English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ H ] / Hepsi öyle

Hepsi öyle translate Portuguese

449 parallel translation
Evet, hepsi öyle diyor.
Sim, é o que todas dizem.
Hepsi öyle gitti Lov.
Foi assim que todos partiram, Lov.
- Hepsi öyle değil mi?
- Só podiam ser.
- Hepsi öyle değil mi gecelerin?
- Não são todas?
Polisi aptal sanabilirsin Stanley, bazıları öyle olabilir ama hepsi öyle değil oğlum.
Podes pensar que a Polícia é uma cambada de tolos, Stanley. Talvez alguns deles sejam, mas nem todos, filho, nem todos.
Hepsi öyle.
Todos ficarão.
Hepsi öyle değil Jean-Pierre.
Mas não as de todos, Jean-Pierre.
Hepsi öyle gürültüler çıkarıyor. Banyoda, yatakta.
Todos fazem esses ruídos... ruídos no banho e roncos no quarto.
- Hepsi öyle değil midir?
- Não foram todos?
- Hepsi öyle değil mi!
- Bem como a tudo o resto.
Hepsi öyle diyor.
Foi o que todos eles disseram.
Hepsi öyle uzak gözüküyor ki.
Parece tudo tão longínquo.
Emekliler, hepsi öyle.
Reformados, todos eles.
- Ah evet, hepsi öyle olduklarını söylerler değil mi?
- Dizem todos o mesmo, não dizem?
- İlginç bir evmiş. - Hepsi öyle.
Bem, é um prédio interessante.
- Çünkü erkeklerin hepsi öyle. - Pisliğin tekisin!
Só dizes asneiras!
Hepsi öyle. Sadece sen ve ben varız.
Todos vão morrer, és só tu e eu!
- Hepsi öyle değil mi?
- Não são todas?
Hepsi de sürtük, öyle değil mi?
São todas umas vagabundas, não são?
İsimlerini hatırlayamıyorum bile öyle çoktular, ama hepsi de aynı şeyi yaptı.
Näo me lembro do nome de todos eram tantos, mas fizeram todos a mesma coisa.
Bunu kaldırabilirim. - Evet hanımefendi. "Hepsi en başta öyle söyler." dedi.
Ele disse :'No começo, todos dizem isso'.
Hepsi öyle.
Todas o são.
Hiç de öyle yapmayacaksın. Muhtemelen hepsi ağır biçimde üşütmüşlerdir.
A Elvira está connosco desde que eu era pequena.
Aron'un tarif ettiği aşkın iyi bir şey olduğunu biliyorum. Ama hepsi o kadar değil, öyle olmalı.
Sei que o amor é bom, como diz o Aron, mas é mais do que isso, tem de ser.
Yani hepsi o kadar yeni... ve öyle büyüleyici ki!
Quero dizer, é tudo tão novo... e fascinante!
- Hepsi öyle olmaz mı?
- Como todas.
- Neredeyse depodakilerin hepsi de öyle.
Como estão todos os barris no armazém.
Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiç biri mahvolmasın hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.
Pois Deus amou tanto o mundo... que Ele enviou seu único filho... e aquele que nele crer... não perecerá... mas terá a vida eterna.
Öyle görünüyor ki, ona bakabiliriz, ancak hepsi bu kadar.
Parece que podemos olhar para ele, Capitão, mas é tudo.
Yaptıklarına pişman olacaklar. Siz de öyle. Hepsi bu kadar.
Eles vão arrepender-se e vocês também.
Öyle ikiyüzlüler ki hepsi buna inanır.
São tão hipócritas que quase acreditam nisso.
Hepsi de düzenli tertipli soysuz herifler, öyle değil mi?
São mais do que esperávamos.
Evet, inanıyorum. Hepsi değil ama bazıları öyle.
Sim, Não todos eles, mas alguns.
Öyle, her hesap makinesi, her elektronik çocuk oyunu, hepsi burada doğar.
Aqui são feitas todas as calculadoras e jogos electrónicos.
Öyle hem de hepsi kararmıştı.
Sim e começou a ficar preto.
Çoğu insan öyle, ama hepsi değil.
Muitos estão, mas outros não...
Öyle, hepsi de meteliğe kurşun atan tipler.
Sim. E nenhum deles tem onde cair morto.
Sadece öyle seziyorum, hepsi bu.
É apenas a minha Snarf intuição.
- Hepsi eroinman, öyle mi?
- São viciados?
Yani hepsi Buck'ın suçu, öyle mi?
Posso pedir tudo o que quiser?
Heralde hepsi uyumuşlardır. Umarım öyle değildir.
- Se calhar foram todos para a cama.
Bizler aslında canavar değiliz, bir zamanlar öyle gösterildik hepsi o.
Não fique espantado.
Hepsi bana karşı. İstenmiyorum. Burada da öyle.
Todos eles estavam... contra mim, tal como todos aqui.
Ama hepsi bunu yapmıyor, öyle değil mi?
- Mas nem todos violam!
- Hepsi senin suçun. - Öyle mi?
- Tu é que tens a culpa.
Hepsi A, öyle mi?
Só notas máximas, não é?
Öyle, insan yaşamında fazla muvaffak olduğu zaman hele kendinden tiksindiği öyle anlar olur ki bir araya gelince hepsi, vicdana ağır basmaz ama içinde bir sıkıntı yaratır.
Reparai, quando se triunfou muito na vida, sente-se, mesmo sem nada ter feito de mal, mil pequenas mágoas, cujo total não perfaz um remoroso, mas um obscuro constrangimento, e os mantos ducais arrastam no forro,
Artık hepsi Esta'ya ait, öyle değil mi?
Tudo isso agora pertence à Esta, certo
Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın... " ... hepsi sonsuz yaşama kavuşsun."
"para que quem acreditar nele... não pereça, mas tenha uma vida eterna".
Yani hepsi benim suçum, öyle mi?
Então isto é tudo culpa minha, é?
Hepsi bu mu? Ben işe gidince sen mantığı bir yana bırakıyorsun, öyle mi?
Saí para trabalhar e tu perdeste completamente o juízo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]