama-kurtarma köpeği alabiliriz.
Podíamos adotar um cão. Seria bom para a sua imagem.
- Düşünüyordum da, onları gördüğümden beri... - Torunların Marion ve...
Desde que os vi que não paro de pensar...
- Düşünüyordum da...
- Tenho estado a ver...
Düşünüyordum da bostanda daha çok sebze yetiştirmemiz gerek.
Precisava que me aconselhasse o que plantar. Há tanto por onde escolher.
Şey diyecektim... İkimizi düşünüyordum da sonraki aşamaya geçmek istediğimden eminim.
Quero que saibas que andei a pensar sobre nós... e eu queria mesmo que tivéssemos um relacionamento sério.
Düşünüyordum da burayı tavşanlı duvar kağıdıyla kaplasak nasıl olur?
Tenho estado a pensar, o que dizes de colarmos papel de parede com coelhinhos?
Düşünüyordum da.
Então estava a pensar.
Düşünüyordum da sen doğuştan iyi bir bowlingcisin.
- Não era preciso, meu. Estive a pensar, és inatamente um bom jogador de bowling.
- Evrenin enerjisini düşünüyordum.
Estava a pensar acerca da energia do universo.
- Evet, eğer bir insanla iletişim kurmazsan hayatının sonuna kadar hastanede kalacağını düşünüyordum.
- Não. Sim, penso que sem contacto humano, você acabaria num hospital para o resto da sua vida.
Şu din değiştirme olayını düşünüyordum.
Está bem, estava a pensar naquilo da conversão.
Annemin cenazesini düşünüyordum.
Estava a pensar no funeral da minha mãe.
Bahçe işlerine yoğunlaşarak gıda işi kurabilirim diye düşünüyordum.
Estive a pensar que podia concentrar-me no meu jardim. Construir um negócio de jardins alimentares.
Bende tam liseli aşkımla evlenseydim... hayatım nasıl olur diye düşünüyordum.
Estava a pensar o que seria da minha vida se tivesse casado com o meu namorado do liceu.
Ben de Tessa hakkında böyle düşünüyordum.
Costumava achar o mesmo da Tessa.
Senin için en iyisinin, annenin annemi hapisten çıkarmaya yardım etmesi olacağını düşünüyordum.
Achei que a melhor maneira de te vingares da tua mãe era ajudando-me a tirar a minha da cadeia.
Ben de tam kamerayı ve içindeki Blair ile Chuck'ın ilişkisini sonsuza dek bitiren görüntüleri düşünüyordum.
E eu que pensava que ela e o filme emocionante da Blair e do Chuck estavam perdidos para sempre.
Son nefesime kadar işimi yapacağımı düşünüyordum.
Sempre pensei que faria isto até o dia da minha morte.
Onun da ellerinde kan olduğunu biliyordum, ama bir amacı vardı. İnsanlara bir şeyler ifade ediyordu. Ve bu yüzden bizimkilerin orada olmasının gerekmediğini düşünüyordum.
Sei que ele tinha sangue nas mãos, mas ele representava algo, significava algo para as pessoas e foi por isso que achei que não precisávamos de estar lá.
Bu tırmanıştan dolayı susuz kaldığımda mı yoksa Genevieve'i etkilemek için mi bilemiyorum çünkü benimle yatacağını düşünüyordum. Bu şelaleye dalmanın iyi bir fikir olduğunu düşündüm.
Eu não sei se foi por estar desidratado da caminhada ou se queria apenas impressionar a Genevieve por pensar que ela dormira comigo, mas pensei ser uma boa ideia mergulhar na cascata.
Spencer'ın göl evini kontrol etmeyi düşünüyordum.
Pensei em ver na casa do lago da Spencer.
Bu spordan nefret ettiğini düşünüyordum.
Pensei que detestavas este desporto da treta.
Belki biraz yardıma ihtiyacın vardır diye düşünüyordum. Ot probleminden bahsediyorum.
Estava a pensar se não gostaria de uma ajuda com o problema da erva.