English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ö ] / Öyle degil mi

Öyle degil mi translate Portuguese

16,165 parallel translation
- Evet öyle. - Roger Maddox değil mi o?
- É o Roger Maddox?
O pek umurunda değil, öyle değil mi? Yani babam.
Não gostas muito do meu pai, pois não?
Öyle bir şeyin vücudumuzdan çıkması çok çılgınca, değil mi?
Estranho como conseguimos tirar uma coisa assim de nós.
Hayatını yumuşatmıştı öyle değil mi?
Ela suavizou a tua vida, não foi?
Öyle.. değil mi?
É não é.
Evet, biliyorum. Hepimiz öyle sandık, değil mi?
Todos nós pensávamos.
- Evet öyle, değil mi?
É bom, não é?
Çünkü o bir Lockhart, öyle değil mi?
Porque ela é uma Lockhart, não é?
Öyle, değil mi?
Eu sei, não é?
Bobby'nin sözleriyle o kanıtlandı zaten, öyle değil mi?
Essas provas vieram do Bobby, não é verdade?
Yani size, bu testleri daha yapmadan Bay Fassbender'ın, Teresa Halbach'in Bay Avery'nin evinde ya da garajında bulunduğunu gösteren sonuçlar bulmanızı istediği söyleniyor. Öyle değil mi?
Disseram-lhe, ainda antes de fazer os testes, que o Sr. Fassbender quer que obtenha resultados para colocar a Teresa na casa ou na garagem do Sr. Avery, certo?
Bay Fassbender'ın test sonuçlarından çıkmasını umduğunu söylediği sonuçtu bu. Öyle değil mi? - Evet, öyle zannediyorum.
O Sr. Fassbender disse-lhe que esperava que chegasse a esses resultados.
- Öyle değil mi?
- Não é assim?
Şuna dikkat çekmeye çalışıyorum tüm kariyeriniz boyunca protokol istisnası talebinde bulunduğunuz ve böylece bir insanı test sonucuna dâhil etme kararını verdiğiniz tek dava bu, öyle değil mi?
O que quero dizer é : foi a única vez na sua carreira que pediu uma conclusão fora do protocolo para poder incluir alguém.
Aslında RAV4'ün olduğu yere gelip gidenlerin kaydını saat 2 : 45'e kadar tutmaya başlamadınız, öyle değil mi?
Só começou a preparar o relatório de quem entrava e saía do local onde estava o RAV4 após... as 14h45, não é assim?
Öyle değil mi?
Não é verdade?
Halbach'in aracından alınan örneklerde EDTA bulunmadığı yönündeki kanaatiniz size gönderilen üç tane örnekle sınırlı öyleyse, öyle değil mi?
- A sua opinião de que não há EDTA nas amostras do veículo Halbach limita-se às amostras apresentadas, não é assim?
- Öyle değil mi?
- Não foi?
Onu bulan sendin öyle değil mi?
Encontrou-o, não foi?
Bu biraz tuhaf, sence de öyle değil mi?
É um pouco estranho, não acha?
Sen ne kadar neşelisin öyle, değil mi ya?
O senhor é mesmo um poço de alegria, não é?
Öyle, değil mi?
- É, não é?
Böyle bir işe bulaşmak için geç kaldın, sence de öyle değil mi?
Já estás a ficar velho para isso.
Evet, öyle, işe yarıyor değil mi?
Pois é. Mas resulta, certo?
3 tane on dakika dedi, öyle değil mi?
Dizia de três a dez minutos, certo?
- Sence öyle değil mi?
- Você não?
Öyle değil mi, Bay Darcy?
Não concorda, Mr. Darcy?
Öyle değil mi, ahbap?
Não é verdade, ese?
Öyle değil mi Ari Sinatra?
Não é, Ari Sinatra?
Konuyu değiştirin, öyle değil mi?
Vamos tentar outra abordagem, está bem?
Ama düğmeye yok, öyle değil mi?
Mas não vais carregar no botão, certo?
Öyle değil mi?
Não é?
İnsanlar öyle düşünürler ama diğerlerinden başka bir yaşam tarzı daha var, biliyorsunuz değil mi?
Pensa-se isso, mas é mais um estilo de vida que outra coisa, percebe?
Din adamı değilsiniz öyle değil mi?
Não é um homem de hábito, pois não?
38'lik değil gibiydi, öyle değil mi?
Acho que não era uma.38, pois não?
Birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz öyle değil mi Nancy?
Estamos juntas há muito tempo, não estamos, Nancy?
Biz sadece güzel insanlardık öyle değil mi?
Somos só pessoas bonitas.
" Senaryoda bir köpek varsa, 'Jack'yazarken bir Jack Russell kullanmıyoruz, öyle değil mi?
"Se há um cachorro no roteiro, não precisamos de Jack Russell para escrever'au-au', certo?"
- Sence de öyle değil mi?
- Não acha?
Ve eve yazı yazmak için pek fazla değilim, öyle değil mi?
E não sou muito de escrever para casa, sou?
- Sence öyle değil mi?
- não acha?
Ben de öyle. Ama o zaman, sarılmaya ve dans etmeye vaktimiz kalmazdı, değil mi?
Sim, mas não teríamos tempo para cantar e dançar, pois não?
Kral Gristle, Bridget'la beraberken, bir şeyler hissediyordunuz, öyle değil mi?
Rei Grisel. Quando estava com a Bridget, sentiu alguma coisa, não sentiu?
Jeffrey Allen yeğeninin öldürüldüğünü duyduğu anda tüm polisleri olay yerine gönderir. Öyle değil mi Franco?
Quando o Jeffrey souber... sobre o seu sobrinho, enviará a polícia toda.
Öyle değil mi?
Não achas?
Öyle oldu değil mi?
É assim que se passa, certo?
Eğer biraz sakinleşirsek Arkanıza yaslanıp başarılarınızın keyfini çıkarmak çok da korkunç birşey değil öyle değil mi?
Mas se recuarmos aqui, não seria terrível sentares-te e desfrutares do seu sucesso.
Gerçekten bu saçmalıklara inanmıyorsun, öyle değil mi?
Não acreditas mesmo nessa treta.
Öyle değil mi?
Certo?
Sanırım bu hâle nasıl düştüğümü merak ediyorsunuz, öyle değil mi?
Estás a imaginar como cheguei aqui, não é?
Hayır, bakamıyorsun. Öyle değil mi?
Não consegues, pois não?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]