Öyle ya da böyle translate Portuguese
1,024 parallel translation
"Sanırım," diyor, "öyle ya da böyle, ne düşünürsek düşünelim,... bir şey değişmeyecek, belki de gösterişsiz bir mutluluk içinde oturuyoruzdur."
Eu acho. Em todo caso, nós não estamos preocupados de um jeito ou de outro com o que estamos pensando... sobre qualquer coisa em particular. Mas talvez nós nos sentamos em algum tipo de felicidade tranquila.
Öyle ya da böyle, sana güvenebilmeliyim.
Seja como for, terei de poder contar consigo.
Öyle ya da böyle, Brigade yüzleşmek zorunda ve bunu biliyor.
Seja como for, o Brigade vai ter de o enfrentar e sabe disto.
Yahudiler öyle ya da böyle umurumda değil.
Não me importo com os judeus.
Öyle ya da böyle onu alacağız.
Vamos trazê-la de volta.
Öyle ya da böyle bir sürü insan ölüyor.
Seja como for, houve muitos mortos.
Ondan kurtulurum. Öyle ya da böyle.
De um modo ou de outro posso desfazer-me dela também.
Buraya geldin, sakince ona gitmesini söyledin ve benden öyle ya da böyle beni önemsediğine inanmamı istiyorsun.
Vieste aqui e calmamente pediste-lhe para sair e esperas que eu acredite, de uma forma ou de outra que te preocupas comigo.
Öyle ya da böyle hayatta kalacağız.
Sobreviremos de uma forma ou de outra.
Ve karar vermem gerektiği zaman öyle ya da böyle...
E eu é que decido se ela precisa de um psiquiatra
Zaten ona öyle ya da böyle söyleyecektim.
Também tentei contar-lhe tudo.
Öyle ya da böyle geliyorsun.
De uma maneira ou de outra, virá connosco.
Arkadan ya da önden, öyle ya da böyle.
Por trás ou pela frente, de um modo ou de outro.
Öyle ya da böyle.
Seja qual for o resultado.
Öyle ya da böyle, tetiği çekip basılı tutacağımı biliyorsunuz.
Seja como for, sabe que carregarei no gatilho e não pararei.
Öyle ya da böyle Julian bir gün gerçeği sana kendisi söyleyecektir.
Mais tarde ou mais cedo, o Julian cederá e contar-lhe-á a verdade.
Kimse yardım elini uzatmayacak, öyle ya da böyle.
Ninguém vai se oferecer, de bom grado ou não.
Hayır, Vogel'i öyle ya da böyle bulacaksınız.
Tem de encontrar o Vogel por todos os meios.
Öyle ya da böyle kendini soyutlanmış hissetmen ya da telefona gelmeyi reddetmen gerekeceğini sanmıyorum.
No entanto... Não acho justo que te mantenhas isolado ou recuses a atender um telefonema.
Öyle ya da böyle savaşacağız.
Teremos de enfrentá-los.
Edwina, öyle ya da böyle çok yakında buradan ayrılacağım.
Sabe, Edwina, de um ou outro modo, vou ter de me ir embora em breve.
Öyle ya da böyle yine viddyleşiriz, droogi.
Havemos de nos ver mais vezes.
Öyle ya da böyle, değil mi? Biliyorum.
Eu sei disso.
Öyle ya da böyle seni geri götüreceğiz.
Sabes que mais tarde ou mais cedo te levaremos.
Öyle ya da böyle buradan kaçacağım.
Irei daqui de uma forma ou de outra.
Öyle ya da böyle geçiyor.
Não acaba mais.
Kıçını yırtana kadar söylesen de, bu dünyada düzeceğin karının öyle ya da böyle parasını vermek zorundasın.
Canta o que quiseres, mas se conseguires uma rata vais ter de pagar, de uma forma ou de outra.
Aceleyle bir yayın hazırladık, başlığı "Tobruk Tragedy" idi. Bu gerçekten bir trajediydi, biz böyle hissetmiştik. ama öyle ya da böyle, itiraf etmeliyim ki, bu muhtemelen oylarımızı oldukça arttırdı.
Apressadamente, lançamos um folheto "Tragédia em Tobruq", pois considerávamos que se tratava duma tragédia, mas confesso que isso deve ter-nos trazido muitos votos.
Ya öyle ya da böyle.
De uma maneira ou de outra.
Her neyse, yakında öyle ya da böyle öğreneceğiz.
Mas vamos descobrir isso em breve.
Öyle ya da böyle... bu büyük şeyi halletmek bizim üzerimize kalıyor.
De algum modo, de alguma maneira, isto está por nossa conta.
Öyle ya da böyle, sığırtmaçların etrafında az bulunmadım.
Tenho andado metida com pessoal desse, de uma forma ou de outra.
Tamam mı? Keşke ben çıkmadan anlatsaydınız çünkü geri dönmek zorundayım ve öyle ya da böyle bu hikayeyi yazacağım.
Devia ter dito isso antes de eu vir, agora tenho de escrever qualquer coisa no jornal, seja o que for.
Öyle ya da bÖyle Clouseau İle karşılaşacaksın... ve sonra Ömür boyu buraya dÖnersin.
Cedo ou tarde, vai rever Clouseau... e daí retornará aqui.
Stransky bu savaştan öyle ya da böyle sağ çıkacak.
Stransky sobreviverá duma maneira ou doutra.
Öyle ya da böyle, sen itibarlı bir adamsın.
Gostes ou não, tens uma reputação a manter.
Öyle ya da böyle, o öldü.
Não discutam!
Öyle ya da böyle küçük ülkemiz bir mucizenin doğuşunu gördü ;
"Cercámos a Zona com cordões policiais... " E fizemos bem... Aliás, não sei bem... "
Pekala Bakanım, madem benden direkt bir cevap bekliyorsunuz o halde şöyle diyebilirim, gördüğümüz kadarıyla geniş perspektiften baktığımızda, birini alıp diğerinin üstüne koyduğumuzda bakanlıkların genel uygulamalarını düşündüğümüzde son bir analiz yaparak şöyle diyebilirim ki genel koşullarda, günün sonunda şuna ulaşmanız kuvvetle muhtemeldir ki o kadar açıkça üstüne gitmeden öyle ya da böyle içine dahil olmamalı.
Se pretende uma resposta directa, terei de dizer que, tanto quanto podemos ver e do nosso ponto de vista, comparando e analisando a maioria das departamentos, em análise final, provavelmente poderíamos dizer que no final de contas, em termos gerais, iríamos descobrir que, para sermos mais precisos, talvez não nos fosse possível dizer nem uma coisa, nem outra.
Fakat büyük resim öyle ya da böyle aynı oldu.
Mas todo o curso da história teria tomado mais ou menos o mesmo rumo.
Öyle ya da böyle sonsuzluğun uçurumunda tıkanmış durumdayız.
De uma maneira ou de outra, estamos poisados no limiar da eternidade.
Öyle ya da böyle fark etmez.
De qualquer forma, tanto faz.
Greenwich Village'daki herkes de öyle ya da böyle asiydi.
E em Greenwich Village todo mundo era um pouco rebelde.
Öyle ya da böyle, onu Latin Amerikalı bir hedef için kiraladıklarını pek düşünmüyorum.
Não me parece que o contratassem para matar um latino-americano.
Biz Almanları kurtardınız çünkü öyle ya da böyle biz almanız değil mi?
Somos alemães acima de tudo. Chega.
Öyle ya da böyle hepimiz ülke için ot çapalarız.
De qualquer maneira, vão todos acabar a fazer tijolo.
İşin sırrı iyi davranmakta veya kötü davranmakta... ya da öyle veya böyle davranmakta değil... bütün insanlara aynı şekilde davranmakta.
O grande segredo näo é uma questäo de boas maneiras... ou más maneiras ou algum tipo particular de maneiras... mas sim ter as mesmas maneiras para todas as almas humanas.
Öyle ya da böyle birgün evleneceksin.
Um dia vais casar de qualquer maneira.
Biliyorum öyle ya da böyle yapacaksın ama yalvarırım yapma bunu. Bunu yapma...
Não faça...
Öyle ya da böyle.
ele está destinado a triunfar... de uma forma ou doutra.
Öyle ya da böyle.
está destinado a triunfar... de uma forma ou doutra.
öyle yapma 26
öyle yapacağım 74
öyle yapalım 41
öyle yapıyorum 18
öyle yaptım 45
öyle ya 85
öyle yap 58
öyle yaptı 25
öyle yaparım 22
öyle yapın 26
öyle yapacağım 74
öyle yapalım 41
öyle yapıyorum 18
öyle yaptım 45
öyle ya 85
öyle yap 58
öyle yaptı 25
öyle yaparım 22
öyle yapın 26
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ki 92
öyle misin 81
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öyle bir şey demedim 65
öyle bir şey işte 17
öyle bir niyetim yok 19
öyle demek istemedim 274
öyle ki 92
öyle misin 81
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öyle bir şey demedim 65
öyle bir şey işte 17
öyle bir niyetim yok 19
öyle mi düşünüyorsun 363
öyle değil 521
öyle olsa iyi olur 27
öyle misiniz 16
öyle mi söyledi 29
öyle kal 87
öyle miyim 118
öyle mi oldu 22
öyle miydim 20
öyle değilmi 21
öyle değil 521
öyle olsa iyi olur 27
öyle misiniz 16
öyle mi söyledi 29
öyle kal 87
öyle miyim 118
öyle mi oldu 22
öyle miydim 20
öyle değilmi 21