Güzel kızım translate Portuguese
1,057 parallel translation
Benim güzel kızım yaşlı bir kadına dönmüş.
A minha bela filha tornou-se uma velha.
Güzel kızım hala Chicago'da.
A minha querida filha está em Chicago.
İşte benim güzel kızım.
- Cobraste-lhe deslocação?
Kelly, güzel kızım senin de bir tane olacak Sonra, Bud, sen de bir tane alacaksın
Kelly, em breve também terás um.
- Afiyet olsun Valeria. Güzel kızım benim.
Boa garota.
Hayatımda gördüğüm en güzel kız o. Hasta mı?
É a coisa mais linda que eu já vi. Está doente?
Seninle o kadar güzel, o kadar yoğun bir hayat yaşadık ki. Çok şanslıyım. Artık bırakmalıyız.
Vivemos uma vida tão bela, tão intensa, tão felizarda mas agora tens de libertá-la.
Kurşunlar bu kayalara çarpmaya başlayınca hepimiz onun güzel küçük kıçının arkasına mı saklanacağız?
Quando começarem a disparar, acham que vamos esconder-nos por trás do rabo dela?
İşte benim küçük kızım, güzel, gel hadi!
Aqui está uma menina bonita.
Çok güzel, kızım.
Muito bonito filha.
? Güzel kızların başımızın üstünde yeri var!
Raparigas bonitas são quase sempre benvindas!
Benim güzel kızım.
Beleza de donzela.
Ve kız da tabii ki. Demek istediğim, birlikte yaşadığım şu güzel kızı unutma.
E não te esqueças da rapariga linda com quem estou a viver.
- Billy Bear burada güzel vakit geçiriyor olmalı. - Ne o mahkum, adamımızı kıskanıyor musun?
Oxalá nos divirtamos tanto como naquele bar de saloios.
Ne güzel göğüslerin var, kızım.
Que lindos seios tens!
- Kesinlikle. Önce güzel kız, efsanevi fil mezarlığını bulmasına yardım etmeleri için bir safari kiralar.
- Primeiro, a linda jovem vai num safari para encontrar o lendário cemitério dos elefantes.
Onun gibi güzel bir kızı mı?
A uma mulher linda como ela?
Güzel kız mı?
Rapariga?
Senin gibi güzel bir kız 19 yaşında... ölümüne çalışır mı hiç?
Queres morrer a trabalhar aos 1 9 anos? Uma gatinha como tu?
Güzel peruğumu kızım aldı.
Eu dei a minha peruca boa à minha filha.
Evet, Kolombiya'da iade edilmeni sağlayamayacağımızı biliyorduk biz de başka bir ülkede yaptık, güzel değil mi?
Sabíamos que não o conseguiríamos extraditar a partir da Colômbia, por isso, apanhámo-lo noutro país.
- Ama kızımız yakında evlenip bizden ayrılacak, o kadar güzel ki.
- Ela vai-se embora em breve, tão bonita.
Ne güzel söyledin, kızım.
Isso mesmo, querida.
Ve güzel bir kız geçtiğinde asla iki kere bakmadım.
E eu nunca olhava duas vezes quando passava uma bela rapariga.
Otoban mı yapıyorsun, New York'un en güzel kızına evlenme mi teklif ediyorsun?
- Vais construir uma auto-estrada... ou estás a declarar-te ao melhor partido de N. Iorque?
Gezinti, gezinti Gezinti benim yıkımın olduğundan... Bir daha seninle gezintiye çıkmayacağız güzel bayan...
Vaguear, uma vez que vaguear tem sido a minha ruína espero não mais vagabundear Consigo linda donzela.
Güzel, sıkı kukularımız var bizim.
Temos umas belas "ratas apertadas".
'Kızıl Farekulağı'nın kim olduğunu tahmin etmeye çalışıyoruz, böylelikle, ona hayranlığımızı ifade etmek üzere güzel bir posta havalesi gönderebileceğiz.
Estamos a tentar adivinhar quem é o Scarlet Pimpernel, para lhe podermos enviar um enorme postal a expressar a nossa admiração.
Güzel bir havada İngiltere'den ayrıldık, ama sadece şansımız elverene kadar.
Deixamos Inglaterra com bom tempo, mas ai acabou a nossa sorte.
Çok basit, Al sanki kızın güzel bir şekilde havada asılı poposuna bakıyormuş gibi görünsek bile benim asıl yaptığım uzun uzun düşünüp de son 100 yılda, pardon 50 yılda kadınların bu kadar ilerlemesine hayranlık duymam.
La explicar que, embora parecesse que estava a olhar para o traseiro da rapariga, tão maravilhosamente erguido no ar diante de nós estava, na realidade, a admirar o quão longe as mulheres chegaram, nos últimos cem, melhor, 50 anos.
Kabullen artık, sen TV deki kız kadar dahi güzel olsan, ben yine seni yok sayardım... çünkü sen benim karımsın.
Encaremos os factos, mesmo que fosses linda como a rapariga da TV, continuaria a ignorar-te, porque és a minha mulher.
Bir de bana vebalıymışım gibi davranan güzel kız arkadaşını hatırlarım.
E lembro-me da amiga dela reagia a mim como... se eu tivesse sarampo.
Ve güzel kızınız için. Hala Chicago'da mı?
A sua querida filha, ainda está em Chicago?
İşte, vaftiz kızım için güzel bir şapka.
Vejam! Uma touca para a minha querida afilhada.
Sevgili Harrowlularla ta 96'da oynadığımız oyunu hatırlıyorum da savunma hatlarına hiç hücum yapamadığımızı söylemişlerdi ama, daldık, vurduk, dokunduk oyunu da bir güzel, 15-4 kazandık.
Lembro-me de quando jogamos os Velhos Harrowians em'96, eles disseram que nunca conseguiríamos ultrapassar a defesa deles, mas nós mergulhámos e abanámo-nos e juntámo-nos e ganhámos o jogo por 15-4.
Güzel bir kız mı?
O que é que te impede? Problemas com miúdas?
Biliyor musun, gerçekten güzel bir kız arkadaşım vardı.
Eu tinha uma bela namorada.
Söyle bakalım, sekiz yaşında güzel bir kız görünce, ne diyoruz?
Ok. Agora, o que dizes quando vires uma gatinha de 8 anos por perto?
Evvel zaman içinde, çok güzel bir kız varmış adı Shelby'ymiş. Ve Shelby'nin çok tatlı, kibar ve harika bir perisi varmış adı Clairee'ymiş. Ama bir de korkunç şeytan ruhlu, çirkin cadı varmış adı Ouiser'mış.
Era uma vez uma bela rapariga chamada Shelby e a Shelby tinha uma fada boa, encantadora, bondosa e maravilhosa chamada Clairee, mas havia também uma bruxa má, horrível, malvada e feia chamada Ouiser.
Seni yakalayacağım küçük güzel kız.
Hei-de apanhar-te, linda. E ao teu cão.
Çok güzel garson kızlarımız var. Çalıştırın onları. Onlara biraz iş verin ve dolgun bir bahşiş bırakın.
Temos garçonetes muito bonitas aqui, então... coloquem-nas para trabalhar e dê a elas gorjetas bem gordas.
Yükselen Güzel Kız, 1986, döktürün bakalım.
A Próxima Menina Bonita, 1986, a pista é vossa.
Ne kadar harika bir yapıdır insan aklı nasıl da soylu yapabilecekleri ne kadar sınırsız, duruşu, kımıldanışı ne kadar anlamlı ne kadar güzel davranışları meleğinki gibi, kavrayışı tanrınınki gibi :
Tão nobre na razão. Tão infinito em aptidões. Em forma e movimento, tão expressivo e admirável.
Ben güzel bir kızım.
Sou uma rapariga simpática.
Güzel bir kızım.
Sou uma rapariga simpática.
Güzel bir bağcık da taktınız mı, gerçekten göz alıcı olurlar.
Tem detalhes em prata também. É uma óptima escolha.
Kırmızı takım elbiseli bir cüce ve güzel bir kadın vardı.
Havia um anão de fato vermelho e uma mulher linda.
İyi ki güzel bir kızım. Asla çalışmak zorunda kalmayacağım.
Ainda bem que sou bonita para nunca ter de trabalhar.
İşte benim güzel kızım.
Anda.
Zaten mutlaka bir an gelir ve acırım bu andan mahrum olana. İşte o zaman duyarız içimizde asil bir aşkın varlığını. Söylediğimiz her güzel söz hüzünlü kılar bizi.
Chegará fatalmente o momento, e lamento os que a ele não acedem, em que sentimos que um amor nobre em nós existe, que todas as belas palavras ditas tornam tristes!
Sonra sen de bana "Güzel, ben artık ölüyorum ve seni yalnız bırakacağım" diyebilirsin.
Para poderes dizer, "Bem, óptimo. Agora vou morrer e vou deixar-te."
kızım 866
kızım nerede 44
kızım mı 20
güzel 14869
guzel 19
güzelim 390
güzelsin 102
güzel kız 114
güzel bir gün 178
güzelim benim 17
kızım nerede 44
kızım mı 20
güzel 14869
guzel 19
güzelim 390
güzelsin 102
güzel kız 114
güzel bir gün 178
güzelim benim 17
güzellik 77
güzelmiş 286
güzel bir kadın 48
güzeller 55
güzel bir kız 49
güzeldi 214
güzel görünüyorsun 72
güzel bayan 54
güzeldir 52
güzel olmuş 50
güzelmiş 286
güzel bir kadın 48
güzeller 55
güzel bir kız 49
güzeldi 214
güzel görünüyorsun 72
güzel bayan 54
güzeldir 52
güzel olmuş 50