Gördüm onları translate Portuguese
977 parallel translation
O ikisinin geceleri iyi olduğunu duydum. - Gece çalışırken gördüm onları.
Soube que aqueles dois trabalham bem à noite.
Gördüm onları!
Dá azar! Ei-los!
Monitörden ben de gördüm onları.
Também os vi no monitor...
Onları sırtında taşırken gördüm.
Eu vi-os a andar às cavalitas.
Sayenizde onları gördüm.
Já os vi, graças a si e aos seus amigos.
Onlarınki olmadığını gördüm ve şansımı denedim.
Vi que não era filho deles e aproveitei.
Onları gördüm diyorum!
Estou a dizer-Ihe que vi os dois!
Onları gördüm.
Eu vi-os.
Sonra markete gittiğimde onları köşede gördüm.
Ainda agora, quando fui lá fora, vi-os ali na esquina.
Onları gördüm.
Eu vi-os!
Ama onları gördüm...
Mas eu vi-os!
- Ama onları gördüm... - Yatma saati çoktan geçti.
São horas de ela ir dormir!
Evet, onları gördüm ama onlar beni görmedi.
Eu vi-os, apenas eles não me viram.
Test edilirken onları gördüm.
Foram todos colocados à prova.
Onların izlerini gördüm.
Eu vi as pegadas deles.
Onları yutmam için gözlerinle bana yalvardığını gördüm.
Vi-te a suplicar com os olhos para que os engolisse.
Bakın, Tip Henry'nin evine gitmiştim,... Andy'nin siparişlerini vermek için. Onları verip geri dönerken Stew ve Ernie'yi gördüm.
Bem, o Andy foi encontrar o Henry Tip eu ia ter com ele quando vi o Stew e o Ernie.
Ve hemen pencereye koştum ve onların bir cesedi karşı tarafa taşıdıklarını gördüm...
E fui à janela e vi-os levarem o corpo para o outro lado...
Yangın merdivenine çıkmıştım baba, ama hava o kadar sıcaktı ki Kellersonların katına çıktım. Onları öyle gördüm işte.
Fui para a escada de incêndio, mas estava tanto calor que subi para a dos Kellersons, foi assim que os vi.
Kâbus falan değildi. Ve bunu uydurmuyorum, onları gördüm!
Não foi um pesadelo nem estou a inventar, eu vi-os!
Onları pencereden gördüm.
Eu vi-os pela janela.
- Kellersonları uydurmadım! Onları gözlerimle gördüm!
Eu não inventei a história dos Kellersons!
- Evet onları buralarda gördüm.
- Sim, já os vi por aí
Onları ben de gördüm.
Eu mesma já os vi.
Çilekleri bulaşıkçılar yedi. Onları gördüm.
Os despenseiros comeram os morangos.
Onların oklarını gördüm, Hank Senin ve arkadaşının bize arkadan ateş ettiğinizi gördüm.
Vi as flechas que atravessaram o Hank. Vi-o a si e ao seu amigo disparar sobre nós pelas costas!
Onları duymadım patron... ama sevdalılar gibi koklaştıklarını gördüm.
Não os conseguia ouvir, mas vi-os muito próximos, como dois namorados.
Onları gözlerimle gördüm!
Eu vi com meus próprios olhos!
Çünkü Majesteleri, onların grubunun bir üyesiymiş gibi kılık değiştirip onu gördüm. Ve onun asil ataları gibi olduğuna ve ataları gibi aynı lekeyi, kraliyet doğum lekesini taşıdığına, sizi temin edebilirim.
Porque, Majestade, disfarçado como membro do grupo, vi-o, e posso assegurar-lhe que, como os seus antepassados, e no mesmo local, ele tem a marca de nascença real.
Onları gördüm.
Já os vi.
Burada yaşayan insanları, birlikte büyüdüğü kişileri gördüm. Sanki onları tanıyor gibiydim.
Vi as pessoas que vivem aqui, e com as quais cresceu... e senti que também os conhecia.
Onları gördüm, süslü kadınlarıyla maymun gibi giyinmişler.
Eu vi-os, vestidos como macacos, com as suas mulheres extravagantes.
Onları konuşurken gördüm.
Acabo de vê-los a falar.
Onları gördüm.
Eu vi-as.
Onları gördüm!
Eu vi-os!
Onların şehirlerine gitmiştim. Bilimin tanrısına çocuklarının geleceklerini kurban ettikleri sunakları gördüm.
Eles chegam às suas cidades e levantam os seus altares, nos quais irão sacrificar o futuro dos seus filhos aos deuses da ciência.
Onları limanda gördüm.
Vi-os no porto.
Onları gerçekten gördüm!
Eu as vi!
Onları gölün dibinden çıkarken gördüm.
Sairam flutuando do fundo do lago.
Onları gördüm, gördüm.
Estou a vê-los. São eles.
Ama ben onları kendi ülkemde günahsız insanlara işkence ederken ya da onları öldürürken gördüm.
Mas eu viu-os no meu país, a torturarem gente inocente.
Hiç karşılaşmadım. Onları sadece silahın nişangahında gördüm.
Os únicos que já vi foi através da mira da metralhadora.
Evet, onların tıpkı böyle gittiklerini gördüm.
Sim, morrem assim, de repente.
Kasadan bizzat çıkartırken gördüm. Shooter, Lady Fingers ve ben onları doğrudan buraya taşıdık.
Eu mesmo o vi tirá-los do cofre, e foram trazidos por mim, pelo Shooter e pela Lady Fingers.
- Babamla... -... bu kadının arasında ne var? - Onları dans ederken gördüm.
- O que se está a passar... entre ela e o meu pai?
Onları nehrin oralarda kişisel çadırını kurarlarken gördüm.
Vi-os a montar as suas tendas pessoais do outro lado do rio. Ele aproxima-se.
Çok kalabalıklar. Kestirmeden gelirken onları gördüm.
Vi-os quando tomei o atalho.
Onları gördüm.
Estou os vendo.
Oraya vardığımda, Apache'ler sürünerek ilerliyordu. Saklandım ve onların kadınları götürdüklerini gördüm.
Há dois meses, eu fui visitar a Angie.
Onları aynadan gördüm.
Vi-os no espelho.
Onları da gördüm. Arkadaşın Tyree'yı önemli biri yapmak için birçok yolun var.
Tens muitas formas de tornar o teu amigo Tyree um homem importante.
onları 229
onların 83
onları seviyorum 37
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onları gördüm 114
onları buraya getir 21
onları göremiyorum 34
onları öldüreceğim 28
onları görüyorum 24
onların 83
onları seviyorum 37
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onları gördüm 114
onları buraya getir 21
onları göremiyorum 34
onları öldüreceğim 28
onları görüyorum 24
onları tanıyorum 29
onları takip et 20
onları yakaladım 20
onları bırak 18
onları duydum 18
onları rahat bırak 26
onları bana ver 22
onları canlı istiyorum 17
onları buldum 52
onları yakalayacağız 19
onları takip et 20
onları yakaladım 20
onları bırak 18
onları duydum 18
onları rahat bırak 26
onları bana ver 22
onları canlı istiyorum 17
onları buldum 52
onları yakalayacağız 19