Gördüğünüz üzere translate Portuguese
296 parallel translation
Gördüğünüz üzere, bu konuda bir şey söyleyecek konumda değilsiniz.
Por acaso, não está em posição de dizer nada sobre isso.
Gördüğünüz üzere iki mahkum.
Como podes ver, dois prisioneiros.
Küçük ödüller, gördüğünüz üzere sahiplerini buldu.
Os prémios menores, como podem ver, já foram entregues,
Gördüğünüz üzere bana saldıran kişi,... trenlerin ne kadar dakik olduğuyla ilgili düşüncelerime karşı çıkan bir demiryolu çalışanı.
Sabe, o meu agressor foi um funcionário dos caminho-de-ferro, que não aceitou algumas das minhas observações sobre a pontualidade dos comboios.
Gördüğünüz üzere çok hastayım.
Estou muito doente, como pode ver.
Gördüğünüz üzere, kız ne derse desin ortada bir gizem falan yoktu.
Como vê, näo há mistério nenhum diga a rapariga o que disser.
Çünkü gördüğünüz üzere, kader ( Fate ) böyle işleyebilir.
Porque, como vê, o destino pode funcionar assim...
Ama gördüğünüz üzere, intikam almaya odaklanmış.
Mas como vê, ele parece fixado em vingar-se.
Gördüğünüz üzere başrahip cübbesini giyen bendeniz Şemaya.
Como vedes, sou Xemia, nas vestes do sumo sacerdote.
İlk kazımızı gördüğünüz üzere şurada yaptık.
A primeira escavação está a ser feita aqui na linha cinco.
Gördüğünüz üzere, bir radyo.
- Pode ver, é um rádio.
Çocuklarıma karşı duygusal bir zayıflığım var, ve gördüğünüz üzere onları çok şımarttım.
Tenho um fraquinho pelos meus filhos, e estrago-os com mimos.
Ben, gördüğünüz üzere, bir polis memuruyum.
Sou, como podem ver, um agente da policia.
Gördüğünüz üzere, Doktor, etobur hayvanların olduğu kadar vampirlerin de bir çok türü vardır.
Sabe, Doutor, há mais espécies de vampiros... do que de predadores.
Kaspar Hauser bu güzel şehrin meydanında bulundu ve bugün, gördüğünüz üzere, karşımızda duruyor.
Kaspar Hauser foi encontrado na Praça desta bonita cidade da mesma forma que lhe vêem hoje, diante de vós.
Gördüğünüz üzere, biz sadece büyüleyici güzelliklerin.... ihtiyaçlarını karşılayan özel bir salonunuz.
Vocês verão. Somos um salão privado que escolhe somente belezas especiais.
... gördüğünüz üzere, 3 haftadan önce... gelebilmemiz mümkün değil.
... por isso não podíamos ir aí nas próximas três semanas.
- Gördüğünüz üzere- -
- Bem...
Işıklı haritada gördüğünüz üzere arabalar şehir merkezine yöneliyor.
Como podemos ver no ecrã, a caravana dirige-se para o centro da cidade
Son olarak, gördüğünüz üzere, aramız pek iyi değildi.
Enfim, resumindo, não éramos amigos.
Gördüğünüz üzere Hercule Poirot'u ölü bir dilde bile olsa... kandırmaya çalışmak pek kolay değil.
Enganar Hercule Poirot é difícil, mesmo numa língua morta.
Gördüğünüz üzere bir ya da iki tanesini içeriğini incelemek üzere açtık.
Abrimos um ou dois, como pode ver, para verificar o conteúdo.
Ve şimdi gördüğünüz üzere...
Mas, agora, como pode ver...
Gördüğünüz üzere, bu hafif ağırlıktaki kumanda birimi, ister elle ister tam otomatik şekilde aynı anda silah düzeneğimi ve hareketlerimi kontrol edebilmenize imkân tanımaktadır.
Como podem ver, esta leve unidade de controlo portátil permite-vos me dirigir os movimentos, enquanto simultaneamente operam os variados sistemas de armas, tanto em modo manual como automático.
Çok teşekkür ederim ama şu an gördüğünüz üzere biraz yoğunuz.
Muito obrigado, mas... como vê agora tenho de fazer.
Zeki geçinen biri olmalı, zira gördüğünüz üzere, burnum miniktir, miniciktir, hatta bazen küçük periler hediye etmiş, diye düşünürüm.
Bem, ele deve ser terrivelmente esperto, porque veja, o meu nariz é pequeno, e tão minúsculo, que às vezes penso que foram os elfos que mo deram.
Gördüğünüz üzere bir kez daha, sorun...
Vêem como se repete? Problema. Solução.
Evet, gördüğünüz üzere,
Sim, bem, veja,
Gördüğünüz üzere çok hastayım ama yardımcı olmak için elimden geleni yapacağım. - Teşekkür ederim.
Estou profundamente doente, como pode ver, mas darei o meu melhor para ajudar.
Bu Bay Falk, sizin de açıkça gördüğünüz üzere.
Este é o senhor Falk, como podem ver.
Gördüğünüz üzere ilişkileri olması gerektiği gibi daha iyiye gitmemiş.
Obviamente, a relaçao deles nao era para acontecer... mas isso nao faciIitava as coisas.
İki taraf da aynı şeyi istiyor ama gördüğünüz üzere olanların barışla hiçbir ilgisi yok.
Ambos os lados dizem a mesma coisa, mas como acabamos de ver... a realidade é tudo menos pacifica.
Gördüğünüz üzere, buradaki her şey hala garip bir halde ama şerif bana şunları söyledi :
Oomo podem ver, as coisas ainda | estão confusas por aqui, mas o xerife disse-me que :
Gördüğünüz üzere takım işi insanı bir yere kadar götürür.
O trabalho de equipa vai só até certo ponto.
Gördüğünüz üzere, WayneLex T-7 en zorlu yüzeylere yüzeylerde bile hedefini gözden kaçırmadan ilerliyor.
Como vês, o Waynelex T-7 pode passar pelo terreno mais difícil... sem jamais perder o seu alvo final de vista.
Gördüğünüz üzere, çeşitli ödüllerde mevcut.
Podem ver os vários louvores,
Gördüğünüz üzere Bayan Macintosh Bay Tetedepiaf'ı mükemmel bir centilmene dönüştürdü.
Como você pode ver, Miss Macintosh transformou o Sr. Tetedepiaf num perfeito cavalheiro.
Gördüğünüz üzere, çok sıkı.
São muito justas, percebem.
Onları toplamak istiyorum çünkü gördüğünüz üzere çok fazla bırakılmış.
Apanho porque, como vê, há muitas e vale a pena.
Merak etme. Gördüğünüz üzere Kif uzman bir tasarımcıdır.
Não te preocupes, o Kiff é um óptimo cabeleireiro, como podes ver.
Korkarım bu durum sandığınızdan daha karışık Bay Okul Rehberi. Gördüğünüz üzere,
Receio que seja mais complicado que isso, Sr. Psicólogo Escolar.
Gördüğünüz üzere, bu Almanlarla uğraşmak çok zor.
Ok? Como haveis visto, estes alemaes sao muito dificeis de tratar!
Gördüğünüz üzere yarışmacılar pazarlama işlerinden kaçmaya çalışan gerçek mahkumlar.
Os concorrentes que verão hoje são reclusos a fazer uma pausa dos seus deveres de telemarketing.
Gördüğünüz üzere, icadımdaki eşsiz kıvrımlar insan omurgasındaki omurlarla birebir örtüşüyor.
Como vêem, as cavidades únicas da minha invenção correspondem perfeitamente aos contornos das vértebras humanas.
Gördüğünüz üzere Alan şu anda odak noktanızı değiştirdi bunu yaparken gözlerinin ve vücudunun kinetik enerjisini bana geçirdi.
Como podem ver, O Alan está a transferir a atenção ao passar a energia cinética dos seus olhos e seu corpo para mim.
Gördüğünüz üzere, paranız hazır.
Como vê, temos o seu dinheiro.
Gördüğünüz üzere, tren karantinaya alındı.
Como podem ver, o comboio está a ser coberto.
Gördüğünüz üzere malca bilmiyorum.
Eu não falo parvonês.
Sıradaki numaram için, gördüğünüz üzere kollarımda bir şey yok başımda da bir şey yok.
Para o meu próximo truque, reparem que não tenho nada nas mangas. E nada na cabeça.
Bugün gördüğünüz üzere... katil kusursuz.
Eu não sei. Como viu hoje, esse criminoso é perfeito.
Gördüğünüz üzere meşgul bir adamım.
Pelo menos para mim. Sou um homem ocupado.
gördüm 831
gördün 90
gördünüz 57
gördük 25
gördü 16
gördüm seni 25
gördün mü 3514
gördüğüme sevindim 20
gördün mü bak 45
gördünmü 25
gördün 90
gördünüz 57
gördük 25
gördü 16
gördüm seni 25
gördün mü 3514
gördüğüme sevindim 20
gördün mü bak 45
gördünmü 25
gördünüz mü 803
gördüm onu 79
gördüğüm kadarıyla 80
gördüm onları 17
gördüğün gibi 275
gördüğünüz gibi 306
gördün mü onu 18
gördüğün üzere 21
gördün işte 29
gördüm onu 79
gördüğüm kadarıyla 80
gördüm onları 17
gördüğün gibi 275
gördüğünüz gibi 306
gördün mü onu 18
gördüğün üzere 21
gördün işte 29